Yeni
Ana Sayfa » Evrensel Metinler » Avrupa Konseyi Tutuklama Şartları Hakkında Tavsiye Kararı

Avrupa Konseyi Tutuklama Şartları Hakkında Tavsiye Kararı

Avrupa Konseyi Tutukluluk Hakkında Tavsiye Kararı(R (80) 11), Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 27 Haziran  1980 tarihinde yapılan 321. toplantısında  ilan edilmiştir.

Karar, tutukluluğun şartlarını somut gerekçelendirme zorunluluğu getirmektedir.

Avrupa Konseyi, 2006 yılında tutuklu yargılamalar hakkında aldığı yeni bir tavsiye kararı oluşturmuş, “Tutuklu Yargılamalar Hakkında Avrupa Konseyi Tavsiye Kararını (AVRUPA KONSEYİ BAKANLAR KOMİTESİ’NİN ÜYE DEVLETLERE TUTUKLU YARGILAMANIN KULLANIMI, İÇİNDE VUKU BULDUĞU KOŞULLAR VE İSTİSMARINA KARŞI KORUYUCU DÜZENLEMELER HAKKINDA REC (2006) 13 SAYILI TAVSİYE KARARI) Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin 27 Eylül 2006 tarihinde yaptıkları 974. oturumunda ilan etmiştir.

Tutuklulara Uygulanacak Muameleler İçin Temel İlkeler ise, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 14 Aralık 1990 tarihinde ve 45/111 sayılı karar ile kabul ve ilan edilmiştir.

Avrupa Konseyi Tutukluluk Hakkında Tavsiye Kararı

Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi Şartı’nın 15. B maddesi uyarınca, (65) 11 sayılı Tutukluluk hakkındaki Karar ile (73) 5 sayılı mahpusların ıslahı için standart minimum kurallara ilişkin Karar göz önüne alınarak,

Bu kararlarda yer alan tavsiyelerin ceza siyaseti ile ceza usulündeki mevcut gelişmelere intibak ettirilmesinin arzu edilebilirliğini düşünerek,

İnsancıl ve sosyal nedenlerle, tutukluluğa başvurmayı adalet gereği elverdiğince minimuma indirmenin arzu edilirliğini görerek,

Avrupa düzeyinde duruşma için bekleyenlere uygulanmak üzere belli standartlar oluşturulmasının arzu edilirliğini ele alarak,

Hakkında bir suç isnat edilen kişinin mümkün olan sür’atle duruşmasının yapılması için gerekli kaynakları sağlamanın önemini algılayarak,

4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da imzalanan İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesinin tutuklulukla ilgili hükümlerini ve Avrupa Komisyonu ile İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihat hukukunu göz önünde tutarak,

Avrupa Adalet Bakanları Konferansı’nın Mayıs 1974 tarihinde Viyana’da kabul ettiği 1 sayılı Kararı nazara alınarak,

Üye devletler hükumetlerine tutukluluğa ilişkin olarak kendi hukuk ve uygulamasında aşağıdaki ilkelerin rehber olmasını tavsiye eder.

I. Genel ilkeler

1. Suçluluğu sabit oluncaya dek kişi masum olduğundan bir suçla itham edilen bir kimse durumlar kesinlikle gerektirmediğinde tutuklanmayacaklardır.

II. Tutuklanma kararları na uygulanacak İlkeler

2. Kendisine bir suç isnat edilen ve hürriyetinden yoksul bırakılan kişi derhal hakim veya kanunun adli kuvvet kullanımı ile yetkilendirdiği diğer kişi huzuruna çıkarılmalıdır. (Metinde “adli makam” olarak değinilecektir.)

Adli makam huzuruna getirilen kişinin tutukluluğuna ilişkin karar gecikmeksizin alınacaktır.

3.Kişinin isnat edilen suçu işlediği hakkında makul şüphe ve aşağıdaki gerekçelerden bir veya birkaçının varlığına ait kuvvetli sebeplerin varlığı halinde ancak tutuklamaya karar verilebilir:

– Kaçması tehlikesi,
– Adaletin işleyişine müdahale etmesi tehlikesi,
– Ciddi bir suç işlemesi tehlikesi.

4.Yukarı da anılan gerekçelerin varlığı saptanamadığı halde dahi özellikle ciddi suçlara ilişkin ban işlerde tutuklamaya başvurulması istisnai olarak haklı gösterilebilir.

5. Tutuklama kararı verilirken, adli makamlarca her davanın özellikleri ve ilgisi ölçüsünde özellikle aşağıda yer alan faktörler göz önüne alınmalıdır.

– İsnat edilen suçun niteliği ve ciddiyeti,
– Kişinin suç işlediğine ilişkin delinin kuvveti,
– Mahkumiyet halinde hükmedilebilecek ceza,
– Kişinin karakteri, geçmişi, şahsi ve sosyal durumu ile toplumsal bağları,
– Kişinin tutumu özellikle önceki ceza yargılaması sürecinde tahmil edilen mükellefiyetleri nasıl yerine getirdiği.

