Ana Sayfa » Röportaj » HFSK Sözcüsü Av. Mehmet Can Seyhan ile Röportaj

HFSK Sözcüsü Av. Mehmet Can Seyhan ile Röportaj

 Hukukbook editörü İbrahim Aycan, İstanbul Barosu Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Komisyonu(HFSK) 2023-2024 dönemi sözcüsü Avukat Mehmet Can Seyhan ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Seyhan, HFSK’ya aktif katılım çağrısı yaptı. 

Bu görselin Alt özniteliği boş. Dosya adı: mehmet-can-seyhan.avifAvukat Mehmet Can Seyhan, 1991 yılında Lüleburgaz’da doğdu. 2012 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 2013 yılında stajını tamamlayarak İstanbul Barosu’na kayıt oldu ve serbest avukatlığa başladı. Halihazırda İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde Yüksek Lisans eğitimine devam etmekte, Avukatlık hukuku ile ilgili bir tez çalışması yürütmektedir. Marka vekilliği ve Patent vekilliği unvanları bulunmaktadır. Ağırlıklı olarak özel hukuk alanında avukatlık yapmaktadır. İş Hukuku ile Avukatlık Ücreti Uyuşmazlıklarında nitelikli hesap bilirkişisidir. İstanbul Barosu Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Komisyonu çalışmalarında görev almaktadır. İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezinde “Avukatlık Sözleşmeleri ve Avukatın Yükümlülükleri” dersleri vermektedir.

Hukukbook: Sayın Seyhan, HFSK’daki görev döneminiz sona erdi. Çalışma dönemindeki faaliyetlerle ilgili okuyucularımızı bilgilendirebilir misiniz?

Seyhan: Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Komisyonu (HFSK) sözcülüğü görevimde, temel hedefimiz, hukukun yalnızca bir kurallar bütünü olmadığını, aynı zamanda toplumun dinamikleri ve adalet anlayışıyla şekillenen derin bir düşünce sistemi olduğunu vurgulamaktı. Bu kapsamda, düzenlediğimiz etkinlikler, paneller, yuvarlak masa toplantıları ve çalıştaylarla kendimizden başlayarak hem meslektaşlarımızın hem de akademisyenlerin bu alandaki bilgi ve farkındalık düzeylerini artırmayı amaçladık. Ayrıca, hukuk felsefesi ve hukuk sosyolojisinin gündelik hukuk pratiklerine katkısını göstermek adına somut projeler gerçekleştirdik. Bu dönemde, teoriyi pratiğe entegre etmeye yönelik yoğun bir çaba gösterdik.

Hukukbook: Bunu somutlaştırır mısınız?

Seyhan: İlk olarak şunu söylemek isterim, Hukuk Felsefesi dendiğinde, Hukuk Sosyolojisi dendiğinde avukatların mesafe koymaması adına büyük uğraş verdik. Çünkü biliyoruz ki yaygın davranış biçimi şudur; “Hukukçular, hukuk dışındaki şeyler, disiplinleri konuşmaktan biraz korkarlar, en çok gündelik hukuku konuşmak isterler.” Ama bu da hukukçuları maalesef eksik bırakır. Biz o eksikliği fark ederek, kapatmak istedik. Şunu söyledik; burada yaptığımız tüm çalışmaların “avukatın uygulaması ve yargıdaki pozisyonu itibari ile” ne işe yarayacağını, yani her faaliyetin amacını ortaya koyacağız. Avukat komisyona gelirken, komisyon faaliyetinde çalışırken, adaleti gerçekleştirmedeki rolünü hissedecek, fark edecek. Yoksa komisyon misyonunu gerçekleştiremez, buralar genel kültür seviyemizi artıracağımız yerler olarak, hobi mekanları olarak kalır. Yine, Mantık, muhakeme ve metodoloji alt çalışma grubumuzun çalışmalarında kaynakları irdeleyerek hukuk felsefesinin düşünme ve analiz etme süreçlerine nasıl bir derinlik kattığını anlatmaya, özellikle Staj Eğitim Merkezinde okutulmak üzere yazılı kaynak üretmeye çalıştık, çalışıyoruz. Meslek Kuralları ile ilgili bir anket çalışmamız var, Meslek Kurallarının Meslek ve Meslektaşa etkisini tespit etmeyi amaçlıyoruz. Cezaevi Koşullarının Suçta Tekerrüre Etkisini tespit etmeyi amaçlayan bir alt çalışma grubumuz aktif, HFSK Kütüphanesinin Bibliyografyasını oluşturduk. Bununla beraber meslektaşlarla sadece Baro ve Adliye binalarına sıkışıp kalmadan farklı ilişki biçimleri ile bir araya gelebilmek adına Şirince, Gümüşlük ve Kartepe gibi kamp alanlarında hukuk felsefesi ve sosyolojisi kampları düzenledik. Bu kamplardaki temel amacımız, doğa ile iç içe bir ortamda entelektüel birikimi bulunan hoca ve üstatlarla beraber, hukuk felsefesi ve sosyolojisindeki temel problemleri tartışmak ve kendimizi dönüştürmek olmuştur.

