Kanunen belirlenen hakların kanunda belirtilen süre içerisinde kullanılmaması durumunda hakkın ortadan kalkmasına neden olan süredir. Sürenin dolması ile birlikte hakkın dava edilebilirliği ile birlikte hakkın kendisi de sona ermektedir. Hak düşürücü sürelerde, sürelerin durması ya da kesilmesi söz konusu değildir. Süre sona erdiğinde hakkın kendisi ve kullanma süresi sona ermektedir.
Kanunlarla istisnai olarak belirlenen hak düşürücü süreler genellikle zamanaşımı sürelerine göre daha kısa tutulmuştur. Sınırlı sayıda belirlenmiş olma durumu Roma Hukuku‘ndan gelen Numerus Clausus ilkesi ile açıklanmaktadır.
Zamanaşımı süresi, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadığı sürece 10 yıl olarak belirlenmiştir. Hak düşürücü süre için ise öngörülmüş genel bir süre bulunmamaktadır.
Zamanaşımı, davalı ya da borçlu tarafından ileri sürülmedikçe, yargıç tarafından re’sen dikkate alınamaz ve bir sonuç yaratmaz iken hak düşürücü süre, yargıç tarafından doğrudan ve kendiliğinden göz önüne alınmak zorundadır.
Hak Düşürücü Süreye Örnekler
İcra ve İflas Kanunu 134. maddesinde ihalenin feshini isteme süresi olarak düzenlenen yedi günlük ve bir yıllık süreler
İş Hukuku alanındaki Hizmet Tespit Davalarında beş yıllık Hak Düşürücü Süre
İşe iade davası açmak için öngörülen bir aylık süre
Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde dava açmak için öngörülen altmış günlük süre
Vergi Mahkemelerinde dava açmak için öngörülen otuz günlük süre