Çocukların Hırpalanması ve İhmali Hakkında Bildirge, Dünya Tabipler Birliğinin 1984 yılında Singapur’da düzenlenen 36. Genel Kurul Toplantısında kabul edilmiştir. Belge, 1989 yılında Hong Kong’da düzenlenen 41. Genel Kurul’da, 1990 yılında ABD’de yapılan 42. Genel Kurulda ve 1992 yılında İspanya’da yapılan 44. Genel Kurul’da değiştirilmiş ve geliştirilmiştir.
Kötü muamele; çocukların sağlık, yaşam, gelişim ve değerlerine karşı yapılan fiziksel, psikolojik, cinsel ve her türlü saldırıyı kapsamaktadır. İhmal ise, çocuğa bakmakla yükümlü kişi ya da kişiler tarafından yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi; beslenme, giyim kuşam, sosyal ihtiyaçlar, sağlık gereksinimleri ve diğer yaşamsal ilginin gösterilmemesidir.
Çocuğa yapılan saldırı ve ihmal durumunda hekimlerin sorumluluğunu tespit eden Çocukların Hırpalanması ve İhmali Hakkında Bildirgesi, 20 temel kural ve öneriden oluşmakta olup hekimler için düzenlenmiş önemli etik klavuzlardandır.
Çocukların Hırpalanması ve İhmali Hakkında Tutum Belgesi
Ailede şiddet ve kavganın en yıkıcı belirtilerinden biri çocukların hırpalanması ve ihmal edilmesidir. Çocuk istismarının önlenmesi, erken tanınması ve kurbanlarının kapsamlı tedavisi dünya tıp ortamı için önemli bir konudur.
Hırpalanmış çocuk tanımı kültürler arasında farklılıklar gösterir. Ne yazık ki, çocuğa zarar verici bir davranışın kabul edilebildiği kültürler de vardır.
Bu tutum (bildirge); çocuğun fiziksel, cinsel ve ruhsal hırpalanmışlığı konularının tümü için geçerlidir.
Çocuk ihmali, bir ana-babanın ya da çocuğun bakımından yasal olarak sorumlu olan kimsenin, çocuğun temel gereksinmeleri ve yeterli düzeyde bakımını sağlamasındaki başarısızlıktır.
Dünya Tabipler Birliği, çocuklara kötü muamelenin dünyada önemli bir sorun olduğunu kabul ederek; tüm ulusal tabip birliklerini aşağıdaki kılavuzu hekimlere iletip, benimsetmelerini önerir:
1-Hekimlerin, hırpalanmış çocuk ve onun sorumlu ailesini belirlemede ve onlara yardım etmede benzersiz ve özel bir görevi vardır.
2-Hekimler çocuk istismarını tanımak için özel bir eğitim almalıdırlar. Bugün pek çok ülkede bu konuda sürekli eğitim programları yapılmaktadır.
3-Hekim; bu konuda deneyimli, çeşitli tıp dalı üyelerini içeren bir ekiple ilişki kurmalıdır. Bu ekipte hekimler, sosyal çalışmacılar, erişkin ve çocuk ruh sağlığı uzmanları, psikolog ve avukatlar yer almalıdır. Böyle bir ekip yoksa, hekim tıp, sosyal ve hukuk alanlarındaki ilgili kişilerle görüş alış-verişi yapmalıdır.
4-Genel pratisyenler, çocuk hekimleri, cerrahlar, psikiyatristler, çocukları tedavi eden diğer hekim grupları, ihmal edilmiş hırpalanmış çocukları tanımak için özel bilgi ve becerilerle donanabilmeli, ana babayı değerlendirebilmeli, toplumun bu alandaki kaynaklarını bilmeli, kullanmalı ve yine bu alanda kendi yasal sorumluluklarını da öğrenmelidir.
5-Fiziksel olarak hırpalanan çocuğun tıbbi değerlendirmesinde şunlar yapılmalıdır:
a)yaralanma öyküsü
b)iyi bir fizik inceleme
c)radyolojik tarama
d)kanama bozukluğu taraması
e)olabilirse renkli fotoğraf
f)kardeşlerin fizik incelemesi
g)resmi bir rapor hazırlanması
ı)çocuğun gelişiminin nasıl olduğunun belirlenmesi
6-Cinsel saldırıya uğramış çocuğun tıbbi değerlendirilmesi ve tedavisinde ise;
a)fizik ve psikolojik örselenmenin tedavisi
b)kanıtın toplanması
c)gebeliğin önlenmesi/sonlandırılması
d)cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi ve tedavisi yapılmalıdır.