Tüm bu çalışmalar, katılımcıların yalnızca bilgi edinmesini değil, aynı zamanda bu bilgiyi mesleki hayatlarına entegre etmelerini sağlamayı hedefliyordu. Nihayet, bu komisyondaki herkes adalet düşüncesine sahip entelektüel avukatlar vasıtası ile toplumu iyileştirmeyi, dönüştürmeyi amaçlıyor. Bu yüzden her meslektaşımız bizim için çok önemli.

Hukukbook: Biliyorsunuz, HFSK 2008 yılında faaliyete geçmişti. Bilmeyen okuyucularımız için geçmiş 15-16 yılın bir özetini yaparak bugüne yansımalarını ve hukuk dünyasına katkılarını anlatabilir misiniz?

Seyhan: HFSK’nın 2008 yılında faaliyete geçmesinden bu yana, komisyon hukuk felsefesinin ve hukuk sosyolojisinin temel ilkelerini meslektaşlarımıza tanıtmayı amaçlayan birçok etkinlik düzenledi. Geçmiş dönemlerdeki başkanlarımız, emektar meslektaşlarımız baronun çatısı altında disiplinler arası tartışmalara zemin hazırlayarak bu alanın gelişimine önemli katkılarda bulundular. Bugüne kadar yapılan bu çalışmalar, HFSK’nın kurumsal hafızasını oluşturdu ve bizim de gelecekteki faaliyetlerimize yön verdi. Ayrıca belirtmek gerekir ki son birkaç dönemde, komisyonun demokratikleşmesi yönünde olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Bu bakımdan komisyon, her geçen yıl genç meslektaşları bünyesinde daha da toplayarak onlara komisyon çatısı altında alana katkı sunacak çalışmalarını gerçekleştirme olanağı sunmuştur ya da bu meslektaşlar komisyonda aktif bir şekilde yer aldıkça komisyon daha da çoğulcu bir yapıya bürünmüştür.

Hukukbook: Geçmiş yıllara ilişkin çalışmaları görebileceğimiz bir dijital portal var mı?

Seyhan: Maalesef geçmiş yıllara ait çalışmaların tümünü kapsayan bir dijital portal şu an için bulunmuyor. Tabii İstanbul Barosu web sitesinin alt kısmında, komisyonumuza ayrılan alanda birçok çalışma, rapor da yer alıyor. Ama bunu iyileştirmemiz gerekiyor. Geçmiş etkinliklerin raporlarını, video kayıtlarını ve diğer belgeleri bir araya getirerek meslektaşlarımızın erişimine sunmayı hedefliyoruz. Bu portalın, komisyonun geçmiş birikimini görünür kılmasının yanı sıra gelecekteki çalışmalara da ilham vereceğine inanıyorum. Bunun için de Baro’daki bürokrasinin azaltılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü 2024 Kasım itibari ile Komisyonlar kendi alanlarına çalışmalarını kendi iradeleri ile koyamıyorlar. Okuyucular, komisyon çalışmalarının yer aldığı web sayfasını inceleyebilirler.

Hukukbook: Size göre ülkemizde hukuk felsefesi ve sosyolojisi yeterince ilgi görüyor mu? Uluslararası standartlara göre çalışmalar yapılabiliyor mu?

Seyhan: Ne yazık ki ülkemizde hukuk felsefesi ve hukuk sosyolojisi yeterince ilgi gören disiplinler değil. Bunun en temel nedenlerinden biri, hukuk eğitiminin ağırlıklı olarak pozitif hukuk kurallarına odaklanması ve analitik düşünceyi geri planda bırakması. Oysa uluslararası standartlarda, hukuk eğitimi yalnızca kural öğretmeyi değil, bu kuralların arkasındaki adalet anlayışını, toplumsal bağlamını ve etik temellerini de sorgulamayı içeriyor. Ancak son yıllarda, bu alanda daha fazla çalışma yapıldığını ve uluslararası iş birliklerinin arttığını görüyoruz. Özellikle felsefe ve sosyoloji perspektifli hukuk konferansları, akademik yayınlar ve öğrenci toplulukları umut verici adımlar atıyor. Ayrıca hukuk mesleklerine giriş sınavı soru dağılımında bu disipline yer ayrılması da elbette olumlu bir gelişmedir. Zira bildiğimiz gibi hakimlik-savcılık sınavında bu alandan soru gelmezken bu yeni sınav sisteminde hukuk felsefesi ve sosyolojisinin es geçilmemesi bu alana dair bilincin yükseldiğini göstermektedir.

Hukukbok: Avukatların felsefeye, mantığa, hukuk metodolojisine ve retoriğe ilgisi yükseliyor mu? Umutlu musunuz?

Seyhan: Avukatların bu disiplinlere ilgisinin giderek arttığını söyleyebilirim. Özellikle mesleğin zorluklarının artması, hukukçuları daha derin düşünmeye ve çözüm üretmeye yöneltiyor. Retorik ve mantık, avukatların dava süreçlerinde daha etkili olmasını sağlarken, hukuk metodolojisi ise karmaşık hukuki sorunları çözmelerine yardımcı oluyor. Bu disiplinler, yalnızca mesleki birer araç değil, aynı zamanda hukukçuların toplumsal sorunlara daha geniş bir perspektiften yaklaşmasını sağlıyor. Bu ilginin artmasında düzenlediğimiz eğitim programlarının ve atölyelerin de payı olduğunu düşünüyorum. Umutluyum; çünkü genç hukukçular arasında bu disiplinlere yönelik bir merak ve öğrenme isteği giderek yükseliyor.

Hukukbook: Hukuk Sosyolojisi bağlamında adli istatistikler, saha araştırmaları, kriminoloji, hukuk fakültelerinin durumu, liyakat, yargı kadrosunda olması gereken standartlar ve benzer konularla ilgili baronun ve özelde de komisyonun somut çalışmaları var mı?

Seyhan: Komisyonumuzun Anket ve Makale Yarışması sonrasında geniş katılım ve uzun çalışmalar neticesinde oluşturduğu “Yargı Sorunları ve Çözüm Yolları” raporunun, komisyonumuzun alameti farikası olduğunu düşünüyorum. Az önce ifade etmiştim; “Cezaevleri Koşulları”, “Meslek Kuralları” kapsamında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca, hukuk fakültelerindeki eğitim kalitesini değerlendirmek ve liyakat sisteminin yargıdaki etkilerini araştırmak üzere akademisyenlerle ortak projeler geliştirmeyi planlıyoruz. Ancak bu çalışmaların daha somut sonuçlar verebilmesi için baronun daha geniş bir destek sağlaması gerektiği kanaatindeyim.

