Profesör, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununa göre, en yüksek düzeydeki akademik unvana sahip öğretim üyesi kişilere verilen unvandır.
Latince Professor’ün karşılığı olarak Türkçeye girmiştir. “Bir sanat ya da bilim dalında en yüksek düzeyde uzman” anlamına gelen; uzun yazım biçimi “profesör” bir unvan olarak ilk kez 1706 yılında, kısa yazım biçimi “prof.” ise 1838 yılında kullanılmaya başlanmıştır.
Kanunen belli süreyi doldurmuş, bilimsel güç ve öğretim yeteneği sabit olmuş doçentler arasından başvurma üzerine seçilerek tayin edilir.
Profesör olabilmek için şartlar:
- En az beş yıl üniversitelerde doçentlik yapmış olmak veya doçent unvanını kazandıktan sonra yedi yıl, uzmanlığıyla ilgili işte çalışmış olmak.
- Bilimsel değerini ve öğretim yeteneğini doçent olduktan sonraki çalışmaları ve yayımlarıyla tanıtmış olmak.
Yukarıda yazılı şartları yerine getiren doçentlere, başvurmaları üzerine fakülte profesörler kurulunun kararı ve üniversite senatosunun onayı ile bir kadroya bağlı olmaksızın üniversite profesörü unvanı verilir. Kadro varsa, profesör kadrosuna girer ve bu kadrodan maaş alarak profesörlere ait bütün haklardan yararlanır. Kadrosuz profesör olan kimseler maaşlarını doçentlik kadrosundan alırlar. Fakat bunun dışında kadrolu profesörlerin bütün hak ve yetkilerine sahiptirler.
Pek çok ülkede aynı adla anılan Profesör unvanı İngiltere’deki ‘Chair’ ve ‘Reader’ unvanlarına denk düşmektedir. Kürsüsüz Profesör gibi bir unvan da kullanılmakla birlikte, bunun İngiliz akademik unvanlar sıralamasındaki ‘Reader’a karşılık geldiği söylenebilir.
Hukuk Ansiklopedisi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Bir yorum
Pingback: Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı Yaşamını Yitirdi