Eşitlik Savaşçısı (On the Basis of Sex), 2018 yılında gösterime giren, büyük kadın hukukçu Ruth Bader Ginsburg’un hayatından esinlenilerek beyaz perdeye aktarılmış Amerikan yapımı biyografik bir filmdir. Filmde, erkek egemen hukuk dünyasında kadın haklarını savunan bir avukatın zorlu mücadelesi gözler önüne serilmektedir.
Eşitlik Savaşçısı – On the Basis of Sex
Film Künyesi
Yönetmen | Mimi Leder |
Yapımcı | Robert W. Cort , Betsy Danbury , Jonathan King |
Senaryo | Daniel Stiepleman |
Oyuncular | Armie Hammer, Justin Theroux, Felicity Jones, Cailee Spaeny, Jack Reynor , Kathy Bates, Stephen Root, Sam Waterston, John Ralston , Gabrielle Graham, Francis X. McCarthy, Angela Galuppo, Joe Cobden, Gary Werntz, Stephanie Costa, Arlen Aguayo-Stewart, Callum Shoniker, Karl Graboshas , Holly Gauthier-Frankel, Dawn Ford, Kareem Tristan Alleyne, Arthur Holden, Michael Dickson, Jeff Lillico, Jonathan Maxwell Silver, Amanda MacDonald, Alexandra Petrachuk, Julia Borsellino, Sean Colby, Gita Miller |
Müzik | Mychael Danna |
Görüntü yönetmeni | Michael Grady |
Türü | Biyografi, Drama |
Renk | Renkli |
Yapım yılı | 2018 |
Süre | 120 Dakika |
Dil | İngilizce |
Ülke | ABD |
Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu genç Avukat Ruth ( Felicity Jones), kendisi gibi avukat olan eşi Martin (Armie Hammer) ile birlikte bir vergi davası üzerinde çalışmaktadır. Davanın konusu; yasalara göre hasta yakınlarına bakan kadınların vergi muafiyetinden yararlanabilmelerine rağmen, hasta annesine bakmakta olan bir erkeğin vergiden muaf tutulmamasıdır. Erkek aleyhine de olsa cinsiyet eşitsizliğinden rahatsız olan Ruth bu durumu değiştirmek için harekete geçecektir. Ayrıca Ruth, önlerindeki davayı bir fırsat olarak görmekte ve mahkemeden çıkacak emsal kararı kadınların aleyhine düzenlenen yasalara savaş açmak için kullanmayı planlamaktadır. Hayatın birçok alanında hak eşitsizliği ile karşılaşan Ruth, Anayasa Mahkemesi’nin uyguladığı bir cinsel eşitsizlik kararını bozdurmaya çalışmaktadır. Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği bağlamında çığır açacak olan davada genç avukatın en büyük destekçisi ise kocası Marty’dir.
Film, genel olarak dava sürecine odaklansa da ana karakterin özel hayatında yaşadığı zorlukları da izleyiciye aktarmaktadır. En büyük destekçisi olan eşi Martin’in kansere yakalanması, ergenlik dönemindeki kızı ile yaşadığı sorunlar, sırf kadın olduğu için kendisine iş vermeyen hukuk firmaları Ruth’un önüne çıkan engellerden sadece bir kısmıdır.
Dönemin adalet sistemini eleştirel bir bakış açısıyla yansıtan filmin senaryosu, bizzat Ruth Bader Ginsburg’ün yeğeni tarafından yazılmış olduğundan, senaryonun gerçek hikaye ile tutarlı olduğu birçok eleştirmen tarafından savunulmuştur. Filmde, insan hakları savunucu Ruth Bader Ginsburg’ün hayat hikayesinin yanı sıra kadın hakları için verdiği mücadele ele alınmaktadır. Yüz yıllar boyunca kitlelerin hafızasına yer etmiş, kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rollerini yıkmayı hedefleyen Ginsburg’ün hikayesi başta kadınlar ve hukukçular olmak üzere herkese ilham verecek niteliktedir.
Ruth Bader Ginsburg
Ruth Bader Ginsburg, 1933 yılnda, Avrupa’dan Amerika’ya göç etmiş Yahudi bir ailenin çocuğudur. Babası kürkçü olan Ginsburg, annesini genç yaşta kaybetmiş, 1950’li yıllarda Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne giden sınırlı sayıdaki kadından biri olmayı başarmış ve okulu birincilikle bitirmiş, Rutgers Hukuk Fakültesi ve Columbia Hukuk Fakültesi’nde profesör unvanını kazanmıştır.
Ginsburg, 1972 yılında Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’nde (ACLU) Kadın Hakları Projesi’ni başlatmış ve 1973’te projenin genel danışmanı olmuştur. Cinsiyet ayrımcılığının hem erkekler hem de kadınlar için zararlı olduğunu savunmuş, cinsiyet yerine ‘toplumsal cinsiyet’ kavramını kullanmıştır.
Ginsburg, Bill Clinton 1993 yılında ABD Yüksek Mahkemesine atanmış, kadın hakları mücadelesini mahkeme üyesi olarak da sürdürmüştür. 2013 yılında, eşcinsel evliliklerini yasaklayan yasaya karşı çıkmıştır. ABD Yüksek Mahkemesi’nin dokuz yargıcından biri olan ve kadın hakları alanındaki liderlerinden biri olarak kabul edilmektedir.