7-Hekimin ailenin işleyişi konusunda bilgi edinmesi gerekir. Hekim evlilik ilişkisinin niteliğini, ailedeki disiplin yöntemlerini, ekonomik baskıları, ruhsal sorunları, alkol, ilaç bağımlılıkları ve kullanımı konularını aşırı bir duyarlık ve özen göstererek öğrenmelidir.
8-Hekimin çocuk ihmali ve hırpalanması konusundaki bilgisi özel bir önem taşır. Sıklıkla, muayeneden fiziki bir iz görünmeyebilir, ancak çocuk ve ailesi ile dikkatli bir görüşme, öykü ve nesnel veriler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarabilir ve hekimi tanıya götürür.
9-Çocuk hırpalanmasından kuşkulanıldığında; hekim şunları yapmalıdır:
a)tüm kuşkulu olgular çocuk koruması ile ilgili kuruluşlara bildirilmelidir.
b)başlangıç değerlendirme aşamasında koruma gerektiren durumlarda çocuk hastaneye yatırılmalıdır.
c)ana-babaya tanı söylenmeli ve ilgili yasal kurumlara çocuktaki yaralanmalar bildirilmelidir.
10-Çocuk, hekimin hastası, dolayısıyla onun temel sorumluluğudur. Bu nedenle, hekim onun daha çok hırpalanmasını engellemek zorundadır. Çocuğa yardımcı olacak sosyal kurum ya da kuruluş ile görüşmeli, gerekirse çocuğu hastaneye yatırtmalıdır.
11-Hastaneye yatan çocuğa tam bir değerlendirme, diğer uzmanların da katılımı ile yapılmalıdır.
12-Çocuğun hırpalanmış olduğundan kuşkulanıldığında, hekim aileye bunun çocuğun sorununun ayırıcı tanılarından biri olduğunu söylemelidir. Ancak bu görüşme sırasında, hekimin nesnelliğini koruması, suçlayıcı yorumlardan kaçınması gerekir.
13-Değerlendirme sürecinde tüm bulguların kaydedilmesi zorunludur. Daha ilerde, mahkeme olursa, bu raporlar özellikle gereklidir.
14-Hekim, doğum öncesi ve sonrası dönemde aileye danışmanlık yaparak; çocuk yetiştirme konusundaki sorunları belirleyerek ve aileyi aile planlaması, doğum kontrolü konularında eğiterek koruma çalışmalarına katılmalıdır.
15-Hekimler sağlam çocuk muayenelerini önererek, yaparak, evlere ebe ziyaretlerini sağlayarak bu konuda önlemler alabilirler. Bu programlar hem çocukların sağlığını iyileştirir, hem de çocuk hırpalanmasını önler.
16-Hekimler, bu konunun çok karmaşık olduğunu ve çoğunlukla birden fazla tedavi yöntemi ve hizmet gerektirdiğini bilmelidirler. Yeterli tedavinin yapılması çeşitli meslek gruplarının da katkısını gerektirecektir.
17-Hekimler çocuk istismarı konusunda tıbbi bilgi ve yeterliliği geliştirecek yaratıcı programların oluşturulmasına katkıda bulunmalıdırlar.
18-Çocuk hırpalanması olgularında da hastaların gizlilik hakları olduğu unutulmamalıdır. Taciz ne olursa olsun (fiziksel, ruhsal ve cinsel) rapor yalnızca ilgili kuruma verilmelidir.
19-Hekimler, kendi ülkelerinde bu konuda, önleyici ve koruyucu yasaların çıkarılmasına katkıda bulunmalıdır. Yasalar, bu çocuklara tanı koyup, tedavi eden kişileri de korumalıdır.
20-Hekimler, zarar gören çocuğun yasal olarak hak arayacağı yaşa gelene kadarki dönemde kendisini hırpalayan kişiler için hukuksal girişimde bulunabilmesini desteklemeli, bu konuda hem çocuk hem de sanığın zarar görmemesi için nesnel belirtilerin olması gerektiğini bilmelidir.