Bir İdam Mahkûmunun Son Günü(Le Dernier Jour Du’n Condamme), Victor Hugo tarafından yazılmış ve Türkçe’ye çevrilerek Hasan Âli Yücel Klasikleri arasında basılmıştır.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
İdam cezasına çarptırıldığını öğrenen bir mahkûm, infazından önce yaşadıklarını ölümsüzleştirebilmek için günlük tutmaya başlamıştır. Bu kısa günlükte hayatının önemli anlarından sahnelere, son günlerinde başından geçenlere, hayata tutunmak için gösterdiği umutsuzca çabalara ve kendisini artık tanıyamayan küçük kızıyla son görüşmelerine de yer vermektedir. Bir yanda halka açık infazları izlemeye gelen coşkulu kalabalığı, öte yanda tıkır tıkır işleyen adalet mekanizmasını infazını bekleyen bir mahkûmun gözünden anlatan bu eser, idam cezasına edebi bir karşı çıkış olarak nitelenmiştir.
Victor Hugo
Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan sanatçı, edebi ününü şiirleri ve oyunları ile kazandı. Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı. Toplumsal sorunlar ve politikayla yakından ilgilendi, 1848 ayaklanmalarının ardından Kurucu Meclis’e katıldı, daha sonra milletvekilliği yaptı. ’Evénement adlı bir gazete çıkardı. 1852’de Louis Bonaparte’ın imparatorluğunu ilan ettiği hükümet darbesine karşı çıktığı için sürgün edildi. Cezası 1859’da sona erdi, fakat imparatorluk yıkılana kadar gönüllü olarak sürgünde kaldı, 1870’de Fransa’ya döndü. 1871’de Paris Komünü’nü desteklemese de komüncüleri savundu.
Victor Hugo 1829 yılında yayımladığı Bir İdam Mahkûmunun Son Günü adlı romanıyla idam cezasına taviz vermez bir tavırla karşı çıktı. Çocukluk arkadaşlarından birisinin idam cezasına çarptırılmasının ardından, bir tutuklunun son gününü sahneye koymaya karar verdi. 1829’da, insanlık ve toplumla ilgili kaygılarının da sergilendiği Bir İdam Mahkûmunun Son Günü’nü yayınladı. Hugo bu eseriyle geriye, idam cezasının kaldırılması için sert bir tanıklık, ileride dile getireceği siyasi söylemlerinin birçoğunun haberini çok önceden veren gerçek bir yurttaş iddianamesi bıraktı. Klasik edebiyatın şaheserleri arasında yer alan Notre-Dame’ın Kamburu ve Sefiller adlı romanlarıyla dünya edebiyat tarihine geçti.
Victor Hugo, Bir İdam Mahkûmunun Son Günü’nü yazdığında 26 yaşındaydı. Ölüme mahkûm bir insanın son gününü büyük bir ustalıkla anlatarak kamu vicdanını etkilemeyi ve idam cezasına karşı bir protesto hareketi başlatmayı amaçlamıştı ve başarılı da oldu. Bugün dünyanın birçok ülkesinde idam cezasının yürürlükten kaldırılmasında etkili oldu. Hem trajik hem de insanlık dışı yanları olan idam cezasını XIX. yüzyılın ilk yarısında gözler önüne serdi ve insanlık tarihinde önemli bir yer edindi.
İş Bankası Kültür Yayınlarından basılan kitabın çevirmen Volkan Yalçıntoklu 1961’de doğdu. Saint-Joseph lisesinde okudu. 9 Eylül Üniversitesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik bölümünü bitirdi. Uzun yıllar kitapçılık yaptı. Fransızca ve İngilizceden çeviriler yapıyor. Eserlerini çevirdiği yazarlar arasında Jules Verne, Helene DeWitt, Alan Snow, Richard Maltby Jr., Lyman Frank Baum, Charles Perrault yer alıyor.
Kitabın Önsözünden
Bu kitabın yazarın isminin yer almadığı ilk baskılarında aşağıdaki satırlar mevcut değildi:
“Bu kitabın kaleme alınış nedeni iki türlü anlaşılabilir. Söz konusu olan ya bir bahtsızın son düşüncelerini karaladığı irili ufaklı bir tomar sarı kâğıdın bulunup kaydedilmesi ya da bu talihsize rastlayan bir adamın, bir filozofun, bir şairin zihninde takıntı halini alan, bütün benliğine hâkim olan, daha doğrusu bütün benliğine hâkim olmasına izin verdiği idam düşüncesinden onu ancak kitaba dönüştürerek kurtulmasıdır.”
Kitabın Can Yayınlarından yapılan baskısına yazılan Önsöz:
Hayatının beş yılını darbe ile başa gelen Louis Bonaparte’ye karşı çıktığı için sürgünde geçiren Victor Hugo’nun başkaldırı güncesi. Modern edebiyatın ilk monoloğu sayılan romanda Hugo, idam cezasının trajikomik yanını da gözler önüne seriyor. İdama mahkûm bir adamın altı haftaya yayılan güncesini okurken asıl suçlunun kim olduğuna karar veremeyeceksiniz. Cinayeti işleyen katil mi, idamı bir şölen gibi izlemek için can atan toplum mu?
“Giyotin en acısız ölüm şekliymiş. Oysa bedensel acı, ruhsal acının yanında hiç kalır. Belki günü geldiğinde, zavallı bir insanın bu son sözleri, payına düşeni yapacaktır.”
“Tanrım bir kaçabilsem! Lütfen bana bir şans ver! Kaçmam gerek! Hem de hemen! Kapılardan, pencerelerden, çatıdan! Nereden olursa olsun!”
Eserin Tiyatroda Sahnelenmesi
Victor Hugo’nun ölümsüz eseri Bir İdam Mahkumunun Son Günü, Türkiye’de ve dünyada birçok tiyatro eserine konu olmuş, sesli kitap ve radyo tiyatrosu olarak da işlenmiştir. Eser, bir mahkûmun yargılanmasını ve idama gidiş sürecini anlatmaktadır. İdam cezasına çarptırılan bir mahkûmun, cezasını beş hafta önce öğrenmesi üzerine yaşadığı dram üzerinden bir insanlık sorgulaması yapılıyor seyirci sorguluyor. Oyun, geçmişte birçok ülkede ve bugün halen bazı ülkelerde idam infazlarının bir eğlence gibi görülmesini, adalet, ceza hukuku, ölüm cezaları gibi konular üzerinde düşünmeye sevk ediyor.
https://www.youtube.com/watch?v=tBCRkoKWhqo
Victor Hugo’nun aynı adlı romanında sahneye taşınan oyun 22.02.2020 tarihinde Makü Konferans ve Sergi Salonunda sahnelenmişti.
“İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkûmdurlar.”
“Ölüm cezası! İşte beş haftadan beri beni varlığıyla donduran, ağırlığıyla ezen bu tek düşünceyle yaşıyorum!”
“Delirmenin insanı yaşattığı söylenir; en azından bilinç kaybolduğu için daha az acı çekilir.”
“Manevi acının yanında fiziki acının ne önemi var?”
“Tıpkı uyurken rüya görenler gibi her şeyi oluruna bıraktım.”
“Herkes tarafından bu şekilde yüzüstü bırakılmışken içimde hissettiğim şiddetli ve bilinmeyen sarsıntıları neden kendi kendime anlatmayı denemeyeceğim ki?”
“Yüksek sesle bizi haksız bulup, alçak sesle hak vermişlerdi.”