Yeni
Ana Sayfa » Hukuk Sözlüğü

Hukuk Sözlüğü

Hukuk ve Demokrasi Günleri

Hukuk ve Demokrasi Günleri Tarih Özel ve Önemli Günler 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü 14 Ocak Dünya Mantık Günü Dünya Mantık Günü(World Logic Day), Rio de Janeiro Üniversitesi öğretim üyesi Jean-Yves Béziau’nun önerisi ve girişimi ile 32 ülkenin katılımı sonucunda  14 Ocak 2019 tarihinden itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Mantık Gününün belirlenmesinde, Alfred Tarski’nin doğum günü ve Kurt Gödel’in ölüm günü olması etkili olmuştur. Etkinlik UNESCO himayesindedir. 2020 Dünya Mantık Günü, 35 ülkede yaklaşık altmış etkinlikle kutlanmıştır. Dünya Mantık Günü’nün üçüncüsü, Türkiye’de  14 Ocak 2021 tarihinde, 21. yüzyılda mantığın Türkiye’de kurumsallaşmasının öncülerinden biri olan Prof. Dr. Şafak Ural‘ın Dünya Mantık Günü Bildirisi …

Devamını oku »

Avukatın Hak ve Yükümlülükleri

Avukatın Hak ve Yükümlülükleri, Avukatlık kanununda ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları ile belirlenmiştir.  Avukatlık Kanununun 1. maddesi  avukatlığı ‘kamu hizmeti ve serbest meslek’ olarak tanımlamıştır. Avukatlık mesleği, temel olarak, hukuki mesele ve anlaşmazlıkların yasalara uygun bir şekilde çözümlenmesini sağlamaktadır. Avukat ise bu hizmeti alan kişileri yetkili mercilerde temsil etmektedir. Avukatlar genel olarak Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdür. Avukatlığın o kişiye yüklediği saygı ve güvene uygun davranmak temel prensiptir.  Avukatlık Kanunu’na, göre yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek zorundadır. Avukatın Hakları Avukat-müvekkil ilişkisinden kaynaklanan haklar Ücret hakkı Taraflar …

Devamını oku »

Persona non grata

Persona non grata, latince kökenli bir terimdir ve diplomasi dilinde istenmeyen kişi olarak tanımlanmaktadır. Bir ülkenin sınırları içerisinde istemediği bir kişiyi tanımlamak amacıyla kullanılmaktadır. Kavramın çoğul biçimi istenmeyen kişiler anlamına gelen “personae non gratae” şeklindedir. Kavram genel olarak diplomatlar ve diplomatik dokunulmazlığı bulunan kişiler için kullanılmaktadır. Ancak, diplomat olmayan kişiler hakkında da kısıtlı bir kullanım mevcuttur. Kavram, diplomatların ajanlık yaptıklarından şüphelenilmesi durumunda onları kovmak için ve hoşnutsuzluk ifadesi olarak da kullanılmaktadır. Persona non grata ve Uluslararası Hukuktaki Yeri Persona Non Grata, kısaltılmış haliyle PNG olan ifade edilmektedir. 1961 tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Konvansiyonu’nda düzenlenmiştir. Konvansiyonunun 41 ve 42. maddeleri …

Devamını oku »

Corpus Iuris Civilis

Corpus Iuris Civilis, Iustinianus öncülüğünde, M.S.528-534 tarihleri arasında gerçekleştirilen büyük bir hukuk derleme çalışmasıdır. İmparatorluk görevlisi Tribonianus’un yönetimi altındaki bir heyet tarafından Latince olarak yayınlanmıştır. Özel hukuka ilişkin bölümlerin ağır basması nedeniyle Vatandaşlar Hukuku Derlemesi adı verilmiştir. Roma İmparatorluğu’nda yüzyıllar boyunca geçerli olan temel hukuk kaynaklarının, hukukçuların eserlerinin ve Roma imparatorlarının yayınladığı fermanların belli bir sistematik içinde bir araya getirildiği eserdir. C.I.C. olarak kısaltılan ve vatandaşlar hukuk derlemesi adı verilen bu çalışmada anayasa, idare, ceza ve kilise hukuklarına ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Corpus Iuris Civilis, dört ana bölümden oluşmaktadır: Codex: Justinianus’a kadar yayınlanmış imparator emirnameleri bulunmaktadır. Önceki kanunların toplanıp bir araya getirildiği …

Devamını oku »

Su Hakkı

Su Hakkı ve Su Hukukuna ilişkin temel normlar Roma Hukuku döneminde oluşturulmuş, toprağın üstünde ve altındaki su, toprak mülkiyetinden ayrı düşünülmemiş, mülkiyet hakkının parçası olarak kabul görmüş, sular toprağın ayrılmaz bir parçası sayılmış, suya sahip olmak için toprağa sahip olmak yeterli görülmüş ancak akarsular özel mülkiyetin dışında bırakılmıştır. Roma Hukukundaki düzenlemeler Avrupa toplumlarının ve Medeni Yasayı iktibas eden Türk Hukukunun teorik omurgasını oluşturmuştur.     Türk Hukukunda Su Hakkı Osmanlı dönemi su hukuku devlet merkezli ve İslam anlayışına göre devletçi bir yapı arz etmiştir. Batı hukukunun ilk etkilerini gösterdiği dönemin yasası olan Mecelle sulardan herkesin yararlanabileceği ilkesini getirmiş, 1924 Anayasası suların …

Devamını oku »

Jurisprudence- Jurisprudent

Jurisprudence ve Jurisprudent kavramları Roma Hukukunda günümüze gelen terimlerdir. Romalı hukukçular, hukuki sorunları ve olaylar derinlemesine incelemekte, bunları belli bir metodoloji çerçevesinde yorumlayarak hayatın karmaşık olaylarına uyabilecek hukuk kurallarını, hakkaniyet ve adalet duygularından da esinlenerek kodifikasyona tabi tutmuşlardır. Bu dönemde, ulaşılan hukuk çözüm yolları açık bir şekilde yazılmış ve halka ilan edilmiştir. Bu hukuki çabayı gösterenlere Jurisprudent, ulaşılan hukuki çözümlere ise Jurisprudence denilmiştir. Jurisprudent, hukuk bilgini, hukuk uzmanı ya da hukuk bilimine vâkıf kimse olarak tanımlanabilir. Jurisprudent olarak anılan kişilerin çabaları sonucunda, hukukun teorik olarak incelenmesi ve yasa çalışmalarının yapılması, hukuk sisteminin inşası, hukuk kurumlarının kurulması ve hukukun toplumdaki rolünün …

Devamını oku »

Etik

Etik kavramı, Fransızca  ‘Ethique’ kelimesinden türemişti. Ahlak, töre, olması gereken davranış biçimi ve ahlaki değerler şeklinde tanımlanmıştır. Latincede ‘Moral’ kelimesi ile ifade edilen anlam Türkçede yaygın olarak ‘Ahlak’ kelimesinde karşılığını bulmuştur. Fakat, etik ile ahlak yaygın kanının aksine aynı şey değildir. Ülkemizde, iki kavramın farkına dair en büyük farkındalığı Prof. Dr. Harun Tepe gerçekleştirmiştir. ‘Ethique’; toplumda insanların uymak zorunda oldukları davranış biçimlerini ve kuralları ifade etmektedir. Kavramın kaynağının Yunanca “karakter” anlamına gelen “ethos” sözcüğün olduğu kabul edilmektedir. Felsefe İle İlişkisi  Tarihsel olarak felsefi bir kavramdır ve Felsefeciler tarafından Felsefe Biliminin alt dalı olarak değerlendirilmiştir. Ahlak felsefesi yada moral philosophy olarak …

Devamını oku »

Hukuk Nosyonu

Hukuk Nosyonu

Hukuk Nosyonu, hukukun evrensel ilke ve esaslarından hiçbirini ihmal etmeksizin, bilimsel disipline ve sistematik düşünce bütünlüğüne dayanarak hedeflenen adaleti temine yarayan düşünme biçimidir. Nosyon Kavramı  Nosyon, Latin kökenli bir “notio” sözcüğünden türetilmiştir. Latin kökenli dillerde bulunan, Türkçe’ye Fransızca “notion” sözcüğünden geçen, Türk Dil Kurumuna göre “kavram” anlamına gelen sözcüktür. Nosyon, bir konu ya da şey hakkında, gerekli bilgi ve formasyona sahip olmayı ifade etmektedir. Mefhum, bir konu hakkında temel bilgi, zihinde oluşan genel fikir, bir düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, yalın ve genel bir tasavvur şeklinde tanımlanmaktadır. Üzerinde fikir yürütülen konu ve olaylar hakkında bilinç düzeyinde önceden oluşmuş genel …

Devamını oku »

Hukukun Evrensel İlkeleri

Hukukun Evrensel İlkeleri, Uluslararası Sözleşmeler, Anayasalar ve diğer mevzuat ile güvence altına alınmıştır. Özel hukuktaki bir çok ilkeye Roma Hukukunun kaynaklık yaptığı görülmektedir. Dünyadaki tüm devletlerin ve yargı erklerinin belirlenen bu evrensel kurallara uygun hareket etmesi gerekmektedir. Yerel ve uluslararası toplumun duyarlılığı ilkelerin yaşama geçme şansını artırmaktadır. Hukukun Evrensel İlkeleri İnsan Haklarına Bağlılık İlkesi  Devletler; yasama, yürütme ve yargı erklerini insan hakları ülküsüne sadakatten ayrılmayacak bir şekilde dizayn etmeli, tüm uygulama insan haklarını temin edici nitelikte olmalıdır. Anayasa’nın Bağlayıcılığı ve Üstünlüğü Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar …

Devamını oku »

Ad hoc

Ad hoc, Roma Hukuku’ndan günümüze intikal etmiş Latince bir kavramdır. Belli bir amaca yönelik, amaca özel, niyete mahsus, geçici anlamlarına gelmektedir. Bir sorunu çözmek için üretilen geçici bir çözüm yolunu tanımlamak için kullanılmaktadır. Kavram ile ifade edilen geçici çözümler, genellikle esnek ve duruma özel olmalarıyla bilinmektedir. Kavram, diplomasi alanında uzun bir geçmişe sahiptir. Hukukta, Ad Hoc Terimi Mahkemeler, komisyonlar veya belirli bir sorunu çözmek için geçici olarak kurulan yapılar için kullanılmaktadır. Uluslararası yargı ve tahkim süreçleri, örgütlenme şekli bakımından ad-hoc ve kurumsal olarak iki grupta incelenmektedir. Özel bir amaç için oluşturulan ya da kullanılan komisyon, komite veya mahkemeler bu kavram …

Devamını oku »

Laiklik

  Laiklik, herkesin birbirinin dinine, inancına, inançsızlığına, yaşam felsefesine ve biçimine karışılmaması ve saygıyı gösterilmesini sağlayacak hukuksal güvencenin devlet tarafından sağlanmasıdır. Laiklik, hukuk ile güvence altına alınan bir rejim öngörmesi nedeniyle tamamen hukuki bir kavramdır; bilimin ve ulusal egemenliğe dayanan hukuk kurallarının temel alındığı bir yaşam biçimidir. Rönesans ve Aydınlanma Çağı’nın etkisiyle Fransa’da gelişmiş ve Avrupa’ya yayılmıştır. Demokratik toplum olmanın yolu laik bir kültürü şart kıldığı gibi hukukun tanrısal kaynak yerine insanlar tarafından yaratılmasını da laiklik sağlamaktadır. Laiklik, kişinin istediği din ya da ideolojiye inanması, düşüncelerini açıklayabilmesi, yayabilmesi, ahlak telakkisini dinden bağımsız oluşturabilmesi, dinsel yahut din dışı inanç ve düşüncelere …

Devamını oku »

Latince Deyimler

Latince Deyimler – Roma Hukuku A bene placito Memnun edilmiş birinden A bove ante, ab asino retro, a stulto undique caveto Öküzün önünde, eşeğin arkasında, aptalın her tarafında hazırlıklı ol Ab ovo usque ad mala Yumurtadan elmalara (Baştan sona anlamında: Romalıların geleneksel yemek sırasından esinlenerek, Horatius, Satir 1.3) Absentem lædit, qui cum ebrio litigat Sarhoşla kavga eden, yerinde olmayan birini döver (Publius Syrus, Sentences) Ab uno disce omnes Bir şeyden herşeyi öğren (Bir tek örnekle ya da gözlemle çıkarımlarda bulunulabileceği anlatılır, Virgilius, Aeneid) Abusus non tollit usum Suistimal düzgün kullanmayı iptal ettirmez. Bir şey suistimal edilince onun düzgün kullanımını etkilememelidir. Abusus non …

Devamını oku »

Derpiş Etmek

Derpiş Etmek: Göz önünde tutma ve öngörme anlamında kullanılmaktadır.  Ancak günümüzde bu kelime yaygın olarak kullanılmamaktadır. Önceden verilen bir kararı tanımlamamaktadır. Belli bir konuda önceden düşünmeyi ve tasarlamayı ifade etmektedir. Bir şeyin gerçekleşebileceğini önceden düşünmek, planlamak ya da göz önüne almaktır. Uluslararası hukukta ve eski sözleşme metinlerinde ve sözleşme teatilerinde sıkça kullanılan bir kavramdır. [1] (‘) gözönünde bulundurmak [2] (‘) gözönünde tutmak[3] (‘) öngörmek Derpîş edilmek: Göz önünde bulundurulmak.  

Devamını oku »

Saf Hukuk Kuramı

Saf Hukuk Kuramı, (Almanca: Reine Rechtslehre-İngilizce: The Pure Theory of Law) Avusturyalı hukukçu ve filozof Hans Kelsen tarafından ilk olarak 1934 yılında yayınlanmıştır. Eser, Türkçeye, Doçent Dr. Ertuğrul Uzun tarafından kazandırılmış ve 2016 yılında Nora Yayınevi tarafından basılmıştır. SAF HUKUK KURAMI – Yayıncının Sunumu “Bu eser, 20. yüzyıl hukuk kuramı alanında tartışmasız kilit metinlerden biridir. Kelsen’in benim en önde gelen yazarım haline gelmesinin tek bir basit nedeni vardı: Bir hukuk fakültesi içerisinde hukuk hakkındaki teorik düşünüşümün ‘genel hukuk teorisi’ ile örtüşmüş olması gerektiğini fark etmiştim, bir seferinde bunu ‘filozofların’ değil ‘hukukçular’ın hukuk felsefesi olarak ifade etmiştim. Ve Kelsen’in abidevi eseri …

Devamını oku »

Güvenlik Tedbiri

Güvenlik tedbirleri özellikle tehlikeli bir takım suçlular veya isnat yeteneği yahut ceza sorumluluğu bulunmayan failler için uygulanan ve özünde iyileştirme, ıslah ve sosyalleştirme amacı bulunan tedbirlerdir. Bu tedbirler bütün suçlular için değil ancak belli tehlikelilik arz eden suçlular ve şahsi durumları gereği haklarında ceza verilemeyecek kişilere uygulanabilir. Tüzel kişilerin isnat yeteneği veya kusurundan bahsedilemeyeceği için bunlar hakkında ceza verilemez; bunun yerine güvenlik tedbiri uygulanabilir (5237 sayılı Kanun m.53-60). Güvenlik Tedbirleri, Mahkemece verilen cezaya ek bir yaptırım olarak, Mahkemece verilecek cezanın yerine geçmek üzere, Müstakil bir yaptırım olarak, uygulanabilir.  Güvenlik Tedbirinin birinci amacı, suç işleyen kişileri ıslahını sağlayarak topluma kazandırmaktır. Suçlunun …

Devamını oku »

Milletvekili Yemini

Milletvekili Yemini, parlamentoya üye olarak seçilen milletvekillerinin, anayasaya bağlılığını yemin ederek bildirdikleri metindir. Bir milletvekilinin seçildikten sonra göreve başlayabilmesi için önce ant içmesi gerektiği genel olarak kabul edilmiştir. Anayasanın 81’inci maddesi milletvekillerinin göreve başlarken ant içmelerini öngörmektedir. Türkiye’de, ant içmemiş bir milletvekilinin göreve başlaması mümkün değildir. Bir milletvekili, mazeretsiz olarak ant içmeye gelmez veya usulüne uygun olarak ant içmezse göreve başlamamış sayılmaktadır. Beş birleşim günü katılmayan, andiçmekten kaçınan milletvekilinin üyeliğinin düşmesine, TBMM karar vermelidir Yemin eden kişi metni TBMM kürsüsünden yüksek sesle okumaktadır. Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrasında, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar da yemin etmek zorundadır. Anayasa’nın Milletvekili Yemini’ni düzenleyen 81. …

Devamını oku »

Augustus ve Leges Luliae

Augustus ve Leges Iuliae (M.Ö. 27-M.S. 14) Julian yasaları, Lex Iulia veya Leges Iuliae olarak bilinen Antik Roma Hukuku yasalarıdır. İstikrarlı kurumlar oluşturarak Cumhuriyeti ıslah etmek isteyen ilk Roma İmparatoru Augustus hükümranlığı sırasında çok sayıda kanun vaz etmiştir. Bu kanunlar imparatorun aile adından hareketle Leges Iuliae olarak anılmaktadırlar. Augustus döneminde , M.Ö 18–17’deki Leges Juliae , Roma’daki üst sınıfların hem ahlaklarını hem de sayılarını yükseltmek ve evliliği teşvik edip çocukları sahiplenerek nüfusu arttırmaya çalışmıştır. Bu dönemde özel ve kamusal bir suç olarak zina düzenlenmiştir. Nüfus genişlemesini teşvik etmek için, Leges Juliae, evliliğe teşvikler getirmiş, üç erkek çocuk yapanlara yüksek saygıyı belirten “Üç oğlun yasasını” oluşturmuştur. Evlenme çağındaki bekarlar ve evlenmeyecek genç dullar miras almaktan ve …

