Etik kavramı, Fransızca ‘Ethique’ kelimesinden türemiştir ve ahlak, töre ve olması gereken davranış biçimi ve ahlaki değerler şeklinde tanımlanmıştır. Latincede ‘Moral’ kelimesi ile ifade edilen ve Türkçede ‘Ahlak’ kelimesi ile ifade edilmek istenen şey; toplumda insanların uymak zorunda oldukları davranış biçimlerini ve kuralları ifade etmektedir. Etik teriminin Yunanca “karakter” anlamına gelen “ethos” sözcüğünden türemiş olduğu kabul edilmektedir.
Etik, felsefi bir kavramdır ve Felsefeciler tarafından Felsefe Biliminin alt dalı olarak değerlendirilmiş, ahlak felsefesi yada moral philosophy olarak adlandırılmıştır. Etik kurallar oluşturulurken, insan davranışları iyi ve kötü kavramları çerçevesinde analiz edilerek ahlaki değerler ve kriterler oluşturulmuştur. Eylemlerin insani olma vasfı bakımından kabul edilebilir olup olmadıkları ve bu değer ve kriterlere uygun olup olmadıkları felsefeciler tarafından bilimsel olarak incelenmiş, büyük bir tarihsel kaynakça yaratılmıştır.
Felsefe, bütüncül bir değerlendirme içinde, varlığın ve evrenin anlamını kavramaya çalışmakta, insanın varlık içindeki durumu hakkında düşünce üretmektedir. Felsefe, insanın evren içindeki gücü ve değerine uygun hak ve görevlerini teorik olarak tanımlamak ve mantık kuralları içinde temellendirdiği ilkelerle insanlara ahlaki normlar üretmek amacında olmuştur. Tarih boyunca birçok felsefeci bu amaç uğruna eserler vermişlerdir.

Sokrates, Pisagor, Avicenna, Aristo ve Averroes Dönemi Tanımlama Çalışmaları
Milattan önce 469-399 yıllarında yaşayan ünlü filozof Sokrates, bilim, din ve politika alanındaki düşüncelerini Evrensel Etik Felsefesi formuna sokmuş, iyi insan tanımını yapmış, her insanda bulunduğuna inanılan evrensel niteliklerin erdem, iyilik ve ölçülülük olduğunu savunmuştur. Ünlü Kadın filozof Krotonlu Theano’nun eşi de olan ve Milattan önce 580-500 yıllarında yaşayan Pisagor ise evreni sayılarla açıklamış, insan ruhunun hapsolduğu yerden ruhsal saflıkla çıkabileceğini ileri sürmüş, katı etik kurallara dayanan bir topluluk ve okul kurmuş, okuldan yetişen Krotonlu Alkmaion’un prensipleri Yunan ve Roma döneminde kalıcı fikirlere dönüşmüş, Hipokrat’a ilham kaynağı olmuştur.
Milattan önce 563-483 yıllarında Buda, Milattan önce 551-479 yıllarında yaşayan Konfüçyus; Milattan önce 9.yüzyılda yaşayan Homeros ve Milattan önce 341-270 yıllarında yaşayan Epikuros etik ve erdem üzerine çalışmalar yapmış ve ardılları için kalıcı kuramlar yaratmışlardır.
İbn Sina(Avicenna), Aristo’nun eserlerini bilim dünyasına yeniden kazandıran İbn Rüşd(Averroes) etik üzerine çalışmalar yapmıştır. Emmanuel Kant ve birçok düşünür özellikle İbn Rüşd(Averroes) ve benzeri Müslüman bilginleri yapmış olduğu çevirilerle bilim dünyasına kazandırılan antik çağ eserlerini yeniden yorumlamışlar, etik ve ahlak üzerine kuramlar geliştirmişlerdir.
Ortaçağ ve Sonrası
Birçok filozof erdem yada ahlakı dinsel ve tanrısal açıdan da yorumlamıştır. Orta Çağ Avrupası, dinsel öğretinin dogmalarından geç çıkabilmiş, aydınlanma dönemi yada diğer ifadesi ile aydınlanma çağında, dinsel dogma ve tanrısal yasaların yerine laik ve akılcı doktrinin kabul edilmeye başlanması ile etik ve ahlak üzerine yeni anlayışlar gelişmiş, Jean-Jacques Rousseau, Voltaire, Hegel, Marx, Descartes ve Montesquieu gibi birçok düşünür kendi felsefi düşünüş biçimlerine göre ahlak tanımları yapmışlardır.

Modern çağda etik ve ahlak kuramının sosyal yaşamın yanı sıra mesleki alanlarda da uygulanması anlayışı gelişmiş, deontoloji bilimi ortaya çıkmıştır.
Günümüzde popüler olan etik inceleme alanlarından bazıları
İş etiği
Kriminal adalet – Kriminoloji
Çevresel etik
Feminizm ve Kadın Hakları
Teknoloji etiği
Faydacı etik
Faydacı biyoetik, vb.
Bilim Etiği
Deontoloji ve Etik
Deontoloji terimi Batı’da ilk kez 1834’te İngiliz filozof ve hukukçu Jeremy Bentham’ın fikri ile ortaya çıkmıştır. Deontoloji, profesyonel bir mesleği yapanların uygulaması gerekli ahlaki değer ve etik kuralları incelemektedir. İnsanın belirli temel görevleri olduğunu kabul eden ilkeler baz alınmakta; bu kurallardan kaynaklanan sorumlulukların mesleki çalışmalardaki yeri tespit edilmektedir.
Milattan 460-377 yıllarında Ege’de yaşayan Hipokrat (Hippocrates) tarafından Tıp mesleği için oluşturulan ilkeler; aydınlanma çağından sonra tüm meslekler için oluşturulmaya ve sistematik hale getirilmeye başlanmıştır.