Dünya Tabipler Birliği Tıbbi Sorumluluk Reform Bildirgesi, Dünya Tabipler Birliğinin 2005 yılında Santiago’da düzenlenen genel kurul toplantısında kabul edilmiştir.
Dünya Tabipler Birliği Tıbbi Sorumluluk Reform Bildirgesi
1. Sağlık hizmetlerinin ulaşılabilirliğini ve niteliğini azaltan, tıbbi uygulamaları olumsuz yönde etkileyen dava açma yaklaşımı, tüm Dünya’da giderek yaygınlaşmaktadır. Bazı ülkelerin ulusal tabip birlikleri, dava kültürünün sağlık hizmetlerinin maliyetini arttırdığı, sağlık hizmetlerine erişimi ve hasta güvenliğini geliştirme çabalarını engellediği bir tıbbi sorumluluk krizinden yakınmaktadırlar. Diğer ülkelerde, tıbbi sorumluluk davaları daha az yaygındır, ancak, bu ülkelerde ulusal tabip birlikleri, hekimlere yönelik tıbbi sorumluluk iddialarının sıklığında ve ciddiyetinde bir artışa yol açabilecek durumlara ilişkin olarak hazırlıklı olmalıdır.
2. Tıbbi sorumluluk davaları, sınırlı olan sağlık hizmeti kaynaklarını doğrudan hasta bakımı, araştırma ve hekim eğitimi alanlarından alıp hukuk sistemine kaydırarak, sağlık hizmetlerinin maliyetini önemli ölçüde arttırmıştır. Bu dava kültürü, aynı zamanda ihmal ile kaçınılmaz olumsuz sonuç arasındaki ayrımı da belirsizleştirmekte, sıklıkla hasta bakım standardının rasgele belirlenmesi sonucunu getirmektedir. Bu da, herkesin, büyük bir tazminat kazanma şansını deneyip hemen hemen her şeyi dava edebileceği yaygın algılamasına yol açmıştır. Böyle bir kültür, hasta-hekim ilişkisinin önemini zedeleyerek hem sağlık sisteminde hem de yargı sisteminde güvensizliğe ve ahlaka önem vermemeye
yol açmaktadır.
3. Bu bildirgenin kabulüyle, DTB tüm ulusal tabip birliklerine kendi ülkelerinde güvenilir bir tıbbi yargılama sistemi kurulması talebinde bulunmaları için acil bir çağrı yapmaktadır. Yargı sistemleri, hastaların zarar verici uygulamalara karşı, hekimlerin de haksız davalara karşı korunmasını; tüm tarafların nerede durduklarını bilmeleri için hasta bakım standardının belirlenmesinde tutarlılığı
ve güvenilirliği sağlamalıdır.
4. Bu bildirgede, DTB, ulusal tabip birliklerini tıbbi sorumluluk iddialarına ilişkin konu ve gerçeklerle ilgili olarak bilgilendirmek istemektedir. Her bir ülkedeki yasalar ve hukuk sistemleri, toplumsal gelenekler ve ülkenin ekonomik koşullarına ek olarak, bu bildirgenin bazı bölümlerinin o ülkedeki ulusal tabip birliği için anlamını etkileyecek, ancak böyle bir bildirgenin temel önemini azaltmayacaktır.
5. Tıbbi sorumluluk iddialarının sıklığı ve ciddiyeti aşağıdaki durumlardan herhangi birisine bağlı olarak artabilir:
a. Hekimlerin geçmişte sahip olmadıkları tıbbi becerileri kazanmasını sağlayan fakat aynı zamanda birçok durumda önemli riskleri de içeren tıbbi bilgi ve tıp teknolojisindeki gelişmeler
b. Özel ya da resmi sağlık kurumlarında, hekimlere tıbbi bakım maliyetlerini sınırlamak üzere uygulanabilecek baskılar
c. Ulaşılabilir olan sağlık hizmetlerine erişim hakkının, garanti edilebilir olmayan sağlığı kazanma ve koruma hakkı ile karıştırılması
d. Hekimlerin yeteneklerini, bilgilerini, davranışlarını ve hastaya yaklaşımlarını sorgulamak ve hastaları hekimlerden şikayetçi olmaya yönlendirmek yoluyla medyanın hekimlere güvensizlik duyulmasında oynayabileceği rol
6. Tıbbi ihmal sonucu oluşan zarar ile tıbbi bakım ve tedavi sırasında istenmeden ortaya çıkan ve hekimin hatasından kaynaklanmayan sonuç birbirinden ayırt edilmelidir.
a. İhmal sonucu oluşan yaralanma (hasar), doğrudan doğruya hekimin hastanın durumuna uygun standartta tedavi uygulamamasının ya da hekimin hastaya bakım uygulama konusundaki becerisinin yeterli olmamasının sonucudur.
b. İstenmeyen sonuç, tedavi sırasında ortaya çıkan, ancak tedaviyi yapan hekimin bilgi ve beceri eksikliğinden kaynaklanmayan ve hekimin bir sorumluluğu bulunmayan bir hasardır.
7. Tıbbi zarar gören hastaların zararlarının karşılanması konusu, hata kanıtlama zorunluluğu bulunmayan (no-fault) sistem ya da alternatif bir sistem bulunmadıkça, tıbbi bakım ve tedavi sırasında ortaya çıkan istenmeyen sonuçlar için ve tıbbi sorumluluk iddiaları için farklı biçimde karara bağlanmalıdır.
a. İstenmeyen bir sonuç hekim hatasına bağlı olmaksızın ortaya çıktığında, her ülke, tıbbi zarar gören hastanın zararının karşılanması gerekip gerekmediğini, eğer karşılanacaksa bunun hangi kaynaktan karşılanacağını belirlemelidir. Hastanın zararının, hekimin bir tazminat ödemesi gerekmeden karşılanmasını sağlayabilecek bu tür dayanışma fonlarının bulunup bulunmamasını, ülkenin ekonomik koşulları belirler.
b. Yargı çevresinde geçerli olan yasalar, tıbbi sorumluluk iddialarında sorumluluğa hükmetmeye ve tıbbi ihmal kanıtlandığında zarar gören hastaya ödenecek tazminatın miktarının belirlenmesine ilişkin usulleri de göstermelidir.
8. Ulusal tabip birlikleri, hem hekimler hem de hastalar için adil ve tarafsız bir tutum içinde olma çabaları için aşağıdaki etkinliklerin bir bölümünü ya da tümünü göz önünde bulundurmalıdır: