Evrensel İslam İnsan Hakları Bildirgesi- İslâm’da İnsan Hak Ve Hürriyetleri Beyannâmesi
İslâm Konferansı Teşkilatı Genel Sekreterliği’nde Dünya İslâm Konseyi, İslâm’da İnsan Hakları Beyânnâmesi hazırlıklarına 1979 yılında başlamış, Muâsır İslâm Hukukçuları, Dünya İslâm Hukuku’nun temel kaynaklarına dayanarak konuyu bütün ayrıntıları ile incelemiş ve 19 Eylül 1981’de “Meşru’-i Vesika-i Hukuk ve Vâcibât’il İhsâniye Fi’l-İslâm” adıyla Arapça, Fransızca ve İngilizce olarak bu beyânnâmeyi yayınlamıştır. Beyânnâme Birleşmiş Milletlerce de kabul edilmiştir
Evrensel İslam İnsan Hakları Bildirgesi
Sadece yüce Allah hükmün yazarıdır, failidir, insanın haklarının kaynağıdır. İlahi kaynaklı olması itibariyle hiçbir hükümet yöneticisi, hiçbir meclis, hiçbir otorite bunları sınırlayamaz, yürürlükten kaldıramaz. Hiç bir kimse onun gereğini yapmazlık edemediği gibi, haklara tecavüz edemez.
-Bütün Müslüman yönetimler, insan haklarını tanımak ve yürütmek zorundadırlar.
-Bütün insanlar eşittir, cinsleri, ırkları, renkleri dilleri ve menşeleri itibariyle hiçbir imtiyazları, ayrıcalıkları aşağılanmaları yoktur,
-Bütün insanlar hür doğarlar,
-Bütün kölelikler ve zorla çalıştırmalar yasaktır,
-Sosyal hayatın temeli olması itibariyle aile kurumunu yüceltmek, korumak ve kollamak şartı vardır.
-Yönetenler ve yönetilenler kanun önünde eşittirler.
-Yalnız ilahi kanuna(şeriat) uygun emirlere itaat edilir.
-Her türlü yerel iktidarlar, şer’i sınırlar içinde uygulanmak üzere bir emanet olarak telakki edilir.
– İlahi lütuf olarak verilmiş bütün ekonomik kaynaklar Kur’an ve Sünnet sınırları içerisinde insanlığın hizmetine sunulur. Herkes bu çerçeve içinde bu kaynaklardan faydalanır.
-Belirlenmiş ve tayin edilmiş umumi işler, tespit edilmiş idari işler, şeriatla uyuşan bir tarzda bu konuda yetkili müminlerle şura ile yapılarak temin edilmelidir.
-Herkes selâhiyetine göre yükümlülüklerini üslenir ve bundan sorumlu olur.
-Haklarının tecavüze uğraması halinde her şahıs için şer’i her türlü tedbir alınır.
-Her kişi kendine şeriatça verilmiş haklarından mahrum edilemez, sadece şeriatın belirlemesi ve ona uygun tedbirler hariç olmak üzere,
-Her birey, topluma ve onun fertlerine yönelik bir cinayete karşı hak arama selahiyetine sahiptir.
-İnsanlığın kötüye kullanılmasından, haksızlıktan, insanları şiddet ve baskıdan kurtarmak için her türlü tedbir alınmalıdır, kanunla tespit edilmiş olarak herkesin haklarının ve şerefinin, hürriyetinin korunmasına elzemdir. Buna inanıyoruz.
Madde 1-Hayat hakkı:
a)İnsan hayatı kutsaldır, tecavüz edilemez. Onu koruma için bütün önlemler alınmalıdır. Kanunun hükmü dışında, insanlar yaralanamazlar ve öldürülemezler.
b) Hayatta oluğu gibi ölümden sonra da bedenin kutsiyeti korunur.
Madde 2- Hürriyet hakkı
İnsanlar hür doğar; kanunların tespit ettiği durumların dışında hürriyetlerine sınırlama getirilemez.
Her fert ve her toplum, devredilemez, fizikî, kültürel, iktisadi ve siyasi haklara sahiptir. Bu hakların kullanılmasını engelleyen her türlü şiddet yasaklanmıştır. Bu haklardan mahrum bırakılmış her fert ve toplum, onları koruma hakkına sahiptir.
Hiç kimse çalışma hakkından mahrum bırakılamaz ve fiziki bir eksikliğinden, dininden, cinsinden, ırkından, renginden dolayı ayırıma tâbi tutulamaz.
Madde 3- Eşitlik hakkı ve her türlü ayırımcılığın yasaklanması
Bütün insanlar kanun önünde eşittir. İmkânlardan eşit olarak faydalanma hakları vardır. Kanundan eşit tarzda korunma hakları vardır.
