Ana Sayfa » Hukuk tarihi » Cumhuriyet Devrimleri
Cumhuriyet Devrimleri

Cumhuriyet Devrimleri

Cumhuriyet Devrimleri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti kurup yeni devlet sistemini tüm dünyaya ilan ettikten sonra seri bir şekilde yaptığı yasal reformların adıdır. Eski devlet sisteminden ayrı ve medeni bir devlet sistemini amaçlayan devrimler sayesinde Türkiye Devleti ve ülkesi sahip olduğu olanaklarla laik, çağdaş ve demokratik bir devlet olmayı amaçlamıştır.

Atatürk’ün yaptığı bu inkılaplar, siyasal, hukuk, eğitim ve kültür, ekonomik ve toplumsal alanda yeniden yapılandırılmış bir çok mevzuatı içerir.

Atatürk ilke ve İnkılaplarının en önemlisi Cumhuriyetin ilanıdır. Cumhuriyet, seçilmiş başkanın idaresi altında bulunan devlet ve halk hakimiyetine dayanan devlet şekli anlamına gelmektedir. Cumhuriyet rejiminde egemenlik bir kişi, zümre veya guruba ait değildir, egemenlik toplumun bütün kesimlerine aittir ve tüm yurttaşlar, kadın ve erkekler eşittir.

Atatürk, demokratik cumhuriyeti benimsemiştir. Cumhuriyet, 1923 yılında o dönemde adı Teşkilatı Esasiye Kanunu olan  1921 Anayasasına eklenmiştir ve anayasanın birinci maddesidir. Anayasada Cumhuriyetin nitelikleri belirtilmiştir ve Türkiye Cumhuriyetinin, hükumet şekli Cumhuriyettir.

Cumhurbaşkanı milletvekilleri tarafından bir dönemlik seçilecektir, Cumhurbaşkanının görev süresi 4 yıldır, Cumhurbaşkanının ikinci kez seçilebilmesi mümkündür, Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından milletvekilleri arasından seçilecektir, Bakanlar ise Başbakan tarafından meclis üyeleri arasından seçilip, Cumhurbaşkanınca meclis onayına sunulacaktır.

Atatürk Nutuk Okurken
Cumhuriyet Devrimlerinin Kronolojik Sırası
Teşkilatı Esasiye Kanunu (1921)
Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
 İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat 1923)
Cumhuriyet Nasıl Kuruldu? Nutuk 11. Bölüm
Atatürk, Nutuk’un 11. bölümünde yapılan değişikliğe dair hükümleri de tek tek açıklamaktadır.
Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
Cumhuriyetin İlanını ve öncesindeki olayları Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’un ilgili bölümünde detaylıca anlatmaktadır. Nutuk’un ilgili bölümü ve Anayasa değişikliği ilgili sayfada sunulmaktadır.
Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
Hilafetin Kaldırılmasına Dair Kanun ile Türkiye’de halifelik kurumu ortadan kaldırılmıştır. Hilafetin kaldırılmasına ve Osmanlı hanedanının Türkiye Cumhuriyeti ülkesi Dışına çıkarılmasına dair kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş ve 6 Mart 1924 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 431 sayılı bu kanun toplam 13 maddeden oluşmaktadır.
1924 Anayasası
Şeriye Mahkemelerinin Kapatılması (3 Mart 1924)
Şeriye Mahkemelerinin Kapatılması, Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra laik sistemin kurulabilmesi için gerçekleştirilen en önemli devrimlerdendir. Şeriye Mahkemelerinin Kapatılması, 3 Mart 1924’te Şer‘iyye ve Evkaf ve Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye Vekâletlerinin İlgasına Dair Kanun teklifi ve ardından Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu ile Hilâfetin İlgasına ve Hânedân-ı Osmânî’nin Türkiye Cumhuriyeti Memâliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanunun kabulü ile müteanasip bir karardır.
Mecellenin Kaldırılması (1924-1937)
Öğretimin Birleştirilmesi (3 Mart 1924) Kanun ile eğitim sistemi birleştirilmiş ve tüm okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Şer’iye ve Evkaf Vekaleti bünyesindeki tüm kurumlar bakanlığa devredilmiştir.
Aşar(Öşür) Vergisinin Kaldırılması (17 Şubat 1925)
Çiftçinin Özendirilmesi(1925)
Saban Kılıçtan Üstündür – Mustafa Kemal Atatürk
Şapka kanunu (25 Kasım 1925) Şapka Kanunu, 28 Kasım 1925 tarihinde çıkarılmış, kanun 28 Kasım 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 671 No’lu Şapka İktisası Hakkında Kanun ile milletvekilleri ve memurlara şapka giyme zorunluluğu getirilmiştir.
Örnek Çiftliklerin Kurulması (1925)
Kılık ve Kıyafette Değişiklik (1925-1934) Herhangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhanî kisve taşımaları yasaklanmıştır.
Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması 30 Kasım 1925 Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu, 30 Kasım 1925 tarihinde 677 Sayılı Kanun ile kabul edilmiş, Resmi Gazetenin 13 Aralık 1925 tarihli sayısında yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Osmanlı toplum ve eğitim hayatında önemli bir yere sahip olan tekke ve zaviyeler zamanla yozlaşmış ve toplumsal alanda bölünme ve gruplaşmalara sebep olmuştur. Uygar ve ileri bir millet olma amacını takip eden Mustafa Kemal Atatürk, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanununu çıkararak toplum için uygarlık yolunda engel olarak gördüğü tekke, zaviye, türbe ve tarikat gibi kurumları ortadan kaldırmıştır.
Takvim, Saat ve Ölçülerde Yapılan Değişiklikler (1925-1935)
Tarım Kredi Kooperatiflerinin Kurulması (1925)
Kabotaj Kanunu (1 Temmuz (1926) Kabotaj Kanunu, 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 1 Temmuz günü 1935 yılından itibaren Kabotaj Bayramı olarak kutlanmaktadır. 2007 tarihinde kabotaj kelimesine denizcilik kelimesi de eklenerek bayramın adı Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olmuştur. Kabotaj, bir devletin kendi limanlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı yasal ayrıcalık olup bu ayrıcalıktan sadece kendi yurttaşlarının yararlanmasını ve milli ekonomiye katkı sağlamasını amaçlamaktadır. Osmanlı Devletinin kapitülasyonlar çerçevesinde yabancı ülke gemilerine tanıdığı kabotaj ayrıcalığı Lozan Barış Antlaşması‘yla 1923 yılında kaldırılmıştır.
Medeni Kanunun Kabulü Cumhuriyet İnkılaplarının en önemlilerinden olan ve 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun sonucunda, birden fazla kadınla evlenme kaldırılmış, evlenme akdinin, iki ergin şahit huzurunda, resmi nikah memuru önünde yapılması esası kabul edilmiş, resmi olmayan nikah geçersiz sayılmış, evlenmede kadın ve erkek için yaş sınırı getirilerek çok küçük yaşta evlenmeler kaldırılmıştır. Velilerin kızları adına evlenme akdi düzenlemeleri yasaklanmış, temsilci yoluyla evlenme kaldırılmıştır. Şeriata göre boşanma yetkisi kocaya tanınmışken ve koca boşanma kararını eşine bir vekil aracılığı ile de bildirebilirken tek taraflı boşanma kaldırılmış ve vekil ile bildirme de yasaklanmıştır. Boşanma konusunda erkeğe tanınan haklar aynen kadına da tanınmış, keyfilik kaldırılmış, boşanma halinde, kadının ve çocuğun haklarını güvence altına alacak hükümler getirilmiş, evli kadının ekonomik haklarını daha iyi koruyan esaslar kabul edilmiştir. Miras hukukunda cinsiyet ayrımı kaldırılarak kadın ve erkek arasında eşitlik sağlanmıştır.
