Yeni
Ana Sayfa » Evrensel Metinler » Dünya Tabipler Birliğinin Hapishane Koşulları/Tüberküloz ve Diğer Bulaşıcı Hastalıkların Yayılımı Konusunda Edinburg Bildirgesi

Dünya Tabipler Birliğinin Hapishane Koşulları/Tüberküloz ve Diğer Bulaşıcı Hastalıkların Yayılımı Konusunda Edinburg Bildirgesi

Edinburg Bildirgesi, “Dünya Tabipler Birliğinin Hapishane Koşulları/Tüberküloz ve Diğer Bulaşıcı Hastalıkların Yayılımı Konusunda Edinburg Bildirgesi” adıyla 2000 yılı ekim ayında kabul edilmiştir.

Dünya Tabipler Birliğinin Hapishane Koşulları/Tüberküloz ve Diğer Bulaşıcı Hastalıkların Yayılımı Konusunda Edinburg Bildirgesi

Giriş

1. Mahkumlar insani tedavi ve uygun tıbbi bakım hakkına sahiptirler. Mahkumların tedavilerinde kullanılacak standartlar, Birleşmiş Milletlerin çeşitli kurumları tarafından hazırlanan rehber ve bildirgelerle belirlenmiştir.

2. Hekim ve mahkum arasındaki ilişkideki etik kuralların, hekim ve herhangi bir hasta arasındakinden hiçbir farkı yoktur.

3. Bu kuralların önemini vurgulamak için güçlü halk sağlığı gerekçeleri vardır, yakın zamanda, birçok ülkede mahkumlar arasında tüberküloz oranının arttığını gösteren veriler, yeni cezaevi politikalarını belirlerken halk sağlığı konularının gündeme getirilmesini, var olan ceza ve hapishane sistemlerinde reform için baskıda bulunulmasını gündeme getirmiştir.

4. Hapishaneler enfeksiyon için uygun ortamlardır. Fazlasıyla kalabalık ortam, uzun mahkumiyet süresi, kapalı, kötü ışıklandırılmış, iyi ısınmayan ve dolayısıyla kötü havalandırılmış, nemli alanlar cezaevlerinde sık karşılaşılan durumlardır ve hastalıkların yayılmasına neden olur. Bu etkenler, kötü hijyen, yetersiz beslenme ve sağlık hizmetine ulaşımın sınırlı olmasıyla birleştiğinde, cezaevleri, önemli bir halk sağlığı tehdidi oluştururlar. Mahkumları; tıbbi risklere maruz bırakan ortamlarda tutmak, insani bir sorundur. Enfekte bir mahkum, diğer mahkum yanı sıra cezaevi personeli, akrabaları, ziyaretçiler ve tahliye olduğunda tüm toplum için enfeksiyon riski taşır. Enfeksiyonun yayılımını engellemenin en etkin yolu cezaevi ortamını iyileştirmek, aşırı kalabalığa çözüm bulmaktır.

5. Cezaevinde kalanlarda aktif tüberkülozda artış ve dirençli ve özellikle pek çok ilaca dirençli tüberküloz formlarının gelişmesi (DTB’nin Tüberküloz’un Tedavisi konulu Bildirgesi’nde de yer aldığı gibi), Dünya’nın bazı bölgelerinde cezaevlerinde hızla artan insidans ve prevalansla kendini göstermektedir.

6. Hepatit C ve HIV hastalığı gibi durumlar kişiden kişiye solunum yoluyla geçmediğinden tüberküloz gibi yüksek risk taşımamakta ancak kan yoluyla ya da insan vücut sıvılarının bulaşması yoluyla geçmektedir. Aşırı kalabalıklar cinsel yolla ulaşan hastalıkları, IV ilaç kullanımını, HIV, Hepatit B ve C’nin yayılımını da arttırmaktadır. Bu konulara ayrıca yer verilmelidir, ancak aşağıdaki ilkeler bu tür
enfeksiyonların da yayılımını engelleyebilir.

Gereksinim Duyulan Eylemler

7. DTB hem insani hem de halk sağlığı gerekçeleriyle aşağıdaki konulara özel önem verilmesinin çok gerekli olduğunu belirtmektedir:

1. Enfeksiyon durumlarına bakmaksızın ve Birleşmiş Milletler’in cezaevleri altyapısı ile ilgili değişik tutumları doğrultusunda mahkumların haklarını korumak.

Mahkumlar, DTB Lizbon Bildirgesi’nde yer alan tüm hasta haklarından herkes gibi yararlanmalıdır.
2. Mahkum ve tutukluların, gözaltı dönemi, tutukluluk dönemi, mahkumiyet döneminde içinde bulunduruldukları ortamın, hastalık oluşumu, artması ya da bulaşına neden olması engellenmelidir. Bu durum, cezaevleri bu amaç için kullanılmasa da, iltica işlemleri için bekleyenler için de geçerlidir.

3. Mahkum/tutukluların izole edilmeleri, enfeksiyon durumları için uygun işlem yapılmadan ve sağlık hizmetine ulaşmadan tek başlarına bir yerde tutulmaları engellenmelidir.

4. Başka bir cezaevine nakilde, bakımın sürekliliği açısından mahkum ve tutuklunun durumu ilk 12 saat içinde değerlendirilmelidir.

5. Cezaevinden çıktıklarında, özellikle bir bulaşıcı hastalığı olan kişilerin tedavilerinin sürdürülmesi sağlanmalıdır. Çünkü tedavinin yarım bırakılması bireye ve topluma zarar verir, bu nedenle de mahkum sağlığında en önemli etkenlerden birisi tedavide sürekliliğin sağlanmasıdır.

6. Halk sağlığı yöntemlerinin etkinliği ve gerekliliği açısından, bazen en ender olgularda toplum için çok ciddi risk oluşturan olguların zorunlu tutukluluğu gerekebilir. Bunun çok ender uygulanması, böylesine bir engellemenin dikkatli biçimde izlenmesi ve diğer etkin bir alternatifinin olmadığından emin olunması gerekir. Böyle bir durumda; tutukluluk durumunun çok kısa sürmesi ve engellerin en aza indirilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca hastanın yakınma başvurusunun önü açık olmalı ve bağımsız bir değerlendirme, periyodik gözden geçirme sistemi oluşturulmalıdır. Her koşulda, bu duruma alternatif yöntemler uygulanmalıdır.

7. Bu model; karşılıklı enfeksiyon bulaşını engellemek ve cezaevi ortamında enfekte mahkumu tedavi etmek için tüm aşamalarıyla kullanılmalıdır.

8. Cezaevlerinde çalışan hekimlerin, mahkumlara verilen sağlık hizmetindeki eksiklikleri ve oluşan yüksek epidemiyolojik riskleri ülkelerinin sağlık otoritelerine ve kendi meslek örgütlerine rapor etme sorumlulukları vardır. Tabip birlikleri bu hekimleri herhangi bir olası olumsuz tepki karşısında korumak durumundadırlar.

9. DTB, üye ulusal tabip birliklerini, ulusal ve yerel yönetimleri; cezaevlerindeki sağlık hizmetleri ve sağlığı geliştirme konularında uygun tutum almaları, güvenli ve sağlıklı bir cezaevi ortamını sağlamaları konusunda ikna etmeye çağırmaktadır.

Bunu okudunuz mu?

Su Hakkı

Su Hakkı ve Su Hukukuna ilişkin temel normlar Roma Hukuku döneminde oluşturulmuş, toprağın üstünde ve altındaki …