Kıyı Çizgisi, Kıyı Kanunu’na göre; “Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgi” olarak tanımlanmıştır.
Kıyı Çizgisi, Kıyı Kanununun uygulamasına gösteren Yönetmeliği’ne göre ise “Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın dışında, suyun kara parçasına değdiği noktaların birleşmesinden oluşan meteorolojik durumlara göre değişen doğal çizgi” olarak tanımlanmıştır. Diğer ifadeyle, kıyı çizgisi, suyun taşkın hali dışındaki olağan durumda karayla buluştuğu noktaların bir şerit halinde çizilmesi ile oluşturulur.
Kıyı çizgisi zamana göre hareketlilik arz edebilmektedir. Gel-git hareketleri ve rüzgar kuvvetlerine göre bölgesel olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Yüksek falezli ya da sert kayalardan oluşan kıyılarda kıyı çizgisi daha az değişkendir. Denize komşu kara parçasının alçak ve yatay seyir izlediği, yumuşak toprak yapısına sahip olduğu kıyılarda çizgi daha çok değişmektdir.
Kıyı Kenar Çizgisi
Deniz, tabii ve suni göl ve akarsuların, alçak-basık kıyı özelliği gösteren kesimlerinde kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturduğu kumsal ve kıyıa kumullarından oluşan kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık benzeri alanların doğal sınırı; dar-yüksek kıyı özelliği gösteren kesimlerinde ise, şev ya da falezin üst sınırıdır. Bu sınır doldurma suretiyle arazi elde edilmesi halinde de değiştirilemez. Deniz, tabi ve suni göl ve akarsuların doğal sınırı kıyı kenar çizgisidir.
Kıyı ise Kıyı çizgisi ile Kıyı Kenar Çizgisi arasındaki alanı ifade etmektedir. Denizden kara yönüne doğru, kıyı çizgisinden sonraki su hareketlerinin oluşturduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınırı (kıyı çizgisi) arasındaki bölge kıyı olarak tanımlanmaktadır. Dar Kıyı kavramı, kıyı kenar çizgisinin, kıyı çizgisi ile çakışması halini ifade etmektedir.
Sahil Şeridi: Kıyı Kanunu’nda 1992 yılında yapılan değişiklikle, Sahil Şeridi kavramı getirilmiştir. Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan sahil şeridi olarak tanımlanmıştır.
Kıyı Kenar Çizgisi Tespit Komisyonları
KKÇ, Kıyı Kenar Çizgisi Tespit Komisyonları tarafından belirlenmektedir. Komisyon, valilikler tarafından ve kamu görevlilerinden oluşan en az beş kişi ile oluşturulmaktadır. Kıyı kenar çizginin tespitine konu olmayan akarsuların, deniz, tabii ve suni göllerle birleştiği yerlerde; deniz, tabii ve suni göl kıyı kenar çizgisi olarak tespit edilir.
Kıyı Alanlarına ilişkin Düzenlemeler:
Türkiye’deki sahil şeritlerine ilişkin ilk yasal düzenleme, 6785 sayılı İmar Kanunu’na hükümlerle yapılmıştır. 1995 yılında çıkarılan Kıyı Kanununa kadar kıyılar İmar Kanunu kapsamında korunmuştur. İmar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve haller için yaptırımlar öngörülmüştür
Kıyılara ilişkin ilk temel kanun 27 Kasım 1984 tarihinde çıkarılan 3086 Sayılı Kıyı Kanunu olmuş, Resmi Gazete’de 01 Aralık 1984 günü yayınlanmıştır. Bu Kanun, Halkçı Parti’nin başvurusu üzerine iptal edilmiştir. Kıyı kenar çizgisi ve kıyı tanımlarının Anayasa’ya aykırı olması gerekçe gösterilmiştir. Kanun’un öteki hükümlerinin uygulanma kabiliyeti kalmaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nin 25.02.1986 tarihli ve E:1985/1, K:1986/4 sayılı kararı ile Kanun’un tümünün iptaline oybirliğiyle karar verilmiştir.
3621 sayılı Kıyı Kanunu
Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra 3621 sayılı Kıyı Kanunu çıkarılmıştır. Kanunda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 43. maddesi doğrultusunda, kıyılar ile ilgili genel esaslar belirlenmiştir.
Kanuna göre, Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olacaktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilecektir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti yapılacaktır. Çizginin tespit edilmediği bölgelerde talep halinde üç ay içinde kıyı kenar çizgisi tespiti edilecektir.
Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilecektir. Bu sınırda kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılabilecektir. Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırının gerisinde kalan alanda yapılabilecektir. Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenecektir.
Kıyılarla İlgili Diğer Mevzuat
Belediyeler Kanunu, Belediyeler Yapı ve Yollar Kanunu,
Tapu Kanunu, İmar Kanunu, Orman Kanunu,
Su Ürünleri Kanunu, Balıkçı Barınakları Yönetmeliği,
Turizm Teşvik Yasası, Karasuları Kanunu,
Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu,
Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanun,
Çevre Kanunu, Milli Parklar Kanunu,
Maden Kanunu, Kadastro Kanunu,
Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği,
Başbakanlık Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,
Doldurma ve Kurutma Yoluyla Arazi Kazanma ile İlgili Genelge,
Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) Yönetmeliği,
Kıyı Alanları Yönetimi (KAY) Türk Milli Komitesi Yönetmeliği,
Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgelerinde ve Turizm Merkezlerinde Planlamaya ve Uygulamaya İlişkin Yönetmelik,
Genelge (Kıyıda Kaçak Yapıların Önlenmesi),
2009 tarihli Gemilerin Geri Dönüşümü Hakkında Hong Kong Sözleşmesi,
Deniz Turizmi Yönetmeliği Uygulama Tebliği,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği,
Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Hizmetleri Yönetmeliği