Bulgaristan-Türkiye Tarafsızlık Antlaşması, 6 Mart 1929’da iki ülke arasında akdedilmiştir. “Tarafsızlık, Uzlaşma, Adli Tesviye ve Tahkim Antlaşması” adıyla düzenlenerek Ankara’da imzalanmıştır.
Antlaşma, 27 Mart 1929 tarihinde gerekçesi de sunularak meclisin onayına sevk edilmiştir. 25 Mayıs 1929’da TBMM’de kabul edilerek Zabıt Ceridesinde yayınlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Döneminde imzalanan ilk uluslararası antlaşmalardan olmuştur.

Bulgaristan-Türkiye Tarafsızlık Antlaşması, 29. Madde uyarınca, onay belgelerinin Sofya’da verildiği 3 Aralık 1929 günü, 5 yıllık bir dönem için, yürürlüğe girmiştir. 23 Eylül 1933 günü Sofya’da imzalanan Uzlaşma Protokolü ile ilk 5 yıllık sürenin sona ereceği 3 Aralık 1934 gününden başlamak üzere, geçerliliği yeni bir 5 yıl için uzatılmıştır.
Türkiye ve Bulgaristan, karşılıklı olarak izledikleri uzlaşmacı politika ve anlaşmanın amacı yayılmacı amaçlar güden ve Balkanlara sızmaya çalışan İtalya’ya karşı sınırlarını güvence altına almak istemiştir. İmzalanan Anlaşma, 1925 Türk – Bulgar Dostluk Anlaşmasıyla kurulan bağları daha da güçlendirmiştir.
Antlaşmanın temel amacı, bölgedeki gerilimleri azaltmak, özellikle Balkanlar’da siyasi istikrarı sağlamak ve karşılıklı güveni artırmaktır. Antlaşma, her iki ülkenin de birbirlerinin içişlerine müdahale etmeyeceği öngörmektedir. Öte yandan, herhangi bir askeri çatışma durumunda her iki ülke tarafsız kalacaktır.
Türkiye, Bulgaristan ile 1925 yılında oluşturulan olumlu ilişkileri aradan uzun zaman geçmeden pekiştirmek ve Balkanlarda Yunanistan ile ilişkilerin kötüleşmesi durumunda yalnız kalmamak için antlaşmayı imzalamak istemiştir.
Bulgaristan-Türkiye Tarafsızlık Antlaşması, iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin bir yansımasıdır. Bu belge ile, tarafların birbirlerine karşı barışı ve istikrarı koruma taahhüdü pekişmiştir.
Anlaşma tarafları iki taraftan birinin bu anlaşmadan sonra girişeceği taahhütlerin 1929 anlaşmasına hiçbir biçimde halel getirmeyeceği ve önemini azaltmayacağı konusunda uzlaşmışlar, her iki ülkenin başka ülkelerle girişeceği ortaklıkları engellemek istemişler; iki devletten birinin başka bir devletin saldırısına uğraması halinde diğerinin tarafsız kalmasını öngörmüşlerdir.
Türkiye – Bulgaristan dostluk antlaşması, 1934 Balkan Paktı’ndan sonra da bozulmamıştır. Antlaşmanın amacı gerçekleşmiş, İkinci Dünya Savaşı sırasında da bu durum korunmuştur.
Bulgaristan-Türkiye Tarafsızlık Antlaşmasının Meclise Sunulan Gerekçesi
Esbabı Mucibe
Komşularile vesair dost Devletlerle uzlaşma ve hakem muahedeleri akdetmek suretile sulhu temin için açdığı yolda devam eden Türkiye Cumhuriyetinin bu defa da komşusu bulunan, Bulgaristan ile imza eylediği Bitaraflık, Uzlaşma, Adlî tesviye ve Hakem Muahedesi kanun lâyiha, ile birlikte. Büyük meclisin, tetkik ve tasvibine arzediliyor.
Bulgaristan 18 Teşrinievvel 1925- tarihinde Ankara’da imza edilmiş olan ve iki memleket beyninde samimî sulhu ve daimî muhadeneti tevsik eden muahedenin bir zeyli olan işbu Hakem Muahedesi yekdiğerine karşı dostluk hislerini besliyen iki komşu millet arasında tevellüt edebilecek her hangi bir ihtilâfın diploması tarikile halli mümkün olmadığı takdirde uzlaşma veya hakem suretile halledilmesi usullerini göstermektedir.