743 nolu Medeni Kanun
Türk Ceza Kanunu (1926)
Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (1926)
Medreselerin Kapatılması (1926)
Türk Kadınının Medeni ve Siyasi Haklarına kavuşması (1926-1934)
 Sanayi Teşvik Kanunu (28 Mayıs 1927
Güzel Sanatlarda Yapılan Yenilikler (1928)
Harf Devrimi (1928)- Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunun kabulü
Millet Mekteplerinin Açılması (1928)
Türk Tarih Kurumunun Kurulması (1931) Türk Tarih Kurumu, ülkemizde bizzat Atatürk’ün direktifleriyle kurulan kurumların başında gelmektedir. 28 Nisan 1930 tarihinde, Atatürk’ün de bizzat katıldığı Türk Ocakları’nın VI. Kurultayı’nın son oturumunda, O’nun direktifleriyle, Âfet İnan tarafından 40 imzalı bir önerge sunulmuş ve “Türk tarih ve medeniyetini ilmî surette tedkik etmek için hususî ve daimî bir heyetin teşkiline karar verilmesini ve bu heyetin azasını seçmek salahiyetinin Merkez heyetine bırakılmasını teklif ederiz” denilmiştir. Atatürk, hayatının son dönemlerine kadar Kurumun çalışmalarıyla yakından ilgilenmiş, birçok defa çalışma planını kendisi tespit etmiş ve birçok toplantıya bizzat katılmıştır. O’nun bu Kurum’a ve tarihe verdiği önem, 5 Eylül 1938’de düzenlediği vasiyetnâme ile İş Bankası’ndaki hisselerinin gelirinin yarısını Türk Tarih Kurumu’na bağışlamasından anlaşılmaktadır. Nitekim Atatürk’ten sonra gelen bütün Cumhurbaşkanları da bir gelenek olarak Kurum’un koruyucu başkanları olmuştur.Kaynak Linki : https://hukukbook.com/turk-tarih-kurumu/
Türk Dil Kurumu’nun Kurulması (1932) Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932’de Atatürk’ün talimatıyla kurulmuştur. Cemiyetin kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları olan Sâmih Rif’at, Ruşen Eşref, Celâl Sâhir ve Yakup Kadri’dir. Kurumun ilk başkanı Sâmih Rif’at’tır. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, “Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek” olarak tespit edilmiştir. Kurulan cemiyet bu amacını Türk dilini tetkik ve elde edilen neticeleri neşir ve tamim ederek gerçekleştirecektir.
I. Kalkınma Planı 1933
Üniversite Reformu (1933)
Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün Kurulması (1933)
Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934) Soyadı Kanunu, 21 Haziran 1934 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir. Soyadı Kanunu Cumhuriyet Devrimlerinin önemli bir parçasıdır. Çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile her vatandaşın öz adından başka bir de soyadı taşıması zorunlu kılınmıştır. Kanuna göre soyadları Türkçe olacak, rütbe, memurluk, yabancı ırk ve millet adları ile ahlaka aykırı ve gülünç kelimeler soyadı olarak kullanılmayacaktır.
Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun(3 Aralık 1934) Dini kisvelerle ilgili yasaklar öngören, ‘Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun‘ kabul edildi. Hangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaklandı.
Ticaret ve Sanayi Odalarının Kurulması (1935)
2893 Sayılı Türk Bayrağı Kanununun Kabulü – 29 Mayıs 1936 2893 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu, 29 Mayıs 1936 tarihinde çıkarılan 2994 sayılı Türk Bayrağı Kanununu yürürlükten kaldırmış, 22.09.1983 tarihinde kabul edilmiş ve Resmi Gazetenin 24.09.1983 tarihli sayısında yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bakanlar Kurulunun, 25 Ocak 1985 tarih ve 85/9034 numaralı Türk Bayrağı Tüzüğü ile kanun hükümlerinin nasıl uygulanacağı belirlenmiştir. Türk Bayrağı, yırtık, sökük, yamalı, delik, kirli, soluk, buruşuk veya manevi değerini zedeleyecek şekilde kullanılamaz. Resmî yemin törenleri dışında masalara, kürsülere örtü olarak konulamaz. Oturulan veya ayakla basılan yerlere konulamaz. Eşyalar üzerinde bayrak dekoratif olarak kullanılamaz. Elbise veya üniforma şeklinde giyilemez. Hiçbir siyasi parti, teşekkül, dernek, vakıf ve tüzükte belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları dışında kalan kurum ve kuruluşun amblem, flama, sembol ve benzerlerinin ön veya arka yüzünde esas veya fon teşkil edecek şekilde kullanılamaz. Bayrak yırtılamaz ve yakılamaz, yere atılamaz, gerekli özen ve saygı gösterilmeden kullanılamaz.
II. Kalkınma Planı 1937

Bunu okudunuz mu?

Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme

Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 13 Aralık 2006 tarihli ve A/RES/61/106 tarihli …