Herkes, eşit iş için eşit ücret alma hakkına sahiptir.
Hiç kimse, çalışma imkânından mahrum bırakılamaz; din, dil, renk, inanç, cinsiyet gibi hususlarla çalışmada ayrımcılık karşısında bulundurulamaz.
Madde 4- Adâlet hakkı
Her fert, sadece kanuna uygun olarak muamele görmelidir,
Her fert, hukuksuzluğa karşı çıkma hakkına sahiptir.
Her fert, diğer kişilerin ve toplumun haklarını savunma hakkına sahiptir(hisbe),
Hiç kimse özel ve umumi haklarını savunurken ayırımcığa maruz tutulamaz.
Her Müslüman, Kanuna(şerita) aykırı her türlü emre itaati ret etme görev ve hakkına sahiptir.
Madde 5- Hakkaniyetli dava hakkı
Hiçbir kimse bağımsız mahkemeler önünde savunma yapmadan ve suçu sabit olmadan suçlanamaz.
Hakkaniyetli bir mahkemede davası görülmeden ve kendini serbestçe müdafaa etmeden hiç kimse suçlu olarak muamele göremez.
Cezalar, kanuna(şeriata) uygun olarak tespit edilmeli ve suçun işlenmesinin ciddiyetine münasip tarzda verilmelidir.
c) Hiçbir eylem kanunda ön görüldüğünden farklı olarak cinayet olarak nitelendirilemez.
d) Her fert kendi eylemlerinden sorumludur. Katılımları olmaksızın aile fertleri veya başka hiç kimse cinayetten suçlu tutulamaz.
Madde 6- İktidarın yanlış uygulamalarına karşı korunma hakkı
Her fert, resmi organların tedirgin etmelerine karşı korunmuştur. Suça iştirak tam olarak tebellür etmeden şüphe üzerine suçlama yapılamaz.
Madde 7- İşkenceye karşı korunma
Hiçbir kimse, zihnî, fizikî, medenî haklarından mahrum bırakılma işkencelerine maruz
bırakılamaz. Kendisine karşı yöneltilmiş tehdit işkencesine, bir cinayeti kendisine zorla kabul ettirmeye ve kendi menfeatlerine aykırı bir eylemi yapmaya zorlamaz.
Madde 8- Şeref ve haysiyetinin korunması hakkı
Her ferdin şeref ve haysiyeti iftiralara, haksız suçlamalara, şantajlara karşı korunmalıdır.
Madde 9- Sığınma hakkı
Mazlum ve mağdur her fert, sığınma arama hakkına sahiptir. Bu hak, cinsi, ırkı dini rengi ne olursa olsun teminat altına alınmıştır.
Mekke’deki Mescidi Haram bütün Müslümanlar için sığınma yeridir.
Madde 10- Azınlık hakkı
“Dinde zorlama yoktur” Kur’ani ilkesi Müslüman olmayan azınlıkların haklarını düzenler.
Müslüman bir ülkede dini azınlıklar, şahsi ve sivil işlerini İslâmiyete veya kendi dinlerine göre yönetme seçimine sahiptirler.
Madde 11- Umumi işleri idare ve yönetme hakkı ve yükümlülüğü
Kanun istisnaları hariç toplumun(ümmetin)her ferdi, umumi bir işi yapma hakkına sahiptir.
Şura, hükümet ile halk arasındaki idari ilişkilerin esasını teşkil eder. Halk, bu ilkeye uygun olarak hükümeti seçme veya görevden alma hakkına sahiptir.
Madde 12- İnanç, düşünce ve söz hürriyeti hakkı
a) Her fert, kanunla belirtilmiş sınırlar içerisinde düşüncelerini, kanaatlerini açıklama hürriyetine sahiptir. Aksine hiç kimse, yalan yayma, toplumun ve kişilerin vakârına hakaret etmeye yönelik haberler yayamaz.
b) Gerçeğin araştırılması ve bilgisi, bütün Müslümanlar için sadece bir hak değil, aynı zamanda bir görevdir.
c) Her Müslüman her türlü zulüm ve tehlikelerden korunma hak ve görevine sahip olduğu gibi, Kanunca(şeriatça) belirlenmiş sınırlar içinde mücadele etme hakkına da sahiptir; hatta bu, devletin en yüksek otoritelerine karşı mücadeleye götürse bile.
d) Toplumun ve Devletin düzenini tehlike atmadığı ve Kanunun(Şeriatın)çizdiği sınırlar içinde kaldığı sürece bilgilerin propagandasını yapma hususunda hiçbir engel bulunmamalıdır.
e) Kadın veya erkek hiç kimse bir başkasının dini kanaatlerinden dolayı kınayamaz, küçük göremez, toplumu da onlara karşı düşmanca tavırların içine çekemez. Herkesin dini duygularına saygı gösterme bütün Müslümanlar için bir mecburiyettir.
Madde 13-Dini hürriyet hakkı
Herkes düşünce, kanaat ve inancına göre dinini yaşama hürriyetine sahiptir.
Madde 14- Serbest iştirak hakkı
a) Her şahısın ferdi veya içtimai olarak ait olduğu toplumunun dini, kültürel, siyasi ve sosyal faaliyetlerine katılma, iyiliği yaygın hale getirme (emri bi’l-maruf) ve kötülüğe engel olma (nehyi ani’l-münker) için kurumlar teşkil etme ve onlara kaydolma hakkı vardır.
b) Her şahıs, haklarını uygulamaya koymak için gerekli müesseseleri kurma teşebbüsü hakkına sahiptir. Toplum, müştereken, fertlerinin şahsiyetlerini tamamen geliştirecek müesseseleri ve bunların şartlarını oluşturma görevini taşır.
Madde 15- Ekonomik düzen ve gerektirdiği haklar:
a) Bütün şahıslar, iktisadî faaliyetlerinde tabiatın sunduğu bütün nimetlerden ve imkânlardan faydalanma hakkına sahiptir. Bunlar, yüce Allah’ın bütün insanlığa bahşettiği nimetlerdir.
b) Her şahıs, rızkını, meşru olarak, kazanma hak ve selahiyetine sahip bulunur.
c) Her kişi, ferden veya topluca olarak mallarına malik olma hakkına sahiptir. Bazı iktisadî malların millileştirilmesi toplumun menfeatine olduğu takdirde yasal olabilir.
d) Fakirlerin, zenginlerin mallarında, belirlenmiş bir hakları mevcuttur ve bunu zekât tanzim etmiştir. Bu hak, idareciler tarafından iptal edilemez, engellenmez, bu hususta herhangi bir müsamaha gösterilmesi câiz değildir; zekât vermeyenlerle savaş etme sonucu zuhur etse bile hak mutlaka sahibine verilir, engelleyenlere müsâmaha gösterilmez.
e)Tabiî servet kaynaklarını ve üretim yollarını, İslam ümmetinin maslahatı için yönlendirmek ve tanzim etmek, devletin vazifesidir; bunların ihmâli yahut kötü kullanımları aslâ caiz değildir. Tabiî kaynakların İslam hukukunun haram kıldığı yahut toplumun maslahatına zarar veren işlerde kullanmak da caiz değildir.
f)Dengeli bir ekonominin gelişimini temin ve işletmeci toplumu korumak maksadıyla şeriat, her türlü tekeli, kısıtlayıcı ticari faaliyetleri, kötü kullanımları, aldatmaları, sonucu itibariyle anlaşmazlığa sebep olacak muameleleri, ihtikârı karaborsacılığı ve aldatıcı, yalancı reklamları yasaklar.
g) Ümmetin menfeatlerine aykırı olmayan, şeriatı zedelemeyen ve İslami değerlere karşı
olmayan ticaretler yasal addedilir.
Madde 16- Umumun menfeati söz konusu olmadıkça ve malın kıymetine denk bir bedel ödenmedikçe, helal olarak kazanılmış mülkiyete el konulamaz ve malik olma hakkı alınamaz.
Kamu mülkiyetinin dokunulmazlığı esas olup tecâvüzün cezası daha ağırdır.
Madde 17- İşçinin hakkı ve konumu
İslam çalışmayı ve çalışanı över. Müslümanların çalışanlara âdil tarzda muamele etmelerini ve cömertçe davranmalarını emreder. İşçi, sadece çalışmasının tam karşılığını almakla kalmaz, gerekli dinlenme ve tatil hakkına da sahiptir.
Madde 18- Sosyal güvenlik hakkı
Her şahıs, ümmetin imkânlarına bağlı olarak, beslenme, barınma, giyinme, öğrenme ve tıbbî ihtimam hakkına sahiptir. Ümmetin bu mecburiyeti, kendisine bakma hususunda geçici ve devamlı bir imkânsızlık söz konu olduğu zaman toplumun bütün fertlerini içine alır.
Madde 19 – Aile teşkil etme Hakkı
a) Her şahsın, evlenme, yuva kurma, çocuklarını, dinine, kültüJrüne gelenek ve göreneklerine uygun olarak yetiştirme hakkı vardır. Her eş, belirtilen hak ve imtiyazlara sahip olup bu konuda Şeriatça açıkça bildirilmiş mecburiyetlere uyma zorunluluğunu taşır.
b) Çiftlerden her biri, diğerinden, haklarına ve değerlerine saygı bekleme hakkına sahiptir.
c) Her eş, imkânları nispetinde, hanımının ve çocuklarının bakımını üslenir.
d) Her çocuk, anne-babaları tarafından en iyi şekilde bakılma ve yetiştirilme hakkına sahiptir. Genç çocukları çalıştırmak yasaktır. Aynı şekilde çocuğun karşı çıktığı bir işte onları çalıştırmak veya onun tabii gelişimine zararlı herhangi bir işi ona zorla kabul ettirmek de yasaktır.
e) Eğer herhangi bir sebeple anne ve baba çocuklarının bakımını yerine getirme imkânına sahip bulunamıyorlarsa kamu harcamalarından çocuklarının bakımını üslenmek topluma ait olur.
f) Her şahıs, çocukluğunda, ihtiyarlığında ve güçsüz kaldığında, ailenin tıbbi ihtimam ve koruması yanında maddi desteklerinden yararlanma hakkına sahiptir. Anne ve babalar, çocukları tarafından korunma, tıbbi ihtimam ve maddi desteklerinden faydalanma hakkına sahiptirler.
g)Annelik müessesesi, ailenin ve toplumun(ümmetin) kamusal teşkilatlarının özel yardımı, ihtimamı ve saygısı hakkına sahiptir.
h)Aile içinde, kadınlar ve erkekler, çocukları ve anne-babalarına karşı müşterek sorumlukları esasında, cinslerine, yeteneklerine, kabiliyetlerine, tabii eğilimlerine bağlı olarak sorumluluklarını ve mecburiyetlerini yerine getirmekle mükelleftirler.
ı) Hiçbir kimse rızasına aykırı olarak evlendirilemeyeceği gibi bu husustaki hukuku haklarından mahrum bırakılamaz.
Madde 20- Evli Kadının hakları
Her evli kadının,
a)kocasının yaşadığı evde yaşama hakkı vardır,
b)eşinin yaşadığı seviyeden aşağı olmamak kaydıyla belli bir hayat seviyesinde yaşamak için gerekli imkanlara sahip olmak; boşanma gerçekleşmiş ise gelirleri, maddi imkânları ve kendi kazançları ne olursa olsun yasal bekleme süresince(iddet) kocasının kaynaklarıyla kendisinin olduğu gibi, bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının da varlıklarını uygun tarzda devam ettirmek imkânlarına sahip olma hakkı vardır;
c)Kadın, şeriatın getirdiği usuller çerçevesinde, evliliğin kanuni bir şekilde sonlandırılmasını isteme ve evliliğe son verme hakkına sahiptir; bu hak, hâkimler önünde boşanma isteğine ilave edilir.
d)Aynı şekilde, kanunî olarak, eşine, anne-babasına, çocuklarına ve diğer yakın akrabalarına varis olma hakkına sahiptir,
e)-Eşlerin her biri, evlilik süresince veya boşanma vuku bulmuş olsa bile hayat arkadaşına ait değerleri korumak, onun gizli sırlarını ifşa etmemek ve ahlaken yahut yaratılıştan var olabilecek gizli ayıplarını açığa vurmamakla mükelleftir. Bu hak, eşinin karşısında olduğu zamanlarda ve boşanma sonrasında da devam eder.
Madde 21– Eğitim Hakkı
a) Her şahıs, tabii kabiliyetleri gereğince bir eğitim alma hakkına sahiptir.
b) Her şahıs, tabii yeteneklerine uygun tarzda işini ve mesleğini serbestçe seçme hakkına sahiptir.
Madde 22- Özel Hayatın Korunması Hakkı
Her şahsın özel hayatı mukaddestir ve her türlü tecavüzden korunmuştur.
Madde 23- İkamet ve seyahat hürriyeti hakkı
a)İslam dünyasının gerçek İslam topluluğu(İslam ümmeti) olduğu kabul edildiğinden her Müslüman bütün İslam ülkelerine serbestçe girme ve çıkma hürriyetine sahip olmalıdır.
b) Hiçbir kimse, ikamet ettiği ülkeden zorla çıkartılamaz, aynı tarzda de şeriatın belirttiği çizgiler içinde kalmak kaydıyla ülkesinden sürgün edilemez. İslam İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi nasıl olmalıdır sorusuna 19 Eylül 1981 de Paris’te Avrupa İçin İslam Heyeti genel sekreteri Salem Azam tarafından Unesco’ca tanzim edilmiş bir toplantıda açıklanan “Declaration İslamique Universelle des Droits de l’Homme” başlıklı metinden özetlediğimiz hususla cevap verebiliriz.
İlgili
Hukuk Ansiklopedisi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.