İşbu muahede ile iki Devlet, 18 teşrinievvel 1925 tarihli dostluk muahedesile taaruz eden, siyasî ve iktisadî hiç bir itilâfa girmemeği taahhüt etmişlerdir, akitlerden biri muslihane hareketine rağmen diğer bir veya bir kaç Devlet tarafından tecavüze uğradığı takdirde diğer taraf ihtilâfın’ bütün devamı müddetince bitaraflığa riayet edecektir. Akitler beyninde tahaddüs edip diplomasî tarikile halledilemiyen bilcümle ihtilâfları evvel emirde bir uzlaşma komisyonuna havale etmeği ve orada da hallü fasıl edilemez ise Beynelmilel Adalet- Divanına veya tahkimname tanzimi suretile hakem mahkemesine havale etmeği , kabul eylemişlerdir.
Muahedenin diğer maddeleri, uzlaşma ve hakem usullerinin ne suretle tatbik olunacağı ve, iki taraftan birinin salahiyetine veya hakimiyet hakkına tealluk eden meselelerin muahede ahkâmından hariç kalacağı hususunda tafsilâtı havidir.
Türkiye Cumhuriyeti Bulgaristan’la bu muahedeyi aktetmekle iki memleket beyninde mevcut olan dostluğu kuvvetlendirmek ve iki komşu arasında hadis olabilecek ihtilâfları da halletmek gayesini takip eylemiştir. Yakın Şarkta sulhun yerleşmesini ve devamını temin için mühim bir vasıta olan bu muahede, Büyük Meclisin yüksek tasvip ve tasdikına arzedilir.
Türkiye ile Bulgaristan arasında akit ve imza edilen bitaraflık, uzlaşma, adlî tesviye ve hakem muahedesinin tasdiki hakkında kanun: 25/5/1929
Kanun No 1458 Kabul tarihi – 25.05/1929
Madde 1
Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Kırallığı arasında aktedilip 6 mart 1929 tarihinde Ankarada imza edilen bitaraflık, uzlaşma, adlî tesviye ve hakem muahedesi tasdik olunmuştur.
Madde 2
İşbu kanun neşri tarihinden muteberdir.
Madde 3
İşbu kanunun icrasına Hariciye Vekili memurdur.
Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Kırallığı beyninde aktolunan Bitaraflık, Uzlaşma, Adlî tesviye ve hakem muahedenamesi
Bir taraftan Türkiye
Diğer taraftan Bulgaristan,
Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Kırallığını bir birine bağlayan an’anevî rabıtaları kuvvetlendirmek ve iki memleket beyninde tahaddüs edecek olan ihtilâfları, uzlaşma, hukukî tesviye ve hakem usulile halleylemek arzusu ile mütehassıs oldukları halde bu hususta bir muahede aktine karar vermişler ve bu maksatla murahhasları olarak
Türkiye Reisicumhuru Hazretleri, Türkiye Cumhuriyeti Hariciye Vekili, İzmir Meb’usu Dr. Tevfik Rüştü Beyfendiyi; Haşmetli Bulgarlar Kiralı Hazretleri, Bulgaristanın Ankara Fevkalâde Murahhas ve Orta Elçisi Müsyü Th. C. Pavloff Cenaplarını tayin etmişler, ve müşarünileyhler bu baptaki mezuniyet vesikalarını yekdiğerine tebliğ ile usul ve kaidesine muvafık bularak atideki hükümleri kararlaştırmışlardır:
Madde 1
Yüksek Akitler, Bulgaristan ile Türkiye beyninde 18 Teşrinievvel 1925 tarihinde münakit dostluk muahedenamesinin birinci maddesile taaruz edecek olan siyasî ve iktisadî hiç bir itilâfa girmemeği taahhüt ederler.
Madde 2
Yüksek Âkitlerden biri, muslihane tavır ve hareketine rağmen diğer bir veya müteaddit devletler tarafından tecavüze uğradığı taktirde, diğer taraf ihtilâfın bütün devamı müddetince bitaraflığı muhafaza edecektir.
