İngiliz İnsan Hakları Bildirgesi-Bill of Rights
Eylül 9, 2018
Evrensel Metinler, Hukuk Felsefesi, Hukuk tarihi, Hukukbook
İngiliz İnsan Hakları Bildirgesi-Bill of Rights, 1689 yılında İngiltere’de yayımlanan ve İngiltere kralının yetkilerini kısıtlayıp keyfi davranışlarını engelleyen bir insan hakları bildirgesidir. İngiliz İnsan Hakları Bildirgesi ile Britanya İmparatorluğu’nda tahta çıkan krallar, yetkilerinin çoğunu parlamentoya devretmiş; insan haklarının korunması bağlamında tüm Avrupa ülkeleri için önemli bir adım atılmıştır.
Bu imparatorluk halkının tüm zümrelerinin temsilcisi, meşru ve özgür, ruhani ve dünyevi lordlarla Avam Kamarası’nın M.S.1688’de Westminster’de bir araya gelmeleri ve o zamanlar William ve Mary adlarını, Orange prensesi ve prensesi unvanlarını taşıyan ve böyle çağrılan ve şahsen orada bulunan Majestelerine, kendilerinin kaleme aldıkları, aşağıdakinin tıpkısı bir yazılı açıklamayı sunmaları nazarı dikkate alınsın.
Şöyle ki; Ölen Kral II. James, görevlendirdiği çeşitli kötü niyetli danışmanın, yargıcın ve bakanın yardımıyla, Protestan dinini, İmparatorluğun özgürlüğünü ve yasalarını, aşağıda saydıklarımızı yapmak suretiyle yıkmaya ve köklerini kurutmaya kalkışmıştır.
- Parlamentonun onayı olmadan, kendisini yasalardan ve bu yasaların icrasından muaf tutup, bunları zaman zaman iptal ederek, iktidarı ele geçirmiş ve elinde bulundurmuştur.
- Nice namuslu din adamını tutuklatmış ve haklarında yargısal kovuşturma açtırmıştır; çünkü bu din adamları, ele geçirilen iktidara bir katkıda bulunmak için, alçakgönüllülük gösterip ricada bulunmuşlardır.
- “Kilise yetkilileri mahkemesi” adını taşıyan bir mahkemenin kurulması için, altında büyük devlet mührünü taşıyan bir yönerge çıkarmış ve bu yönergenin uygulanmasını sağlamıştır.
- Parlamentonun kabul ettiğinden başka bir zamanda ve başka bir biçimde, veto hakkı bahanesiyle, tahtın çıkarı ve yararına para toplamıştır.
- Barış zamanında Parlamentonun onayı olmadan krallığın sınırları içinde, sürekli bir ordu kurmuş, hazır bulundurmuş ve askerleri yasaya aykırı bir biçimde garnizonlara yerleştirmiştir.
- Papacıların yasayı hiçe sayarak silahlandırılıp, kışkırtıldıkları bir zamanda, Protestan inancından olan nice dürüst uyruklarının silahlarını ellerinden almıştır.
- Parlamento üyeliği seçiminin serbestliği ilkesini çiğnemiştir.
- Sadece Parlamento tarafından kovuşturulabilecek birçok olay ve dava hakkında, Yüksek Saray Mahkemesinde (the Court of King’s Bench) yargısal kovuşturma açılmıştır ve daha başka pek çok keyfi ve yasa dışı yönteme başvurulmuştur.
- Son yıllarda hizipçi, kötü ahlaklı, yoz ve niteliksiz kişiler soruşturma jürilerine üye olarak katılmışlar ve yeniden üyeliğe seçilmişlerdir. Daha da önemlisi, yüksek ihanet soruşturmaları, kendi adına mülk sahibi olmayan jüri üyelerince yürütülmüştür. Bu hususlar da nazarı dikkate alınmalıdır.
- Uyrukların özgürlüklerini korumak için sağlanan yararları ortadan kaldırmak amacıyla olsa gerek, haklarında suç duyurusunda bulunulmuş kişiler için gereğinden çok, abartılı koruma önlemleri alınmıştır.
- Oldukça yüksek para cezaları verilmiş, insanlar korkunç, yasadışı cezalara çarptırılmışlardır.
- İlgili kişiler hakkında daha herhangi bir suçluluk duyurusu ya da mahkeme kararı çıkmadan önce, ödeyecekleri kefalet ve çekecekleri hapis cezalarıyla (sukut-u hak cezaları) ilgili sözler verilmiş, vaatlerde bulunulmuştur.
Tüm bunlar, bu İmparatorluğun bildik yasalarıyla tüzükleriyle ve özgürlüğüyle doğrudan ve tamamen çelişmektedir. Adı geçen, ölü Kral II. James’in tahttan çekilmesi ve dolayısıyla tahtın boşta kalmasından sonra, Kadir-i Mutlak Tanrı tarafından, (bu krallığı papacılıktan ve keyfi yönetimden kurtarmak amacıyla, Tanrı’nın yüce elçisi seçilen) Siz Orange Prensi Altesiniz, (ruhani ve dünyevi lordların ve Avam Kamarasındaki çeşitli önde gelen kişilerin örgütlerine uyarak,) Protestan inancına bağlı ruhani ve dünyevi lordlarla, çeşitli kontluklara, kentlere, üniversitelere, seçim bölgelerine ve bazı limanlara mektup yazılmasını buyurmuştunuz. Bu kişilerden, dinlerinin yasalarının ve özgürlüklerinin yeniden tehlikeye düşürülmemesi için, kendilerini temsilen Parlamento’ya yollanmayı hak edebilecek, binaltıyüzseksensekiz yılının Ocak ayının 22.günü, Westminster’de bulunup, oradaki toplantıya katılabilecek kişileri seçmeleri istenmişti; bu mektuplara dayanılarak da seçimler yapılmıştı.
Böylece yukarda sözü edilen ruhani ve dünyevi lordlar ve Avam Kamarası; ilkin, atalarının buna benzer bir durumda yaptıkları gibi, eski hak ve özgürlüklerini temellendirmek ve geçerliklerini pekiştirmek üzere, sözkonusu mektuplara ve seçimlere dayanarak; bu kez ulusun tamamının, özgürce temsil edildiği bir toplantıda bir araya gelmişlerdir. Yukarıda sözü edilen amaçlara ulaşmak için de, en ciddi sorunlara en geçerli yöntemlerle eğilmeyi uygun bulmuşlardır.
- Parlamentonun onayı olmadan, Kral’ın yetkisine dayanarak, yasaları ve bu yasaların icrasını iptal etmek gücü sözde kalır ve yasa dışıdır.
- Son zamanlarda alışkanlık haline getirmek küstahlığını gösterdikleri gibi; Kral’ın yetkisine dayanarak, kendini yasalardan ve bu yasaların icrasından muaf tutmak gücü de sözde kalır ve yasadışıdır.
- Geçmişteki, “Kilise yetkileri Mahkemesinin” kurulması için çıkarılan yönerge ve benzeri türden diğer tüm yönergeler ve mahkemeler yasa dışı ve zararlıdır.
- Veto hakkı bahanesiyle, Parlamento’nun onayı olmadan, uzun bir süre için; kabul edildiğinden ya da edileceğinden başka bir biçimde tahtın yararına para toplamak yasadışıdır.
- Kral’a rica ve minnet mektupları yollamak uyruklarının hakkıdır. Bu mektupların Kral’a sunulmasından dolayı yapılan tutuklamalar ve kovuşturmalar yasadışıdır.
- Barış zamanında, Krallık sınırları içerisinde Parlamento’nun onayı olmadan, sürekli bir ordunun kurulması ve hazır bulundurulması yasaya aykırıdır.
- Protestan inancına bağlı uyruklar, mevkilerinin gerektirdiği ve yasanın izin verdiği ölçüde, kendi güvenlikleri için silah taşıyabilmelidirler.
- Parlamento üyelerinin seçimi serbest olacaktır.
- Konuşma özgürlüğü vardır; Parlamento’daki tartışmalar ve görüşmeler, Parlamento’dan başka hiçbir yerde ya da mahkemede suçlama ya da soruşturma konusu yapılmamalıdır.
- Gereğinden çok, abartılı güvenlik önlemleri öngörülmemeli, kefaletler yüksek tutulmamalı, korkunç ve olağandışı cezalar verilmemelidir.
- Jüri üyeleri yasal yoldan atanmalı ve yeniden seçilebilmelidir. Yüksek ihanetle suçlanan insanların mahkemesine katılan jüri üyelerinin kendi adlarına mülk sahibi olmaları gerekmektedir.
- İlgili kişinin yargılanmasından önce, kefalet ve hapis cezasıyla ilgili söz verilmesi ve vaatlerde bulunulması yasadışıdır.
- Parlamento şikayetlerinin giderilmesi, yasaların düzeltilip, güçlendirilmesi ve korunması amacıyla sık sık toplanacaktır.