Hitit Hukuku – Belleklerdeki Kayıp isimli eser Avukat Erdal Doğan tarafından kaleme alınmış, Fam Yayınları tarafından okuyucu ile buluşturulmuştur. İlk iki baskısı 2008 yılında basılmış olan eser, üçüncü ve dördüncü baskılarda genişletilerek ve gözden geçirilerek yeniden raflarında yerini almıştır. Kitabın dördüncü baskısı 2019 yılı aralık ayınca basılmıştır.

Hitit Hukuku – Belleklerdeki Kayıp, yalnızca hukukçuların, tarihçilerin, sosyologların, edebiyatçıların, arkeologların, felsefecilerin değil hemen hemen herkesin yani hikayesine meraklı her okurun ilgi alanına girmektedir. İnsanlığın adalet arayışına Hitit Hukuku bağlamında bir dipnot düşen yazar, tarihin derinliğine giderek modern hukuk felsefesini de sorgulamaktadır. Eser, bir yandan Anadolu’da 4000 yıl önce uygulanan Hitit Hukukunu anlatırken, diğer yandan modern hukuk sistemlerinin kökeni olarak bilinen Roma Hukuku ile karşılaştırma yapmakta, günümüz hukukuna açılan pencereden okuyucuya yorum yapma fırsatı vermektedir.
Kitabın dördüncü baskısının sunumu şu şekildedir:
Günümüzden yaklaşık 3200 yıl önce tahta oturan Hitit Kralı II. Tuthaliya yargıçlara şu talimatı vermişti: “Basit bir davayı zorlaştırmayınız. Zor bir davayı da basitmiş gibi göstermeyiniz. Doğru olanı yapınız.”
Erdal Doğan’ın, 3 bin 500 yıl önceki Hitit hukukunun günümüzün ‘insan hakları, demokrasi’ odaklı hukukuna göre daha hümanist ve hatta kimi uygulamalarla daha özgürlükçü olduğunu örnekleri ile işlediği çalışması okuyucuyu tarihin derinliklerine götürüyor.”
Kitabın önceki baskılarının tanıtım bülteni ise şu şekildedir:
“Adalet arayışı, insanın dünyadaki varlığı kadar eskidir. İnsan ve toplum varoldukça da adalet arayışı devam edecektir. Buna rağmen günümüz modern hukuk ve insan hakları mücadelesi, genelde kendisine yaklaşık 2.000 yıl öncesini milat alarak bugüne gelir. Bu tarihi kesit üzerinden yapılan teşhis ve önermelerin çoğunun yetersizliği ve yarattığı açmazlar da herkesin malumudur.
Avukat Erdal Doğan tarafından kaleme alınan “Hitit Hukuku – Belleklerdeki Kayıp” isimli kitap çalışması; bilinen ilk yazılı hukuklardan olan Hitit Hukuku’nun doğacı, insancıl, çok kimlikli kültürel yaklaşımı ile şeffaf, etkin, adil, sonuç alıcı hukuk mekanizmalarından hareketle yaklaşık 2000 yıllık modern hukuk ve onun felsefesi sorgulanmaktadır. Bu sorgulama sonucunda; modernitenin ileri sürdüğünün aksine tarihin ilerlemeci bir gelişim çizgisine sahip olmadığı, dünyanın içinde bulunduğu mevcut hukuk ve yönetim anlayışının, insanlık tarihinin yaşadığı belki de en “karanlık” çağı fotoğraflamış olması oldukça önemlidir. Bu fotoğraf, nasıl bir hukuka sahip olunmaması görüntüsünü bizlere fotoğraflarken öte yandan da farklılıkları kabullenme, içselleştirme için dillere pelesenk edilen “empati” vurgusunu da gerçek yaşamda nasıl somutlandığını göstermesi bakımından önemli olduğu kadar da okuyucuya bir tür düşünsel manivela sağlamaktadır. Bu nedenle konu yalnızca hukukçuların, tarihçilerin, sosyologların, edebiyatçıların, arkeologların, felsefecilerin değil toplumların dünden bugüne gelen hikayesine meraklı her okurun ilgi alanına girmektedir.”

“Bu çalışmaya ilk başladığım zamanlarda çevremdeki birçok kişi beni çok romantik buldu; “Antik bir çağın hukukuyla ne işin var ki” denildi. Bu gibi söylemlerle çok karşılaştım. Hâlbuki bugünün hukukuna bakmak için bizim hukuk sistemimizin nereden geldiğini ve bunun bir mutlak kader olup olmadığını öncelikle öğrenmemiz lazım.” Erdal Doğan