Madde 3
Yüksek Akitler arasında hadis olupta diplomasi tarikile hal ve faslı mümkün olmayan her türlü ihtilâflar işbu, muahedede tespit edilmiş olan şerait dahilinde uzlaşma, hukukî tesviye \eya hakem usullerine tabi tutulacaktır.
Madde 4
Üçüncü maddenin ahkâmı, Yüksek Akitler beyninde mer’i muahedeler mucibince iki taraftan birinin salâhiyetine dahil olan meselelerde tatbik olunmayacaktır.
Mezkûr ahkâm, hakkı hakimiyete taalluk eden mes’elelerde de tatbik edilmeyecektir. Yüksek akitlerden her biri, bir mes’elenin hakkı hakimiyete taalluk edip etmediğini tahrirî bir beyanname ile tespit etmek hakkına malik olacaktır.
Maamafih diğer taraf bu mes’elenin hakimiyet sahasına girdiğine itiraz ettiği takdirde mezkûr mes’elenin hakkı hakimiyete taalluku olup olmadığını tayin ettirmek için hakeme müracaat edebilecektir.
Madde 5
1 – Eğer bir ihtilâfın mevzuu, iki taraftan birinin dahilî kanunlarınca, makamat-ı adliyenin salâhiyetine taalluk ediyorsa, bu taraf ait olduğu makamca makul mühletler zarfında kat’î bir karar verilmeden evvel bu ihtilâf hakkında işbu muahedede mezkûr muhtelif usullere müracaata muhalefet edebilir.
2 – Bu taktirde, işbu muahedede tasvip edilmiş olan usullere müracaat etmek isteyen taraf bu arzusunu, mevzuubahis karardan itibaren bir sene zarfında diğer tarafa bildirecektir.
Madde 6
Akitlerin birbirinden bir hak mutalebe etmelerini tazammun eden ve diplomasi ve uzlaşma tarikiyle halli mümkün olmayan ihtilâflar, eğer akitler müttehiden tahkimname tanzimi tarikile ve atide münderiç şerait dairesinde bir hakem mahkemesine müracaat için ittifak edemezler ise hükmedilmek üzere Beynelmilel Daimî Divanı Adalete tevdi olunacaktır.
Kazaî veya hakemî karar, hukuku dü\el prensiplerine tevfikan verilecektir.
Madde 7
Akitler evvelki maddede istihdaf olunan ihtilâfların bir hakem mahkemesine tevdii hususunda müttefik oldukları takdirde bir tahkimname kaleme alınarak bunda ihtilâfın mevzuu, hakemlerin intihabı ve takip olunacak usul tespit edilecektir.
Tahkimnamede kâfi derecede malumat vuzuh ve kat’iyet bulunmadığı takdirde beynelmilel ihtilâfların muslihane surette halline müteallik 18 Teşrinevvel 1907 La Haye mukavelenamesi ahkâmı kendiliğinden tatbik olunacaktır.
Madde 8
Evvelki maddede mevzubahis olan tahkimname hakkında akitler itilâf edemezlerse veya hakemler tayin edilemezse üç aylık bir mühletten sonra âkitlerden her hangi biri ihtilâfı doğrudan doğruya ve istida ile Beynelmilel Daimî Divan Adalete arzetmekte muhtar bulunacaktır.
Madde 9
Kazaî veya hakemî karar, âkitlerden birinin makamat-ı adliyesi veya her hangi diğer bir makamı tarafından verilen bir karar veya ittihaz olunan bir tedbirin hukuku düvele tamamen veya kısmen muhalif olduğunu dermeyan eyler ve mevzubahis tarafın hukuku esasiyesi bu karar veya tedbirin netayiç ve avakıbının iptaline cevaz vermez veya ancak gayri kâfi surette iptalini mümkün kılarsa kazaî veya hakemî hükümden dolayı mutazarrır olan tarafa muhik bir tazminat verilmesi hususunda akitler müttefik kalmışlardır.
Madde 10
1-Üçüncü maddede mevzubahis her türlü ihtilâflar için, dördüncü madde ahkâmı mahfuz kalmak üzere, Yüksek Akitler, Beynelmilel Daimî Divanı Adalet huzurunda bir muameleye girişmeden veyahut hakem usulüne müracaat etmeden evvel işbu muahedede mündemiç uzlaşma usulüne müracaat eylemeği taahhüt ederler.