Hukukbook: Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi disiplinlerinin teoride ve uygulamada yapması gereken çalışmalar hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bu disiplinlerin en büyük sorumluluğu, hukukun temelini oluşturan adalet anlayışını sürekli sorgulamak ve geliştirmektir. Teoride, hukuk felsefesi ve sosyolojisi, hukukun toplumsal etkilerini ve adalet ilkelerini analiz ederek daha adil bir hukuk sisteminin temellerini atmalı. Uygulamada ise, bu analizlerin pratiğe aktarılması gerekiyor. Örneğin, yasa yapım süreçlerinde, sosyal adalet ve insan hakları odaklı yaklaşımlar geliştirmek, bu disiplinlerin katkılarıyla mümkün olabilir. Ayrıca, hukuk eğitiminin her aşamasında felsefe ve sosyoloji perspektiflerinin daha fazla yer alması gerektiğine inanıyorum.

Hukukbook: Fakültelerin HFS birimleri ile ilişkileriniz nasıl? Akademi, hukuk krizini aşmak için yeterince çalışıyor mu?

Seyhan: HFS birimleriyle oldukça yakın bir ilişki içerisindeyiz. Akademisyenlerle ortak projeler yürütüyor, konferanslar düzenliyor ve bu disiplinlerin daha fazla tanınmasını sağlamaya çalışıyoruz. Ancak, akademinin hukuk krizini aşma konusundaki çabalarının yeterli olduğunu söylemek zor. Özellikle hukukun güncel sorunlarına hızlı yanıt verilebilmesi adına akademi ile uygulama arasında daha güçlü bir bağ kurulması gerekiyor. Hukuk, statik bir alan değil; toplumsal değişimlere sürekli uyum sağlaması gereken bir yapı. Akademisyenlerin bu değişimleri daha fazla göz önünde bulundurarak çalışması gerektiğini düşünüyorum.

Hukukbook: HFSK’nın pediyodik bir yayını var mı?

Seyhan: Şu an için HFSK’nın düzenli olarak yayınladığı bir süreli yayını bulunmuyor. Ancak komisyon olarak, hukuk felsefesi ve sosyolojisi alanındaki çalışmaları derleyip paylaşabileceğimiz bir dergi veya bülten çıkarmayı hedefliyoruz. Bu yayın, hem meslektaşlarımız arasında bu disiplinlere olan ilgiyi artıracak hem de akademi ve baro arasında bir köprü görevi görecektir. Ancak, bu hedefi gerçekleştirebilmemiz için entelektüel meraka sahip nitelikli meslektaş sayımızı artırabilmemiz gerekir.

Hukukbook: Baro’nun bir kütüphanesi var mı? Eğer yoksa bu bağlamda HFSK ne yapabilir? Baronun Kanlıca ya da Balmumcu binaları kütüphaneye çevrilebilir mi?

Seyhan: İstanbul Barosu’nun, avukatların gidip emanet kitap alabilecekleri, okuyabilecekleri, vakit geçirebilecekleri bir kütüphanesi maalesef yok. Çok büyük bir eksiklik bu. Ekonominin hali de ortada, avukatların tüm kaynaklara parasız ulaşacakları bir kütüphanelerinin olması gerekir. Kitaba ulaşamayan mensubu olan bir Baro hangi misyonu üstlenebilir ki? Bunu temin edememiş bir Baro meslektaşını hangi meşru zeminde disiplin yargılamasına tabi tutacak, denetleyecek? Biz HFSK olarak, “HFSK Kütüphanesi” projesi başlattık ve Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi ile ilgili eserleri derleyerek Bibliyografya oluşturduk. Bunu da Baro Yönetimine sunduk. Çok fazla bir maliyeti yok, umarım en kısa sürede Avukatların rahat erişebileceği bir lokasyonda en azından HFSK Kütüphanesine kavuşuruz. Balmumcu veya Kanlıca binalarının bir kısmının kütüphane olarak düzenlenmesi de değerlendirilebilir, şu an Staj Eğitimin yer aldığı Galata’daki binamız da var, umarım bu konuda ivedilikle bir proje geliştirilir.

