Düşme Kararı, Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde verilen karardır. (5271 sayılı Kanun, m. 223/8)
Genel af, zamanaşımı, sanığın ölümü, şikayete tabi suçlarda şikâyetten vazgeçme ve uzlaşma, davanın düşme sebebidir. Sadece adli para cezası yaptırımı öngören veya hapis cezasının üst sınırı 6 ayı geçmeyen suçlarda da önödeme yapılması halinde düşme kararı verilir.
Hukuk davalarında ve icra dairelerinde takipsiz bırakılan davalar ve dosyalar hakkında ise “açılmamış sayılma” kararı verilir yahut dosya işlemden kaldırılır. Hukuk davalarında, taraflar duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. İcra dosyalarında ise 1 yıl işlem yapılmayan dosyalar yenileninceye kadar işlemden kaldırılır.
İdare ve Vergi Mahkemelerinde devam eden davalarda da belirli sürelere ve usul kurallarına uyulmaması halinde dosyaların işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilir.
Türk Ceza Kanunu – Madde 223
(8) Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.
Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurularla ilgili düşme kararları ile ilgili olarak,6216 sayılı ANAYASA MAHKEMESİNİN KURULUŞU VE YARGILAMA USULLERİ HAKKINDA KANUN‘un 50. maddesine göre “Davadan feragat hâlinde, düşme kararı verilir.”
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü‘nün “Düşme kararı” başlıklı 80. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Bölümler ya da Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
a) Başvurucunun davadan açıkça feragat etmesi.
b) Başvurucunun davasını takipsiz bıraktığının anlaşılması.
ç) İhlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması.
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi.
(2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam edebilir.”