2-Uzlaşma teşebbüsü akamete uğradığı takdirde ve uzlaşma komisyonunun mesaisinin hitamından itibaren bir aylık mühletin mürurunu müteakip ihtilâf, Beynelmilel Daimî Divanı Adalete veyahut 7 inci maddede münderiç hakem mahkemesine tevdi edilecektir.
Madde 11
Evvelki maddede mevzubahis olan ihtilâflar akitler tarafından teşkil edilecek olan daimî veya hususî bir uzlaşma komisyonuna tevdi olunacaktır.
Madde 12
Âkitlerden birinin diğerinden talebi üzerine altı ay zarfında bir daimî uzlaşma komisyonu teşkil edilecektir.
Madde 13
Uzlaşma atide gösterildiği surette intihap edilecek olan üç azadan müteşekkil bir uzlaşma komisyonuna tevdi edilecektir. Yüksek âkitlerdan her biri mütekabilen kendi vatandaşları arasından intihap edilecek birer komiser tayin edecekler ve komisyon reisini de müttefikan bir üçüncü devlet tebaasından intihap eyleyeceklerdir. Komiserler üç sene için tayin olunacaklardır. Bunlar tekrar intihap edilebilirler. Müttefikan tayin edilmiş olan komiser memuriyeti esnasında tarafeynin ittifakile istihlâf edilebilir. Bundan maada âkitlerden her biri kendisi tarafından tayin edilmiş olan komiseri daima değiştirebilir. İstihlaf edilmelerine rağmen komiserler elde olan işlerini nihayete erdirmek üzere mevkilerinde kalacaklardır.
Ölüm istifa veya her hangi bir mani dolayisiyle münhal olacak yerler, en kısa bir müddet zarfında mevzubahis tayinler usulüne tevfikan doldurulacktır.
Madde 14
Bir ihtilâfın hudusunda, akitlerce tayin edimiş bir daimî uzlaşma komisyonu mevcut bulunmayor ise, ihtilâfın tetkiki için, akitler başka türlü bir karar vermedikleri takdirde evvelki maddede mevbahs tayin şeraitine tavfikan hususî bir komisyon teşkil edilecektir.
Madde 15
Yüksek âkitlerden birinin uzlaşma usulüne müracaat hususundaki niyet ve arzusunu diğerine iblağından itibaren üç ay müddet zarfında, mukabil taraf komiseri tayin edilmediği veyahut Yüksek akitlerce müttefikan komisyon reisi intihap olunmadığı taktirde İsviçre Konfederasyonu reisinden lâzımgelen tayinlerin icrası rica olunacaktır.
Madde 16
1 – Uzlaşma komisyonuna müracaat keyfiyeti müttefikan hareket eden akitlerin beraberce ve ittifak olunamadığı takdirde akitlerin biri veya diğeri tarafindan reise bir istida vermek suretiledir.
2 – İstida, ihtilâf mevzuunu muhtasaran anlattiktan sonra komisyondan bir uzlaşmaya vardıracak her türlü tedbirlere müracaat eylemesi talebini ihtiva edecektir.
3 – İstida âkitlerden yalnız bir canibinden verilmiş ise müstedi tarafından derhal diğer tarafa tebliğ edilecektir.
Madde 17
1 – İhtilâfın âkitlerden biri tarafından daimî uzlaşma komisyonuna havale edildiği tarihten itibaren 15 gün zarfında âkitlerden her biri bu ihtilâfı tetkik için komiserini bu işte ihtisası olan bir kimse ile istihlâf edebilir.
2 – Bu hakkından istifade eden taraf keyfiyeti derhal diğerine ihbar edecektir. Diğer tarafda bu takdirde ihbarın vaki olduğu tarihten itibaren on beş gün zarfında ayni tarzda hareket etmekte muhtardır.
Madde 18
Uzlaşma komisyonu, akitlerin muhalif bir kararı olmadığı takdirde, reisi tarafında tayin edilecek mahalde içtima edecektir.
Madde 19
Uzlaşma komisyonu mesaisinin neşir ve ilânı , ancak akitlerin muvafakati ile komisyon tarafından ittihaz olunacak bir karara mütevakkıftır.
Madde 20
1 – Hilâfında bir hüküm olmadıkça uzlaşma komisyonu, mesai usulünü bizzat tanzim edecek \e bu usul behemehal murafaa şeklinde olacaktır, tahkikat hususunda, komisyon müttefikan başka türlü bir karar vermez ise, beynelmilel ihtilâfların muslihane halline dair 18 Teşrinevel 1907 La Haye mukavelenamesinin üçüncü faslı ahkâmına ittiba eyleyecektir.
2 – Akitler uzlaşma komisyonu nezdinde kendilerile komisyon arasında mutavassıt hizmetini gören ajanlar tarafından temsil edileceklerdir. Bundan maada akitler kendileri tarafından bu husus için tayin edilen müşavir ve mutahassısların yardımına müracaat edebilecekleri gibi şahadetlerini kendilerince faydalı addettikleri her türlü eşhasın komisyonca istimaını talep eyleyebileceklerdir.
3 – Komisyon dahi her iki tarafın ajanları ile müşavir ve mütehassıslarından şifahi izahat talep etmek \ve herhangi bir şahsı hükümetinin muvafakatile celp ve istima eylemek salâhiyetini haiz olacaktır.
Madde 21
Hilâfında akitlerin bir itilâfı olmadıkça, uzlaşma komisyonunun kararları ekseriyeti âra ile ittihaz olunacaktır ve komisyonda ihtilâfın esası hakkında ancak bütün azaları mevcut bulunduğu takdirde hükmünü verebilecektir. Şu kadar ki komisyonun celselerinden muntazaman haberdar olan Yüksek Akitler kendilerini komiserleri veya bunların bir manii zuhurunda on yedinci maddede mevzubahis şerait dahilinde tayin edecekleri bir vekil marifetile temsil ettirmek mecburiyetindedirler.
Madde 22
Akitler uzlaşma komisyonunun mesaisini kolaylaştırmayı ve alelusul mümkün olabilen en geniş mikyasta kendisine bütün vesaiki ve faydalı, malûmatı vermeği ve komisyonun memleketleri dahilinde kanunlarına tevfikan müşahitler veya mütehassıslar ikame ve istimaı ile vak’a mahalline gitmesini temin için malik oldukları bütün vasıtaları kullanmayı taahhüt ederler.
Madde 23
1 – Mesaileri müddetince komiserlerden her birine miktarı akitler tarafından müttefikan tespit ve müsavi surette taksim edilecek olan bir tazminat verilir.
2 – Komisyonunun faaliyeti dolayisile hasıl olacak masarifi umumiye de ayni veçhile taksim edilecektir.
Madde 24
1 – Uzlaşma komisyonunun vazifesi muhtelifünfih meseleleri tavzih etmek, bu uğurda faydalı malûmatı tahkikat yolu ile veya başka bir şekilde toplamak, ve tarafeyni uzlaştırmağa gayret etmektir. Komisyon meseleyi tetkik ettikten sonra muvafık gördüğü hal tarzını akitlere izah ve bu hususta fikirlerini beyan için kendilerine bir mühlet ita eyleyebilir.
2 – Mesaisinin hitamında komisyon, ahvale göre ya akitlerin uzlaştığını gösteren ve mevcut ise uzlaşma şartlarını ihtiva eden veyahut uzlaşma imkânı bulunmadığını kaydeyleyen bir zabıtname tanzim eder. Zabıtname komisyon mukarreratının ittifakı âra ilemi kabul edildiğinden veya edilmediğinden bahsetmeyecektir.
3 – Komisyon mesaisi, akitler başka türlü bir karar vermedikçe muhtelifünfih meselenin tevdii gününden itibaren altı ay zarfında nihayete ermiş bulunacaktır.
Madde 25
Komisyonun zabıtnamesi bilâ tehir akitlere bildirilecektir. Bunun neşrü ilânı akitlerin kararına vabestedir.
Madde 26
1 – Uzlaşma komisyonu mesaisinin hitamını teakup eden ay zarfında akitler uzlaşmaz ise , beher taraf ihtilâfın hukuku düvel prensiplerine tevfikan hükmedecek olan beynelmilel Daimî Divanı Adalete tevdiini talep edebilir.
2 – İhtilâf, Divanın reyine nazaran hukukî mahiyette olmadığı takdirde akitler işbu ihtilâfı Divanın, bir hukuku düvel kaidesi tatbik edilemezse, hakkaniyet ve nısfet dairesinde halledilebileceği hususunda müttefikdirler.
Madde 27
1-Akitler, adlî ve hakem î kararların veya uzlaşma komisyonu tarafından teklif edilecek olan anlaşma tarzlarının tatbikim ihlâl kabiliyetinde olan her gûna tedabirden tevakki ile, sureti umumiyede ihtilâfı teşdit veya tevsi edebilecek her türlü harekâttan içtinap eylemeği taahhüt ederler.
2-İhtilâf uzlaşma komisyonuna havale edilmiş bulunuyorsa komisyon muvafık gördüğü muvakkat tedabiri akitlere tavsiye edebilir.
Madde 28
İşbu muahedenin tefsir ve tatbikına ait ihtilâflar Beynelmilel Daimî Divanı Adalete tevdi edilecektir.
Madde 29
1 – İşbu muahede tasdik olunacak ve tasdiknameler Sofya’da teati olunacaktır.
2 – Mezkûr muahede tasdiknamelerin teatisi tarihinden itibaren beş sene müddet için aktolunmuştur.
3 – İnkizası tarihinden asgarî altı ay evvel fesholunmazsa ikinci bir beş senelik müddet daha mer’i kalacak ve temdit şekli bu tarzda devam edecektir.
4 – Akitlerin biri tarafından muahedenamenin fesih hakkı mahfuz olmakla beraber müddetin hitamı esnasında başlanmış olan davalar neticeleninceye kadar tabiî cereyanlarını takip edeceklerdir.
Balâda isimleri zikredilen murahhaslar işbu muahedeyi imza etmişlerdir.
Ankara’da 6 mart 1929 tarihinde iki nüsha olarak tanzim edilmiştir.
Dr. T. Rüştü Th. Pavloff
Atatürk’ün Bulgaristan’a gidecek olan gazetecilere Türk-Bulgar dostluğu hakkında yapmış olduğu konuşma: 24 Temmuz 1930
“Efendiler, ben Balkan muharebesinden sonra, Sofya’ya Ataşemiliter olarak gitmiştim. Orada en aşağı bir yıl kaldım. Bulgarlarla çok ve ailevi denecek kadar yakından temasta bulundum. Bu temaslar bende dikkate lâyık intibalar uyandırdı.
Bunu, bu noktayı ayrıca tetkik ve tahlile lüzum gördüm. Anladım ki bu hisle Türkle Bulgarin bir asıldan gelmiş olmasının tesiri vardır. Türk, Bulgar aynı menşe olan Orta Asya yaylasından gelmiş, aynı kanı muhafaza etmiştir. Daha o zamanlar bu noktayı en özlü Bulgar’lara söylemişimdir. Bunlardan tarih cereyanlarını, beşeriyet safhalarını takip etmiş, anlamış olanlar beni teyit etmişlerdir.
Bulgaristan’da yaşadıkça onlara muhabbetim arttı. Çok tabiidir ki, benim Bulgarlara gösterdiğim bu muhabbet ve merbutiyyette onlar tarafından aynı muhabbet ve hisle karşılandım.
O günden bugüne kadar bu ciddi, samimi, kardeş yakınlığının sebep ve manası da büyük bir vuzuh ve sarahat almıştır.
Şüphesiz, Türklerde, belki Bulgurlarda, dil ve din ihtilaflarını yapan âmiller olmuştur. Fakat artık bugün, 1930 senesinde, hâlâ bu âmillere’, masallardan, hurafelerden, âdi politika cereyanlarından ibaret bu âmillere ne Türk.’lerin, ne Türklerle aynı kandan olan Bulgarların ehemmiyet vereceğini zannetmiyorum.
Size son sözüm: Bulgaristan’a gidiniz. Onları seveceksiniz. Samimi görüşünüz ve hatırlatınız ki ben, 1914’de Sofya’da bulunmuş, kankardeş Bulgarlarla yüksek dostluk yapmış adamım.”