6. İlgili kişinin şahsi ve sosyal durumları hakkında adli makama bilgi sağlamakla görevli hizmetlerin geliştirilmesine de önem verilmelidir.

7. Hürriyetten yoksunluk isnat edilen suçun niteliği ve taşıdığı cezaya oransız olduğunda tutuklama kararı verilmeyecektir.

8. Tutuklama kararında isnat konusu ve kararın dayanağı olan sebepler mümkün olduğunca açık bir şekilde belirtilmelidir. Karar tutukluya derhal bildirilmeli ve bir örneği kendisine verilmelidir.

9. Yukarıda yer alan ilkeler uyarınca tutuklamaya karar verilmesi  mümkün olduğunda, adli makamlarca 15. ilkede yer alan alternatif tedbirlerin uygulanması ile tutuklamadan sarfınazar edilip edilmeyeceği irdelenmelidir.

10. Adli makam huzurunda tutuklama sorusu söz konusu olduğunda veya olabileceği herhalde ilgili kişi kanuni olarak temsil edilmeye müstahaktır. Tutuklama kararı verildiğinde, tutuğun imkanları el vermediğinde kendisine makul bir sürede adli yardım sağlanmalıdır.

11.Hakkında tutuklama kararı verilen kişi bu karara karşı kanun yoluna ve keza salıverilmesi için başvuruda bulunma hakkına sahiptir.

12.Hakkında tutuklama kararı verilen kişi haklarından ve özellikle kanuni temsil edilme hakkı, adli yardım talep hakkı ile kanun yoluna ve salıverilmesi için başvuruda bulunma hakkından bilgilendirilmelidir.

13.Üçüncü ilkede yer alan amaçlar tahtında gerekli olmanın ötesinde ve keza tutuklu kalınan sürenin mahkumiyete hükmedilmesi halinde infaz edilecek cezaya nispetsiz olması halinde tutukluluğa devam edilmeyecektir.

14.Tutukluluk durumu kanun veya adli makamca saptanacak makul ölçüdeki kısa aralıklarla gözden geçirilmelidir. Bu gözden geçirme işleminde, ilgili kişinin tutuklanmasından itibaren durumundaki vaki değişimler göz önüne alınacaktır.

III. Alternatif Tedbirlere Uygulanacak ilkeler

15.Tutukluluktan sarfınazar edilmesi konusu incelenirken adli makamca aşağıda yer alan tedbirleri de içerebilen mevcut tüm alternatif tedbirler mülahaza edilecektir:

– İlgilinin adli makamca istenildiğinde gelmesi ve adaletin işleyişine müdahale etmemesi vaadi,
– Adli makamca belirlenen koşullar tahtında belli bir adreste (örneğin ev, kefalet yurdu, genç suçlular için özel bir kurum vs.) ikamet gereği,
– İzin almaksızın belli bir yer veya bölgeyi terk etmesi veya o yerlere girmesinin kısıtlanması,
– Belli makamlara (örneğin mahkeme, polis vs.) muntazaman rapor etme emri,
– Pasaportun veya diğer kimlik belgelerinin geri alınması,
– İlgilinin imkanları göz önüne alınarak kefalet veya diğer güvenlik biçimlerini isteme,
– Teminat isteme,
– Adli makamca belirlenen bir büronun gözetim ve yardımı.

Bu tedbirler yazılı olarak ilgilisine bildirilerek; sarih olarak açıklanması yapılacak ve bunlara uyumu başaramadığında tutuklanabileceği kendisine ihtar olunacaktır.

Hakkında alternatif tedbirlerden bir uygulanan kişi bu tedbirin gerektirmesi ölçüsünde, bu Tavsiyede tutuklu kişilere tanınan güvencelerden aynen yararlanacaktır.

IV. Soruşturmada ve Duruşmada uygulanacak ilkeler

16. Tutuklu kişiler hakkındaki isnatların soruşturulması ile hazırlık aşamasındaki ceza usullerinin tutukluluk süresini minimuma indirgemek için mümkün olduğunca ivedi olması sağlanmalıdır. Bu amacı elde etmek için mümkün olan her çaba gösterilmelidir.

Soruşturmanın yürütülmesi ve ilgilinin duruşmaya çıkarılmasında söz konusu makamlarca tutuklu işlere öncelik verilmelidir.

17.Tutuklulukta geçen süre mahkumiyet süresinden indirilecektir.

18.Tutuklu kişilerin sonradan mahkum olmaması halinde, kendilerine tazminat verilmesi için bir düzenlemenin tesisi veya geliştirilmesi ele alınmalıdır.

Loader Loading...
EAD Logo Taking too long?

Reload Reload document
| Open Open in new tab

Download [255.84 KB]

Bunu okudunuz mu?

Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi Uyum Yasaları KHK Yetki Kanunu

Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi Uyum Yasaları KHK Yetki Kanunu, 6771 Sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan …

Hukuk Ansiklopedisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin