Ana Sayfa » Evrensel Metinler » İngiliz Haklar Bildirgesi (Petition Of Rights)
İngiliz Haklar Bildirgesi (Petition of Rights), (17 Haziran 1628)

İngiliz Haklar Bildirgesi (Petition Of Rights)

İngiliz Haklar Bildirgesi (Petition Of Rights), 17 Haziran 1628 tarihinde ilan edilmiştir. Bildirge, I.Charles döneminde parlamentonun yetkilerinin azaltılması konusunda fikirlerin yaygınlaşması sonucunda kabul edilmiştir. Parlamento, Kral Charles’in bu düşüncesine direnmiş ve 1628 yılında Petition Of Rights adıyla İngiliz Haklar Bildirgesi krala kabul ettirilmiştir. Kral I. Charles 19 Kasım 1600 tarihinde doğmuş, 30 Ocak 1649 tarihinde ölmüş, 27 Mart 1625 tarihinden 1649 yılında idam edilene kadar İskoçya Krallığı ve İngiltere ile İrlanda krallıklarını yönetmiştir.

Kral I. Charles’ın ressam Anthony van Dyck tarafından yapılan portresi

Evrensel Hukuk Metinleri arasındaki bu bildirge ile Magna Carta’nın ilk kez dile getirdiği haklar krala tekrar hatırlatılmış ve kabul ettirilmiştir. Petition Of Rights, İngiltere’nin günümüzde güçlü bir parlamentoya sahip olmasının yolunu açan önemli bir belgedir.

