Avukat, yazar, oyuncu, çevirmen Yiğit Okur 30 Ağustos 1934 tarihinde, Emine Hanım ile hukukçu Hasan Tahsin Bey’in oğlu olarak Erzincan’da doğdu. Amcası Cumhuriyet Savcısı İzzet Akçal’dır.
1939 Erzincan Depreminde enkaz altında kaldı ve babasının idama mahkum ettiği ancak hükmü infaz edilmemiş bir mahkum tarafından kurtarıldı. 1940’ta ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. Orta ve lise öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde yatılı olarak tamamladı. Galatasaray Lisesi, Fransızcayla, şiirle ve tiyatroyla tanışmasını sağladı. Okulun tiyatro kolunda çalıştı. İlk şiiri Yeni Erzincan gazetesinde yayımlandı. Lise yıllarında Galatasaray Dergisinde şiir yayınlamaya devam etti. 50’li yıllardan itibaren yazıları ve şiirleri, Varlık, Yenilik, Mavi dergilerinde yayınlandı. Ugo Betti, Jean Cocteau, Herman Wook, André Maurois’dan roman, oyun çevirileri yaptı. Oyun çevirileri yapması nedeniyle Şehir Tiyatrosu mensupları tarafından tanınmaya başladı. Sabah, Vatan gazetelerinde tiyatro eleştirileri yayınlandı. Cep Tiyatrosu’nun kurucuları arasında yer aldı. Bir süre sahneye çıktı.
Hukuk Eğitimi ve Mesleki Kariyeri
Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi‘nde okumaya hak kazandı. ‘Yenilik Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Eğitim yaşamına devam ederken. çevirileri yapaya ve Küçük Parmakkapı’daki Cep Tiyatrosu’na sahneye çıkmaya devam etti. Yeni Sabah Gazetesi’nde Anadolu sayfasını hazırladı. İstanbul Hukuk Fakültesinde başladığı hukuk eğitimine 1958’de Cenevre’ye giderek devam etti. 3 ay kalmak ve denklik alarak fakülteyi bitirmek üzere gittiği Cenevre’de 8 yıl kaldı. Hukuk Fakültesi’ni birincilikle bitirdikten sonra aynı fakültede tamamladığı doktora tezi, Cenevre Üniversitesi Hukuk Ödülü’ne layık görüldü. İsviçre Federal Mahkemesi, 93 yıl sürmüş jürisprüdansını, Okur’un tezindeki görüş yönünde değiştirdi. 1965’te yurda dönen Okur, aile geleneğini sürdürerek avukatlığa başladı ve babasının kurduğu hukuk bürosunu devam ettirdi. Avukatlığa devam ettiği süreçte çeşitli gazete ve dergilerde, söyleşi ve mesleki makaleler yayınladı. 36 yıl boyunca hukuki yazılar dışında hiçbir şey yazmadı.
Yiğit Okur, “Hulki bey ve arkadaşları’ adlı romanıyla 1999 yılında yeniden edebiyat dünyasına döndü.
O Zaman Kim Söyleyecek Şarkıları adlı romanı 2003 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’nü aldı.
Deniz Taşları romanı ise 2006 Yunus Nadi Roman Ödülü’ne layık görüldü.
Yaşamını yitirdiği 1 Ocak 2016 tarihine kadar 13 eser üretti. “Bu dünyadan geçiyorum, o kadar” diyen Okur, İstanbul’da haya gözlerini yumdu. 04 Ocak 2016 Pazartesi günü, Teşvikiye Camii’nde kılınan öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
Galatasaray Lisesi’ne bağışladığı on bine yakın kitapla bir kütüphane yaptırdı. Yiğit Okur Kütüphanesi, 1996 yılında hizmete açıldı. Koleksiyonunu da liseye bağışladı. GSL Gazete’yi çıkardı. Galatasaray Üniversitesinin kuruluşunda da büyük rol oynadı. eserlerinin tamamı Can Yayınlarından basıldı.
Galatasaray Lisesi tarafından, 2005 yılından itibaren Yiğit Okur Sanat Ödülü tertip edilmekte; Edebiyat, müzik, güzel sanatlar vb. alanlarında, yurtiçi veya yurtdışında gerçekleşen yarışmalarda en yüksek dereceyi alan Galatasaray Lisesi öğrencilerine verilmektedir.
Avukat Yiğit Okur’un Eserleri
Hulki Bey ve Arkadaşları (1999)
Güvercinler (2000)
Topal Viktor’un Anıları (2001)
O Zaman Kim Söyleyecek Şarkıları (2002)
Piyano (2003)
Tutuklanacaklar Listesi (2007) Büyücü (2007)
Deniz Taşları (2008)
Piç Osman’ın Pabuçları (2010)
Sıfırlamak (2010)
Tır Kamyonları (2011)
“Hayır, hiç de iyi değildi. Humeyni’yle daha da kötü oldu. Yalnız şöyle bir şey var: Monarşide yalan yoktur. En fazla yalan söylenen rejim demokratik rejimdir. Demokraside iktidara talip olanlar kürsüden halka seslenirler: ‘Siz patates yiyorsunuz. Biz devletin başına geçersek, hepiniz biftek yiyeceksiniz.’ Devletin başına geçerler, biftek yemeye başlarlar. Halk gene patatese talim eder. Monarşide bu ikiyüzlülük yoktur. Monark, kral, hükümdar, her neyse der ki: ‘Ben biftek yemeye devam edeceğim. Siz de patates yemeye devam edeceksiniz. İtirazı olan varsa içeri tıkarım.’”Tır Kamyonları, bir Yiğit Okur klasiği. Gülümseten, güldüren, düşündüren.
Yazamadığım Romanın Öyküsü (2011)
Buralardan Geçerken (2015)
“Benim için evren var. Benim tanrım evren. O evrenin içerisinde bir toz parçası kadar yer bize düşüyor. Ben o dünyanın içinde o tozdan da ufağım. Ve ben bu dünyadan geçiyorum, o kadar. Dönüşmeye gidiyorum, bir şey olmaya, başka bir şey olmaya… Kitabın isminin Buralardan Geçerken olmasının sebebi, buralardan geçerken bunları yazmış olmam. Sonra daha da geçeceğim, sonra dönüşeceğim, sonra başka bir şey olacağım. O isim, bu inancın ürünü.”
“Bence 3 meslek sahibi mesleki anılarını yazmamalı. Bunlar; doktorlar, avukatlar, Katolik papazlarıdır. Aksi halde bu meslekler birer güvence kalesi olmaktan çıkar, dedikodu merkezi haline gelir.”