Christine de Pisan (Pizan), ortaçağın sonlarında, 1364 yılında Venedik’te doğmuş, bu dönemdeki kadın düşmanlığı ile mücadele etmiş önemli bir düşünür, şair ve yazardır. Christine de Pisan (Pizan), 1380 tarihinde evlenmiş, 10 yıl evli kalmış, yaşamının önemli bir kısmını Paris’te geçirmiş ve daha sonra Poissy’de bir manastıra yerleşmiştir. Christine de Pizan, 15 yaşındayken kraliyet sarayı sekreteri Etienne du Castel ile evlenmiş, üç çocuğu olmuştur.
Pizan’ın kocası kralın verdiği bir görevi yerine getirirken bir salgın sonucunda ölmüş, bu ölümden sonra iki çocuğuyla birlikte annesinin yanına yerleşmiş, geçimini sağlayabilmek için yazmaya yönelmiştir. Christine de Pisan, kocası öldükten sonra edebi yeteneklerini sergilemeye başlamış, 1399-1429 yılları arasında 41 adet eser yazmış ve Avrupa’nın saygı duyulan ilk profesyonel kadın şairi olmuştur. Eserlerini Fransızca ile yazmış, kadının toplumsal konumunu sosyolojik düzlemde tartışmaya açmıştır. Şiirleri, kadın ve cesaret temalarını işlemektedir ve dönemin zevkine uygundur.
Kadınlara sorunlarını dile getirebilecekleri bir platform oluşturmuş, toplumsal adalet arayan kadının sesi duyulmaya başlanmıştır. Eserlerinde genel olarak, sistematik bir mantık dizini takip ederek ataerkil toplum yapısının mevcut değerlerine karşı çıkmıştır. Kadın haklarını ön plana çıkarmış, iş kollarının yaratılıp kadınların iş gücüne katılması gerektiğini savunmuştur.
Fikirleri, Eserleri ve Etkisi
Christine de Pisan’ın eserleri, Charity Cannon Willard, Earl Jeffrey Richards, Simone de Beauvoir ve benzeri düşünürler zamanında yeniden gündeme gelmiş ve toplum tarafından daha çok tanınmıştır. Yazdığı eserler, yaşamı hakkında önemli fikirler vermektedir. Eski tarihsel hikaye ve efsaneleri insan ögesini ön plana çıkararak sunmuş; saray çevrelerinde, ruhban sınıfında ve soylu sınıfta eserleri etki yaratmış ancak kadın düşmanı yazarlar tarafından eleştirilmiştir. Özellikle Simone de Beauvoir, 1949 yılında yazdığı Épître au Dieu d’Amour isimli yazısında, kadın cinselliğinin ve kadınlığın önemini savunan ilk isim olarak Christine de Pisan’ı göstermiş ve onun ilk feminist düşünür olduğunu söylemiştir.
Bazı felsefeciler, kadınların toplumsal yapı içindeki önemini keşfetmesi ve yaşadığı devirde kadını ön plana çıkarması nedeniyle Christine de Pisan’ın feminizmin erken temsilcisi olduğunu ve Pisan’ın kadınların haksız yere karalanmasına karşı koyan bir kadın entelektüel olarak ortaya çıkarak saygınlık kazandığını iddia etmişlerdir. Yapıtları, onun yaşadığı döneme egemen olan kadın düşmanlığının oluşturduğu umutsuz ortamın iyileştirilmesinde önemli bir dayanak olmuştur.
Christine de Pisan, 1405 yılında en başarılı yapıtları olarak bilinen Kentli Kadınların Kitabı ve Kadınların Değeri adlı eserlerini yazmıştır. Kentli Kadınların Kitabında başarıları takdir edilen ve toplumsal güven içerisinde yaşayan kentli kadınların varlığını imgesel olarak betimlemiştir.
Üç temel öge olarak, sağduyu, adalet ve dürüstlüğü ön plana çıkarmış; barışın sağlanması noktasında kadınların söz hakkına sahip olması gerektiğini savunmuştur. Kadınların Değeri isimli eserinde kadınlardan toplumsal statü ayrımı yapmaksızın hazine olarak bahsetmiştir.
Christine de Pisan, kitaplarında kadınların toplumsal var oluşa katkılarını ele almış, kadın düşmanlığının nasıl azalacağını işlemiş ve çözüm aramıştır. Pisan, 1429 yılında Jan Dark Masalı adlı eseri yazmış, bir kadının, kendi cinsinin yüceliğini savunması temasını işlemiştir.
Kadın karşıtlarına karşı “Querelle du Roman de la Rose” adlı eserini kaleme almıştır.