İngiliz Haklar Bildirgesi (Petition of Rights), (17 Haziran 1628)
İngiliz Haklar Bildirgesi (Petition Of Rights)
En yüce efendimiz kralımıza, biz ruhani ve dünyevi lordlar ve Parlamento’da bir araya gelmiş olan topluluklar, Kral I. Edward zamanında çıkarılıp yürürlüğe konulmuş bir yasayı hakirane anımsatırız. Bu İmparatorlukta, kralın ya da varislerinin, imparatorluk bünyesindeki başpiskopos, piskopos, kont, baron, şövalye ve soyluların ve diğer özgür kişilerin onayları ve rızaları alınmadan hiçbir vergi ya da yardım parası tarh edemeyeceği ya da oranlarını yükseltemeyeceği yolunda bir yasaydı, bu. Dahası Kral III. Edward’ın hükümdarlığının 25. yılında, gelecekte hiç kimsenin rızası olmadan krala ödünç para vermekle yükümlü tutulamayacağına dair bir yasa da; parlamento yetkisince onaylanıp, emir ve ilan edilmişti; ne de olsa ülkenin özgürlüğüyle bağdaşmayan, uygunsuz bir şeydi bu.
İmparatorluğun diğer yasalarıyla da, hiç kimsenin Benevolence diye adlandırılan ya da başka türlü herhangi bir yasadışı vergi altına sokulamayacağı kararlaştırılmıştır.
Bu yukarıda sözünü ettiklerimizin dışında, imparatorluğun diğer olumlu bazı yasa ve nizamnameleriyle de, uyruklarınız parlamentonun toplu kararı olmadıkça, hiçbir baç, vergi ya da yardım parası ödemeye zorlanamayacakları hakkını elde etmişlerdi.
Buna karşın son zamanlarda, bazı kontluklardaki çeşitli memurlara çeşitli buyruklar ve bu buyrukların icra talimatnameleri ulaşmıştır. Bunun üzerine çeşitli alanlarda bir araya toplanan uyruklarınıza, Majestelerinize belli bir miktar parayı ödünç vermeleri çağrısında bulunulmuştur. İçlerinden bazılarının karşı çıkmaları üzerine, hemen hiç vakit kaybetmeden bu imparatorluğun yasalarının ve nizamnamelerinin asla izin vermeyeceği bir yemin etmeye zorlanmışlardır. Ayrıca gizli bir meclisin önüne çıkmaya, orada hesap vermeye ve bunu taahhüt etmeye cebredilmişlerdir. Bazıları da başka yerlerde bu yüzden zindana atılmışlar, sürülmüşler, çeşitli yollardan tedirgin ve rahatsız edilmişlerdir. Çeşitli kontluklarda, imparatorluğun özgür geleneklerine ve yasalarına aykırı olarak daha başka pek çok ödeme uyruklarınızdan talep edilmiş ve sırtlarına yükletilmiştir.
Oysa Magna Charta nizamnamesiyle, hiçbir özgür kişinin yakalanamayacağı, hapse atılamayacağı ya da kişisel özgürlüğünden, haklarından ve serbestçe hareket edebilmekten mahrum bırakılamayacağı, yasadışı kılınamayacağı, sürülemeyeceği, kendi zümresinden olanların yasal bir kararı ya da ülkenin bu konuda bir yasası olmadıkça, hiçbir biçimde zarara uğratılamayacağı emir ve ilan edilmişti.
Ve Kral III. Edward’ın hükümdarlığının 28. yılında, parlamento yetkisinin onayı alınarak, hangi zümre ve dereceden olursa olsun, kimsenin mülkünden ya da kiraladığı topraktan uzaklaştırılamayacağı, tutuklanamayacağı, mirastan iskat ettirilemeyeceği ve yasal bir dava içerisinde hesap verme olanağını elde etmeden idam edilemeyeceği de emir ve ilan edilmişti.
Hal bu iken, uyruklarınız, son zamanlarda hiçbir neden gösterilmeksizin hapse atılmışlardır. Habeas Corpus ilkeleri gereğince mahkemenin verdiği cezayı çekmek ve geçici de olsa tahliye edilmek amacıyla yargıçların önüne çıkarıldıklarında ve gardiyanlarından tutuklanmalarının nedenini gösterir bir ilmühaberi talep ettiklerinde, kendilerine hiçbir neden gösterilmemiş; sadece Majestelerinin özel buyruğuyla tutuklu bulunduruldukları bildirilmiştir. Yasalar uyarınca hesap verebilecekleri herhangi bir suçlamada da bulunulmamıştır.
Ayrıca son zamanlarda imparatorluğun çeşitli kontluklarına büyük asker ve levend kıtaları yollanmıştır. Halk, büyük zahmetlere sokularak, imparatorluğun yasalarına ve geleneklerine aykırı olarak; rızaları alınmadan, bunları evlerine kabul etmeye ve orada yerleşmelerine izin vermeye zorlanmıştır.
Kral III. Edward’ın hükümdarlığının 25. yılında parlamentoda alınan bir kararla, hiç kimsenin gövdesi ve yaşamı üzerine, yüce özgürlük mektubunda ve ülkenin diğer yasalarında açıklanan ilkelere aykırı hiçbir menfi eleştiride bulunulmayacağı emir ve ilan edilmişti. Buna karşın yakın tarihte, belli bazı kişilerin komiser olarak atandıklarını ve resmen tanındıklarını gösterir. Majesteleri’nin yüce mührünü taşıyan çeşitli yönergeler gönderilmiştir.
Bu yönergelerde bu kişilerin askerlere, leventlere ve onlarla aynı nitelikteki güruha karşı, ülkenin her yerinde; adam öldürme, hırsızlık, ihanet, başkaldırma, şiddet kullanma ya da bunlara benzer cürüm hallerinde, savaş divanlarının kazai içtihadı (yargı anlayışı) uyarınca uygulama yapma yetkisine sahip oldukları belirtilmiştir. Bu kişiler, bu tür suçluların sorgulama ve yargılanmalarını sonuçlandırmak ve savaş yasasına göre idam cezasına çarptırabilmek için, böyle zamanlarda yaygın olan, savaş divanlarına özgü, basit mahkeme usulünü uygulayacaklardır. Ama suçlu kişiler, eğer bu ülkenin yasaları ve nizamnameleri uyarınca ölümü hak ettilerse; yine bu yasa ve nizamnamelere göre yargılanmaları ve idam edilmeleri gerekmektedir; başka hiçbir suretle yargılanamaz, idam edilemezler.
Bu arada, gerçekten cürüm işlemiş bazı canilerse, bu olağanüstü haller yasasından nasiplenerek; imparatorluğunuzun yasa ve nizamnamelerine göre hak ettikleri cezalandırmadan sıyrılmayı başarmışlardır. Söz konusu canilerin sadece savaş yasası uyarınca daha önce sözünü ettiğimiz yetkili kişilerce cezalandırılabilecekleri bahanesiyle, birçok memurunuz ve görevliniz, yasalar ve nizamnameler uyarınca dava açmayı reddetmiş ya da böyle bir davanın açılmasına engel olmuşlardır. Bu yetki sahibi kişiler ve benzer konumda olan diğerleri, imparatorluğunuzun sözünü ettiğimiz yasalarına ve nizamnamelerine tamamıyla ters düşmektedir.
Bu yüzden gelecekte Parlamentonun genel onayı olmadıkça, hiç kimsenin ödünç para, bağış, vergi, herhangi bir armağan vermeye ya da buna benzer bir ödemede bulunmaya zorlanmasını ve bunun için, böyle bir ödemede bulunmayı reddetti diye, kimsenin sorguya çekilmemesini, yemin etmeye cebredilmemesini, hücreye kapatılmamasını, tutuklanmamasını ya da başka bir biçimde eziyet çektirilmemesini ve rahatsız edilmemesini, yüce Majestelerinizden rica ediyoruz. Hiçbir özgür kişi, bu değindiğimiz durumlardan hiçbirinde yasaklanmamalı ve göz altına alınmamalıdır.
Askerlerin ve leventlerin başka bir yere nakil edilmelerini, ileride halkımızın başına dert açmamalarını, savaş yasasının uygulanacağına dair yönergelerin geri alınmasını ve yürürlükten kaldırılmasını ve gelecekte Majestelerinizin uyruklarının, ülkenin yasa ve özgürlüklerine aykırı bu yönergelerden dolayı helak olmamaları ya da öldürülmemeleri için, bir daha benzeri yönergelerin çıkarılmamasını Majesteleriniz münasip görmelidirler.
Tüm bunları haklarımız ve özgürlüklerimiz olduğu için, yüce Majestelerinizden, İmparatorluğun yasa ve nizamnamelerine mutabık kalarak, hakirane rica ediyoruz. Majesteleriniz teveccüh gösterip, yukarıda saydığımız durumlardan birinde halkımızın aleyhine alınmış olan kararların, yürütülen işlemlerin ve uygulanan yöntemlerin ilerde örnek olarak gösterilemeyeceklerini ya da bazı sonuçlar çıkarmak amacıyla kullanılamayacaklarını ilan etmelidir.
İngiliz Haklar Bildirgesi (Petition of Rights)

Bunu okudunuz mu?

Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarda Cezasızlığa Son Verme Günü

 Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarda Cezasızlığa Son Verme Günü, BM tarafından 2 Kasım günü olarak ilan …