Hukukbook: Avukatlar bazında baronun ve komisyonun sosyolojik araştırmaları mevcut mu? Sosyoloji bir toplum bilim olduğuna göre komisyondan ampirik incelemeler beklenmeli mi? Örneğin son yıllarda kaç avukat şiddete uğramış? Kaç Avukat, kaç yargı personeli yargılanmış ne kadarı olmuş olmuş ne kadarı beraat etmiş? Kaç avukat disipline sevk edilmiş? Kaç avukat ve yargı mensubu şiddete ya da cinsel tacize uğramış? Düşünce suçları felsefe ile doğrudan ilgili olduğu için soruyoruz; İstanbul’da son on yılda kaç kişi düşünce suçundan yargılanmış? Krizler hangi konularda yoğunlaşıyor? Eğer komisyon bu alanlara çalışmamışsa fakülteler çalışmış mı?

Seyhan: Komisyon değil de öncelikle Baro’dan başlamak lazım. Baro sicilinde kayıtlı kaç avukatın serbest çalıştığını, kaç avukatın bağlı çalıştığını, kaç avukatın masraf ortaklığı yaptığını dahi bilmiyor, maalesef. Bunları bilmeden, tespit etmeden neyi çözeceğinizi de bilemezsiniz. Bu dedikleriniz öncelikle baronun görevleridir. Ayrıca Komisyon olarak, avukatların mesleki ve sosyolojik durumunu analiz eden araştırmalar yapılması gerektiğine inanıyoruz. Özellikle avukatlara yönelik şiddet, meslek içi etik sorunlar ve çalışma koşulları gibi konularda ampirik çalışmaların yapılması, bu sorunların çözümü için önemli bir zemin hazırlayacaktır. Ancak şu ana kadar bu konuda sistematik bir araştırma gerçekleştirilmiş değil. Fakültelerin de bu yönde spesifik bir çalışmasının olduğunu bilmiyorum.

Hukukbook: Akademi ve özel olarak da HFS kürsüleri somut olarak neler yapabilir? Sahadaki adalet arayışına nasıl bir katkı sunabilirler? HFSK’nın 2022’de yaptığı Yargı Raporu ve İÜ akademisyenlerinin Tübitak ile birlikte yaptıkları Yargı Etiği çalışmalarını biliyoruz. Hukuk Felsefesi kürsü başkanı Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel HFSK’nın raporunu tarihe geçecek bir çalışma olarak nitelendirse de bu çalışmaların hukuk camiasında yeteri kadar ilgi görmediğini biliyoruz. Anket şirketleri ve bazı bireysel girişimlerle yapılan çalışmalar dışında kamuoyunun ve karar vericilerin dikkatini çekecek hangi çalışmalar yapılabilir? 

Seyhan: Akademi ve HFS kürsüleri, sahadaki adalet arayışına katkıda bulunmak adına birkaç somut adım atabilir. Öncelikle, ampirik saha araştırmalarına daha fazla ağırlık verilmesi gerekiyor. Bu çalışmalar, yargının mevcut sorunlarını daha net bir şekilde ortaya koyabilir ve çözüm önerileri sunabilir. Örneğin, mahkemelerdeki iş yükünün adaletin işleyişini nasıl etkilediğine dair veri odaklı araştırmalar yapılabilir. Ayrıca, avukatların ve yargı mensuplarının etik ihlalleri konusundaki farkındalığını artırmak için eğitim programları ve atölyeler düzenlenebilir.

HFSK’nın 2022’de yaptığı Yargı Raporu ve İstanbul Üniversitesi akademisyenlerinin TÜBİTAK iş birliğiyle gerçekleştirdiği Yargı Etiği çalışmaları bu anlamda çok değerli. Ancak, bu çalışmaların hukuk camiasında yeterince yankı bulmaması, sunum biçimlerinin ve sonuçlarının etkili bir şekilde duyurulamamasıyla ilgili olabilir. Bu eksikliği gidermek için şu önerilerde bulunabilirim:

Kapsamlı Raporlama ve Duyuru: Akademik çalışmaların sonuçlarının, yalnızca bilimsel çevrelerle değil, kamuoyu ve karar vericilerle de paylaşılmasını sağlamak için sadeleştirilmiş raporlar hazırlanmalı. Bu raporlar, infografikler ve kısa videolar gibi görsel materyallerle desteklenebilir.

Meclis ve Medya ile İşbirliği: Çalışmaların kamuoyunda yankı bulması için medya kuruluşlarıyla iş birliği yapılabilir. Ayrıca, yargı reformlarını yönlendirecek meclis komisyonlarına bu çalışmaların çıktıları sunulabilir.

Düzenli Konferans ve Çalıştaylar: Anket şirketleri ve bireysel girişimlerin ötesine geçmek adına, yargı ve adalet sistemi üzerine düzenli olarak ulusal konferanslar düzenlenebilir. Bu etkinliklerde hem akademik hem de pratik öneriler tartışılabilir.

Halkla İlişkiler ve Kamu Farkındalığı: Hukuk felsefesi ve sosyolojisi çalışmaları, toplumsal adaleti desteklemek adına kamuoyunun anlayabileceği şekilde daha erişilebilir hale getirilmelidir. Bu kapsamda, üniversiteler, barolar ve STK’lar arasında ortak platformlar oluşturulabilir.

Karar Vericilere Doğrudan Raporlama: HFSK ve akademi tarafından yapılan çalışmalar, yalnızca bilimsel çevrelerde değil, bakanlıklar ve diğer yargı organlarında da dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, bu kurumlarla düzenli iletişim kanalları kurulmalı.

Sonuç olarak, hukuk felsefesi ve sosyolojisi disiplinleri, yalnızca teorik bilgi üretmekle kalmamalı; aynı zamanda sahadaki adalet arayışına doğrudan katkıda bulunacak araçlar ve politikalar geliştirmelidir. Bu, hem akademinin hem de baroların ortak sorumluluğudur ve HFSK olarak bu süreçlere katkıda bulunmaya hazırız.

Hukukbook: Türkiye’de Hukuk Felsefesi yahut Hukuk Sosyolojisi alanında çalışan bir enstitü ya da araştırma merkezi var mı?

Seyhan: Türkiye’de bu alanda çalışan bağımsız bir enstitü veya araştırma merkezi maalesef bulunmuyor. Ancak üniversitelerin hukuk fakülteleri bünyesinde bu disiplinlere odaklanan kürsüler mevcut. Bu kürsülerin daha aktif ve üretken hale gelmesi için barolar ile iş birliği halinde olmaları gerektiğini düşünüyorum.

Hukukbook: Son genel kurulda divan başkanlığı yapan Bahri Bayram Belen’in “Felsefe olmazsa hukukun da bir anlamı olmadığı kanaatindeyim” sözleri üzerinden İstanbul Barosu avukatlarına neler söylemek istersiniz?

Seyhan: Sayın Bahri Belen’in bu sözleri, hukukun felsefi bir temelden yoksun olamayacağını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Hukuk, yalnızca kurallar manzumesi değil, aynı zamanda bu kuralların dayandığı etik, adalet ve toplumsal denge anlayışıdır. İstanbul Barosu avukatlarına bu bağlamda çağrım, mesleklerini yalnızca bir “iş” olarak görmemeleri ve hukuku derin bir düşünce sistemi olarak ele almalarıdır. Hukukçular, toplumsal adaletin mimarlarıdır; ancak bu mimarlık, sağlam bir felsefi temel olmadan mümkün değildir.

Hukukbook: Bilim insanı Sayın Kaboğlu’nun baro başkanı seçilmiş olması HFSK’nın çalışmalarını olumlu yönde tetikleyecek mi?

Seyhan: Sayın Kaboğlu’nun baro başkanı seçilmiş olması, hukuk felsefesi ve sosyolojisi çalışmalarını ön plana çıkarma konusunda bir fırsat sunabilir. Anayasa hukuku ve insan hakları konularındaki bilgi birikimi, baro çalışmalarına disiplinlerarası bir perspektif kazandırabilir. Ancak, bu durumun HFSK’nın çalışmalarını olumlu yönde tetiklemesi, yalnızca başkanın kişisel katkılarından değil, tüm baro yönetiminin bu alanlara ayıracağı öncelikten ve komisyon üyelerinin iş birliğinden geçmektedir.

Hukuk felsefesi ve sosyolojisinin baro politikaları içinde daha fazla yer alabilmesi için HFSK olarak mevcut projelerimizi tamamlamaya ve özellikle yeni projeler geliştirmeye hazırız. Son olarak söylemeden edemeyeceğim, avukatların kişilerden çok yapıları konuşması gerektiğini düşünüyorum.

Hukukbook: Avukatlara, barolara, akademisyenlere ve topluma bir çağrınız var mı?

Seyhan: Avukatlara çağrım, hukuku yalnızca yazılı kurallardan ibaret görmeyip, toplumsal sorunları çözme ve adaleti sağlama sorumluluğunu taşımalarıdır. Barolar, meslek örgütü olmanın ötesinde, hukuk devletinin savunucuları olarak daha aktif bir rol üstlenmelidir. Akademisyenlerden beklentimiz, hukuk felsefesi ve sosyolojisi alanındaki çalışmaları yalnızca teoride bırakmayıp, uygulamaya aktarılabilir çözümler üretmeleridir. Topluma ise, hukukun yalnızca mahkeme salonlarında değil, hayatın her alanında etkili olduğunu hatırlatmak istiyorum. Adalet, herkesin ortak sorumluluğudur; bu sorumluluğu paylaşarak daha iyi bir toplum inşa edebiliriz.

Hukukbook: HFSK’nın yeni döneminde bu alanda çalışacak avukatlara ne söylemek istersiniz?

Seyhan: HFSK’nın yeni döneminde görev alacak meslektaşlarıma çağrım, bu alanın toplumsal adaleti şekillendirme potansiyelini unutmadan çalışmalarını sürdürmeleridir. Hukuk felsefesi de hukuk sosyolojisi de yalnızca teorik değil, aynı zamanda pratik alanlar. Bu nedenle hem meslektaşlarımızın hem de toplumun faydasına somut projeler üretmeye devam etmelerini diliyorum. Hep söylediğimiz gibi Baro, hepimizin çatısı altında beraberce üretebileceğimiz ve dayanışma sergileyebileceğimiz bir kurumdur. Bu nedenle de Baro’da gördüğümüz eksiklikleri Baro’nun komisyon ve merkezlerinde yer alarak düzeltmeye çalışmalıyız ki Baro’yu olumlu manada dönüştürebilme olanağına sahip olabilelim. Böylece yeni dönemde bu alana ilgi duyan tüm meslektaşları komisyonda aktif rol almaya bir kez daha davet ediyor ve bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Hukukbook: Biz de okurlarımız adına teşekkür ederiz.

 

 

Bunu okudunuz mu?

Hukuki ve Ticari Davalarda Temyiz Sistemleri ile Usullerinin İşleyişinin Geliştirilmesi

Avrupa Konseyi Hukuki ve Ticari Davalarda Temyiz Sistemleri ile Usullerinin İşleyişinin Geliştirilmesi Hakkında Üye Devletlere …