Devamını oku »

Dünya Su Günü

Dünya Su Günü (World Water Day-22 Mart), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1993 yılında ilan edilmiştir. Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansının 1992 tarihli toplantısında  önerilen 22 Mart tarihini kabul ve ilan edilmiştir. Dünya Su Günü,  Su Hakkı‘na odaklanmakta olan yıllık bir kutlama günüdür.  Küresel su krizini gündemde tutmak temel amaçtır. 22 Mart günü dünya ülkelerinin dikkatlerini büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasını sağlamak amacıyla özel gün tayin edilmiştir. Dünya Su Konseyi her üç yılda bir toplanmakta olup 2009 toplantısını İstanbul’da düzenlemiştir. Dünya Su Gününe Özel Temalar  BM, her yıl  …

Devamını oku »

Geri Göndermeme İlkesi

Geri Göndermeme İlkesi (Non-refoulement) uluslararası hukukun temel ilkelerindendir. Hiç kimsenin, vatansız dahi olsa işkenceye veya insanlık dışı muameleye veya cezaya maruz bırakılmaması için sınır dışı edilmemesi veya geri gönderilmemesi evrensel bir prensiptir. İlke, sığınmacıların ırk, din, milliyet, belli bir sosyal gruba veya politik görüşe sahip olmalarından ötürü uğrayacakları tehlikeleri engellemek üzere konulmuştur. Geri Göndermeme İlkesi, Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1951 Tarihli Sözleşme ile getirilmiştir. Sözleşmenin gücü, önde gelen çok sayıda devlet tarafından imzalanmış olmasından kaynaklanmaktadır. Taraf devletlere, çekince koyma yetkisi tanınmamıştır.  1951 Sözleşmesi, 1933 tarihli “Mültecilerin Uluslararası Statüsü” ve 12 Şubat 1938 tarihli “Almanya’dan Gelen Sığınmacıların Statüsü” sözleşmelerinde tanımlanmış hakların …

Devamını oku »

Avrupa Birliği Adalet Divanı

Avrupa Birliği Adalet Divanı, (THE COURT OF JUSTICE OF THE EUROPEAN UNION)  Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında ve Avrupa Birliği Hukukunu ilgilendiren konularda son sözü söyleyen kurum ve en yüksek mahkemedir. AB Antlaşmalarının yorumlanmasında ve uygulanmasında görevlidir. Avrupa Adalet Divanı, 1952 yılında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun (AKÇT) bir parçası olarak kurulmuş olup eski adı Avrupa Toplulukları Adalet Divanıdır. 2.000’in üzerinde personelle ve 350 milyon EURO’nun üzerinde bir bütçe ile çalışmaktadır. Lahey’de bulunan Uluslararası Adalet Divanı, Strazburg’ta bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi ile birlikte uluslararası yargı yetkisi bulunan en önemli yargı organlarındandır.   Divan, Lüksemburg’da kurulmuştur ve her Avrupa …

Devamını oku »

İçtihat Tutarlılığı

İçtihat Tutarlılığı, [cmh], kişinin hukuki kaderini herhangi bir sürprizle karşılaşmadan tayin etmesine, olası muhakeme ve hükmün öngörülmesine olanak ve kolaylık tanıyan muhakeme güvencesidir. Aynı kanun maddesinin benzer veya aynı olaya farklı uygulanmasının yarattığı güven bunalımı, farklılıkları yaratan içtihatların birleştirilmesi ile mümkündür. İçtihatların Birleştirilmesi, farklı içtihatların hukuk ortak paydasında eritilerek kristalize edilmesi veya tutarlı hale getirilmesidir. Son veya üst derece mahkemelerinin görevlerinden biri, tutarsız içtihatları birleştirerek, yurttaşın adil yargılanma hakkını tehdit eden bir risk olmaktan çıkarmaktır. Tutarsızlığın sisteme sızarak, güven bunalımına neden olmaması, tutarsızlıkla mücadele eden işlevsel ve etkin mekanizmaların geliştirilmesi ile mümkündür. Hukuki güvenlik ve türevlerinin görünüm biçimi olarak içtihat tutarlılığı, …

Devamını oku »

Mahzen

Mahzen, genellikle binaların bodrum katında bulunan ve depo olarak kullanılan kısımdır. Mahzen kavramı hukuk alanında; takipsiz kalmış, zamanaşımına uğramış yahut işlemden kaldırılmış dava ve icra dosyalarının tutulduğu arşiv ve depoya verilen isimdir. Teknik altyapının olmadığı ve elektronik tarama sisteminin bulunmadığı eski dönemde adliyelerde sıkça kullanılan bir kavramdır. Dosyanın mahzende olması, o dosya hakkında yargılama faaliyetinin aktif olarak yürütülmediği ya da tamamen sona erdiği anlamı taşımaktaydı. Mahzende olan dosyalar erişim için daha fazla zaman ve çaba gerektirmektedir. Dosyanın arşivde olması durumuna göre daha düzensiz bir depolama söz konusudur. Dosyanın SEKA‘ya gönderilmiş olması durumu ise fiziken tamamen imha edildiği ve özet bilgiler …

Devamını oku »

Onarıcı Adalet

Onarıcı Adalet, suçun yarattığı problemin, meşru ilgili ve toplumun katılımı ile çözümünü hedefleyen almaşık adalet yaklaşımıdır. Eylemi suç olarak değil, sosyal bir problem olarak tanımlar. Amacı, mağdurların ihtiyaçlarını dikkate alıp değerlendirmek, suçu önlemek, faillerin sorumluluk üstlenmelerini temin ederek, toplumun içinde tutmak, toplumun işleyişini pekiştirerek, adli mekanizmaları devre dışı bırakmaktır. Onarıcı adalet, toplumu suçun kaynağı olarak benimsediği için, toplumun sağaltım sürecine dahil edilmesinin gerekli görür. Buna göre suçun sonuçlarından etkilenen herkesin, onaran adaletin inşasına katılma özgürlüğü vardır. Adil bir çözüm için, esnek olmaktan başka bir çok objektif kriterin referans alınarak çözüme ulaşılması beklenmektedir. Çözümün sübjektif sınırları geniştir ve içine mağdur ve failden …

Devamını oku »

Bakanlar Kurulu

Bakanlar Kurulu, Anayasa’ya göre, Cumhurbaşkanınca atanan bir Başbakanca TBMM üyeleri ya da milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından seçilen ve Cumhurbaşkanınca atanan bakanlardan oluşan, yürütme erkinin bir organıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılmakta, seçimlerin ardından kabine Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. Bakanlar Kurulu, hükümet ya da kabine olarak adlandırılmaktadır. Türkiye’de 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliği sonucunda Bakanlar Kurulunu kurma yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiştir. Cumhurbaşkanı kurula başkanlık etmektedir. Her bakan kendi bakanlığını ilgilendiren işlerden ve emri altında çalışanların yerine getirdikleri iş ve eylemlerden sorumludur. Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve 16 bakandan oluşan Kurul kararlarını oy birliğiyle almakta, …

Devamını oku »

Çekişmeli Yargılama İlkesi

Çekişmeli Yargılama İlkesi, [cmh] adil yargılama, yargılamaların çekişmeli olarak gerçekleşmesini talep hakkını içerir. Çekişmeli yargılama hakkı; ilke olarak, bir ceza veya hukuk davasının taraflarına, her kimden gelirse gelsin mahkeme kararını etkilemeye özgülenen tüm deliller, hazırlanan mütalaalar hakkında bilgi sahibi olma ve onları yorumlama fırsatı verilmesini gerektirir. Çekişmeli yargılama hakkı; tatmin edici koşullar altında tarafların, mahkeme önündeki delillere aşina olmalarını, kanıtların gerçek ve doğruluğu ile muhteviyatı hakkında uygun yer, zaman ve şekilde yorum yapmalarına olanak ve kolaylık tanımayı içerir. Taraflar, iddialarının başarısı için gerekli unsurları açıklama hakkına sahip olmalıdır. Temyize başvuru hakkının düştüğüne karar verilmesi ve kanun yolu mahkemelerinin gerekçe değişikliğine …

Devamını oku »

Dava Gözlemciliği

Dava Gözlemciliği: [cmh]duruşma salonunun kapısını yerel ve sınır ötesi organizasyonlara açan, alenilik ilkesinin sübjektif kapsamına, yabancı kamuoyunu, kişi ve kuruluşları katarak genişleten izleme, gözetleme, paylaşma, değerlendirmeyi temine özgülenen demokratik denetim aracıdır. Varlığını hak ve özgürlüklerin korunmasına adayan bir çok insan hakları kuruluşu ve baroların, hak ihlallerini önlemek ve adil yargılanma hakkına işlerlik kazandırmak maksadıyla duruşma salonlarını büyüteç altına aldıkları görülür. Gözlemci veya onu gönderen kurum ve kuruluşun davaya ilgisi ve fonksiyonu, yargılanan kişi, yargılama sürecinin politik ve insan hakları açısından önemi, yargılamanın tarihsel boyutu, toplumun davaya olası kötü dava yönetim ve umulan düzensizlikler, bunların herhangi bir kombinasyonu ve diğer kaygılar, …

Devamını oku »

Milletvekili Seçilme Yeterliliği

Milletvekili Seçilme Yeterliliği için sahip olunması gereken şartlar Anayasa’nın 76. maddesi ile ve 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nda belirlenmiştir. Bu kurallara göre milletvekili adayının sahip olması gereken temel şartlar şunlardır: 1- Anayasa ve Seçim Kanunundaki yaş ve vatandaşlık yeterliliğini sağlamak 2- Seçilmeye engel durumu bulunmamak 3- Bir siyasi partiden aday olunacaksa o siyasi partinin seçime girebiliyor olması ve bu partinin Tüzüğünde belirtilen özellikleri taşımak 4- Kamu görevinde olanlar için, aday olmak için istifa edilmesi gereken kişilerden birisi ise görevinden istifa etmek Milletvekili Seçilme Yeterliliği şartları genel olarak; on sekiz yaşını doldurmuş olmak; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak; en az ilkokul mezunu …

Devamını oku »

AVUKATLIK MESLEĞİ VE MESLEK ETİĞİ

Avukatlık Mesleği ve Meslek Etiği konulu tebliğ, İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen Staj Eğitim Merkezi Seminerleri’nin 30’uncusu olan “Avukatlık, Meslek Etiği ve Geleceğin Hukuku” konulu seminerde Türkiye Barolar Birliği önceki başkanlarından Av. Vedat Ahsen Coşar tarafından sunulmuştur. Seminer, 29 Nisan 2023 Cumartesi günü İstanbul Barosu Merkez binası Konferans Salonu’nda gerçekleştirilmiştir.  AVUKATLIK MESLEĞİ VE MESLEK ETİĞİ ÜZERİNE  İstanbul Barosu’nun Değerli Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri, İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu’nun Sayın Başkanı ve Üyeleri, Değerli Hocam Sayın Yasemin Işıktaş İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Sayın Recep Köse, Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Stajyerler, Hepinizi sevgi ve …

Devamını oku »

Saldırının Tarifi Üzerine Birleşmiş Milletler Kararı

Saldırının(Tecavüz) Tarifi Üzerine Birleşmiş Milletler Kararı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 14 Aralık 1974 yılında yapmış olduğu toplantıda ilan edilmiştir. Kararın Türkçeye tercümesi BM Enformasyon Merkezi UNIC tarafından 2002 yılında yapılmıştır. Kavramın tanımlanmasında, Birleşmiş Milletler Antlaşması‘na özellikle ve sıklıkla atıf yapılmıştır. Saldırı’nın (Tecavüzün) Tanımı : Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 3814 (XXIX) Sayılı ve 1974 Tarihli Kararı Genel Kurul, saldırının (tecavüzün) aşağıdaki tanımını kabul eder: Madde 1 Saldırı, bir Devletin diğer bir Devletin egemenliğine, ülke bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı veya işbu Tanımda belirtildiği üzere, Birleşmiş Milletler Andlaşması ile bağdaşmayan diğer herhangi bir tarzda silahlı kuvvet kullanılmasıdır. Açıklayıcı not: Bu Tanımda, “Devlet” …

Devamını oku »

Kendi Kaderini Tayin Hakkı

Kendi Kaderini Tayin Hakkı(Self Determination Right), ulusların kendi geleceklerini kendi iradeleri ile belirlemesi anlamına gelmektedir. Bu hak  insan gruplarına ait bir haktır ve bireysel bir hak değildir. Kendi kaderini tayin hakkının içeriği ve kullanımı konusunda evrensel olarak kabul edilmiş bir anlaşma bulunmamaktadır. Self Determination Right, modern hukuk kavramı olarak 20. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kavramın kaynağı Fransız İhtilali yıllarına dayanaktadır.   Bolşevik lider Vladimir Ilyic Lenin tarafından 1914 yılında yazılan “Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı” isimli eserden sonra kullanımı yaygınlaşmış, uluslararası hukukun temel kavramlarından biri haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler Yerli Halklar Hakları Bildirisi’nin 3. maddesi ile  Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklara …

Devamını oku »

Gaiplik

Gaiplik, bir kişiden çok uzun süredir haber alınamaması veya hayatî tehlike içindeyken  kaybolması hallerinde o kişinin hukukî bakımdan ölü kabul edilerek kişiliğe bağlı  haklarının sonlandırılmasıdır. Mahkemenin bu kişinin gaipliğine karar verebilmesi için, hakları bu kişinin ölümüne bağlı olanların başvuru yapması gerekmektedir. Bir kişinin gaip olduğu yönünde karar verilmesi o kişinin ölümüne bağlı hukuki sonuçların bir çoğunu doğurur. Ancak, gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenemez ve gaip erkeğin eşi evliliğin feshini istememişse, gaip kişi eş hanesinde kalır. Gaiplik kararı ile birlikte evliliğinin feshine de karar verilebilir. Gaipliğine karar verilen kişinin cesedinin daha sonra bulunması halinde, …

Devamını oku »

Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar

Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar, sanığa yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici nedenlerin bulunması, suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi, meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması, kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi hallerinde kusurun bulunmaması nedeni ile işlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen etkin pişmanlık, şahsî cezasızlık sebebinin varlığı, karşılıklı hakaret, işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı dolayısıyla faile ceza verilmemesi hallerinde verilen karardır. Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Dair Karar hakkındaki hükümler 5271 …

Devamını oku »

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına ilişkin hükümler 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesinde düzenlenmiştir. Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; belirli şartların varlığı hâlinde mahkemece verilebilen karar türüdür. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. Maddesi Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması Madde 231 – (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır. (2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir. (3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl …

Devamını oku »

Dava Şartı Arabuluculuk

Dava Şartı Arabuluculuk, bazı hukukî uyuşmazlık türlerinde mahkemeye dava açmadan önce uygulanması zorunlu olan arabuluculuk türüdür (6325 sayılı Kanun, m. 18/A). 7036 sayılı Kanunun 3. maddesine göre 01.01.2018 tarihinden sonra bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebine ilişkin davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiştir. 06.12.2018 tarihli 7155 sayılı Kanunun 20. maddesine göre konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalar ile 7251 sayılı Kanunun 59. maddesi ile yapılan değişiklik çerçevesinde bulunan tüketici uyuşmazlıkları için dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava …

Devamını oku »

Dava Şartı

Mahkeme tarafından, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı veya yokluğu gerekli olan şartlara dava şartı denilmektedir. Dava şartlarından birinin bulunmadığının tespit edilmesi durumunda davanın esası hakkında inceleme yapılmayarak mahkemece davaya ret kararı verilmesidir. Dava şartları 6100 sayılı Kanunun 114 ve 115. maddelerinde genel olarak düzenlenmiş; diğer kanunlarda belirtilen durumlar ise özel şart olarak kabul edilmiştir. Dava şartları MADDE 114- (1) Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b) Yargı yolunun caiz olması. c) Mahkemenin görevli olması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu …

Devamını oku »

Değişik İş Dosyası

Mahkemelerin esas hakkında bir inceleme yapmadığı ancak hâkim kararı gerektiren işlemlerle ilgili karar verdikleri dosyalara verilen isimdir. Değişik iş dosyalarında genellikle duruşma yapılmaz ve dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmektedir. Bu tür dosyaların çoğunluğu hukuk mahkemelerinde bulunmakta, ceza mahkemelerinde değişik iş dosyası sayısı oran olarak düşük kalmaktadır. Aile Mahkemeleri tarafından verilen değişik iş kararları sayıca çoğunluk arz etmektedir. Değişik iş dosyalarına örnekler Delil Tespiti Tevdi Mahalli Tayini İhtiyati Haciz İhtiyati Tedbir 6284 Sayılı Kanun Gereceğin Verilen Koruma Tedbiri Kararları Tehiri İcra Teminat Şeklinin Belirlenmesi 6284 sayılı Kanun Gereğince Kolluk Amiri Kararının Onaylanması 6284 sayılı Kanun Gereğince İtirazın Değerlendirilmesi Tespit Acele …

Devamını oku »

Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar

Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar, Cumhuriyet Savcısı tarafından soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde verilen karardır. Halk dilinde yerleşik olan “Takipsizlik” kavramı mülga CMUK’ta yer alan eski bir ifadedir ve yaygın olarak “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar(KYOK)” anlamında kullanılmaktadır. Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara ilişkin hükümler 5271 sayılı Kanunun 172. maddesinde düzenlenmiştir. 5271 Sayılı Kanunun 172. Maddesi (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören …

Devamını oku »

Tazyik Hapsi

Kişinin kanundan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesi için bir işi yapmaya ve/veya yapmamaya veya bir şeyi vermeye mecbur bırakarak onu zorlamak maksadıyla uygulanan yaptırımdır. Tazyik Hapsi, bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi nedeniyle uygulanmaktadır. Disiplin Hapsi ve İdare Hukuk alanındaki Disiplin Cezaları ile karıştırılmamalıdır. Çocuk teslimi emrine muhalefetin cezası, borçlunun ödeme şartını ihlal etmesi halinde verilen cezalar (Taahhüdü İhlal), 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile öngörülen cezalar ve nafaka borcunun ödenmemesi halinde verilen cezalar bu hapis türüne verilebilecek örneklerdendir.

Devamını oku »

Disiplin Hapsi

Kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapis türüdür. Tazyik Hapsi ve İdare Hukuku alanındaki Disiplin Cezaları ile karıştırılmamalıdır. Disiplin Hapsi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun  2. maddesinde düzenlenmiştir. Disiplin hapsine ilişkin bazı örnekler: İcra İflas Kanunu’nun “Beyandan Sonra Mal Ve Kazançta Olan Tezayüdü Bildirmeyen Borçlunun Cezası” başlıklı 339. maddesinde öngörülen cezalar Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Duruşma Düzeni” başlıklı 151. maddesinde öngörülen durumlar Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Çekinmenin Kabul Edilmemesinin Sonucu” başlıklı 253. maddesinde öngörülen yaptırımlar Hukuk Muhakemeleri …

Devamını oku »

Düşme Kararı

Düşme Kararı, Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde verilen karardır. (5271 sayılı Kanun, m. 223/8) Genel af, zamanaşımı, sanığın ölümü, şikayete tabi suçlarda şikâyetten vazgeçme ve uzlaşma, davanın düşme sebebidir. Sadece adli para cezası yaptırımı öngören veya hapis cezasının üst sınırı 6 ayı geçmeyen suçlarda da önödeme yapılması halinde düşme kararı verilir. Hukuk davalarında ve icra dairelerinde takipsiz bırakılan davalar ve dosyalar hakkında ise “açılmamış sayılma” kararı verilir yahut dosya işlemden kaldırılır.  Hukuk davalarında, taraflar duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. …

Devamını oku »

Uzlaşma

Uzlaşma: Türk Ceza Kanunu’nun 253. maddesinde sayılan suçlarla ilgili olarak, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcıları tarafından, dava açıldıktan sonra mahkemeler tarafından yapılan, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişimidir (5271 sayılı Kanun, m. 253, 254) Uzlaştırmacı: Şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar gören arasındaki uzlaştırma müzakerelerini yöneten kişidir. Cumhuriyet savcısı tarafından görevlendirilmektedir. Uzlaştırmacıların avukat veya formel hukuk eğitimi almamış kişilerden seçilmesi eleştiri konusu olmaktadır. Avrupa Konseyi Cezai Meselelerde Arabuluculuk Yolu İle İlgili Tavsiye Kararı Avrupa Konseyi Cezai Meselelerde Arabuluculuk Yolu İle İlgili Tavsiye Kararı Madde-253 – (Değişik: 6/12/2006-5560/24 md.) (1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli …

Devamını oku »

Hak Düşürücü Süre

Kanunen belirlenen hakların kanunda belirtilen süre içerisinde kullanılmaması durumunda hakkın ortadan kalkmasına neden olan süredir. Sürenin dolması ile birlikte hakkın dava edilebilirliği ile birlikte hakkın kendisi de sona ermektedir. Hak düşürücü sürelerde, sürelerin durması ya da kesilmesi söz konusu değildir. Süre sona erdiğinde hakkın kendisi ve kullanma süresi sona ermektedir. Kanunlarla istisnai olarak belirlenen hak düşürücü süreler genellikle zamanaşımı sürelerine göre daha kısa tutulmuştur. Sınırlı sayıda belirlenmiş olma durumu Roma Hukuku‘ndan gelen Numerus Clausus ilkesi ile açıklanmaktadır. Zamanaşımı süresi, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadığı sürece 10 yıl olarak belirlenmiştir. Hak düşürücü süre için ise öngörülmüş genel bir süre bulunmamaktadır. Zamanaşımı, …

Devamını oku »

Abusus non tollit usum

Abusus non tollit usum

Abusus non tollit usum, Roma Hukukundan günümüze ulaşmış Latince deyimlerdendir. Bir şeyin yanlış kullanılması onun doğru kullanılamayacağı anlamına gelmez ve suiistimal düzgün kullanmayı iptal ettirmez. Bir şey suistimal edilince onun düzgün kullanımını etkilememelidir. Bir hakkın kötüye kullanılması, onun doğru kullanımını ortadan kaldırmak için yeterli ve geçerli bir argüman değildir. Abusus non tollit usum, kötüye kullanımı önlemek için alınacak tedbirlerin o hakkın kullanılmasını yasaklamayı gerektirmemesini ifade etmektedir. Bir eylem, olgu ve olaydan birilerinin zarar görmesi ondan istifade edenlerin istifade etme hakkını ortadan kaldırmaz. Herhangi bir inanç, doktrin, kural ve bakış açısı çarpıtılabilme ve kötüye kullanılabilme özelliği taşıması nedeniyle tümden zararlı addedilemez. …

Devamını oku »

Argumentatum Ad Hominem – Ad Hominem

Argumentatum Ad Hominem – Ad Hominem; bir argümana cevap verirken argümanı eleştirmekten ziyade argümanı ileri süren kişiye saldırarak argümanı etkisiz kılmaya çalışmaktır. (/æd ˈhɒmənəm -ˌnɛm, ɑd‐), Argumentum ad hominem ya da insan karalama safsatası olarak bilinen Ad hominem kalıplaşmış bir Latince deyimdir. Bir argümana karşı gösterilen tepki ve reaksiyon, muhatabın görüşünü karşılamaktan uzak şekilde görüş sahibinin şahsını hedef almakta, esas konudan uzaklaşılmaktadır. Bir argümanı eleştirmek yerine, argümanı ortaya atan kişiyi hedefe koyarak onun fikirlerini önemsizleştirmeye ve çürütmeye çalışılmakta, etik dışı bir davranış olarak öne çıkmaktadır. Tartışılan fikir yerine, fikir  sahibi kişi ön plana çıkarılarak iddialar geri plana atılmaktadır. Ad hominem …

Devamını oku »

Kadın Hakları

Kadın hakları, insan olarak kadınların erkeklerle aynı oranda ve eşit şekilde sahip olduğu sosyo ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal tüm haklardır. Kadınlar, erkeklerin sahip olduğu yasal haklara orta çağ sonrasında kavuşmaya başlamışlardır. Gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde halen kadın hakları kısmen yada tamamen tanınmamaktadır. Aydınlanma çağıyla birlikte okullaşma yayılmaya başladığında, kızların bu eğitime katılması sonucu ortaya çıkmıştır. Kadınlar için vatandaşlık hakkının istenmesinden sonra, ilk kadın hareketlerinin talepleriyle birlikte o zamana kadar sadece erkeklerin yararlandığı mesleki eğitime, kadınların da gidebilmeleri istenmiştir. Özellikle kadınların üniversitede eğitim görebilmeleri bir asır boyu tartışılmış ve karşı çıkılmıştır. İzin verilmeden önce kadınların fiziksel yapıları ve düşünsel yetilerinin böyle …

Devamını oku »

Senatus Consultum Velleianum

Senatus Consultum Velleianum asırlar boyunca kadim Avrupa’nın hukukçuları tarafından en sık zikredilen Roma Hukuku metinlerinden biri olmuştur. Senatoya Marcus Silanus ve Velleius Tutor adlı iki consul tarafından teklif edilen bu metin başkası lehine kefil olmasını (intercedere pro alio) yasaklayarak kadının malvarlığını korumayı amaçlamaktadır. Roma’da aile, babaerkil ve çok geniş bir yapıdadır. Roma döneminde aile kurumu ele alındığında günümüzde bilinen çekirdek aile yapılanmasından çok daha farklı türde bir aile yapısı bulunduğu görülmektedir.  O dönemde birçok tolumda olduğu gibi Roma’da da aile, geniş bir yapıdır ve bu ailenin içine anne, baba, çocukların yanında büyük baba, büyük anne, amcalar, halalar, dayılar, teyzeler, onların …

Devamını oku »

Actio libera in causa

Actio libera in causa (Nedeninde serbest hareket), Roma Hukukunun Modern Hukuka kazandırdığı latince hukuk deyimlerindendir. Sebebinde serbest hareketler kuramı olarak da bilinmektedir. Kavram, Kıta Avrupası hukuk sistemindeki ülkelerde kendisine daha çok yer bulmaktadır. Anglo-Sakson hukuk sisteminde voluntary intoxication kavramı ile yakın bir anlamda olan Actio libera in causa, ceza hukuku yanında uluslararası hukukta da kullanılmaktadır. Suç işlemek için kasıtlı olarak ve kendi isteği ile sarhoş olan veya kendi akıl hastalığına neden olan kişiler, sarhoşken ya da irade yokluğu halindeyken işledikleri fiillerden ötürü sorumluluk sahibidir. Bu kural, geçici sebeplerin ceza sorumluluğuna etkisi bakımından ceza hukukunun temel ilkelerindendir. Ceza hukuku kuralları ile muhatap …

Devamını oku »

Kamu Gözetimi Kurumu

Kamu Gözetimi Kurumu (Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu), “finansal raporların uluslararası standartlarla uyumlu olarak düzenlenmesini ve denetlenmesini sağlayacak standartlar koymak, etkin bir kamu gözetimini gerçekleştirmek” üzere 2011 yılında kurulmuştur. Kamu Gözetimi Kurumu, uluslararası gelişmelerin gereği olarak Türk Ticaret Kanunu ile öngörülen bağımsız denetim alanını düzenlemek üzere 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kurulmuştur. KGK, Başbakanlıkla ilişkili, idari özerkliğe sahip bir Üst Kuruldur. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu; 6 Nisan 2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu tarafından 26 Eylül 2011 tarihinde kararlaştırılmış ve 2 Kasım 2011 tarih, 28103 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kamu …

Devamını oku »

Zeytin Dalı Uzatmak

Zeytin Dalı Uzatmak, sözlük anlamı ve toplumdaki yaygın kullanımı ile, barışa davet etmek ve orta bir yolu bularak barışı sağlamak için çalışmak anlamında kullanılmaktadır. Zeytin ağacına, düşmanların bile kıyamayacağı düşünüldüğü için barışın sembolü olduğu belirtilmektedir. Bu deyimin kaynağı birkaç şekilde izah edilmektedir. Bunlardan birincisi Eski Ahit mitolojisidir. Bu kaynağa göre, Nuh peygamber tufan biraz durulduktan sonra geminin güvertesinden bir beyaz güvercin uçurmuş ve bu beyaz güvercin bir müddet sonra ağzında bir zeytin dalıyla gemiye geri dönmüş, gemide bulunanlar tufanın bittiğini ve suların çekildiğini anlamışlardır. Ağzında zeytin dalı olan beyaz güvercin eskiden beri barışın sembolü olarak anılagelmiştir. Nuh Tufanı sonrasında suyun …

Devamını oku »