Saldırının(Tecavüz) Tarifi Üzerine Birleşmiş Milletler Kararı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 14 Aralık 1974 yılında yapmış olduğu toplantıda ilan edilmiştir. Kararın Türkçeye tercümesi BM Enformasyon Merkezi UNIC tarafından 2002 yılında yapılmıştır. Kavramın tanımlanmasında, Birleşmiş Milletler Antlaşması‘na özellikle ve sıklıkla atıf yapılmıştır.
Saldırı’nın (Tecavüzün) Tanımı : Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 3814 (XXIX) Sayılı ve 1974 Tarihli Kararı
Genel Kurul, saldırının (tecavüzün) aşağıdaki tanımını kabul eder:
Madde 1
Saldırı, bir Devletin diğer bir Devletin egemenliğine, ülke bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı veya işbu Tanımda belirtildiği üzere, Birleşmiş Milletler Andlaşması ile bağdaşmayan diğer herhangi bir tarzda silahlı kuvvet kullanılmasıdır.
Açıklayıcı not: Bu Tanımda, “Devlet” terimi,
a- Tanıma veya bir Devletin Birleşmiş Milletlerin üyesi olup olmamasına halel getirmeyecek bir şekilde kullanılmıştır.
b- Yerine göre, “Devletler grubu” kavramını da kapsar.
Madde 2
Bir Devletin Birleşmiş Milletler Antlaşmasına aykırı şekilde ilk defa silahlı kuvvet kullanması, bir saldırı fiilinin prima facia kanıtını teşkil eder; ancak Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler Andlaşmasına uygun şekilde, bir saldırı fiilinin işlenmiş olduğu konusundaki bir tespitin, söz konusu fiillerin veya sonuçlarının yeterli ağırlıkta olmaması da dahil olmak üzere; diğer ilgili şartların ışığında haklı olamayacağı sonucuna varabilir.
Madde 3
Savaş ilan edilmiş olsun olmasın, aşağıdaki fiillerin herhangi birisi 2’nci madde hükümlerine tabi ve ona uygun şekilde bir saldırı fiili niteliği taşır:
a- Bir Devletin silahlı kuvvetlerinin diğer bir devleti istila etmesi veya ona hücum etmesi veya ne kadar geçici olursa olsun, böyle bir istiladan veya hücumdan ileri gelen herhangi bir askeri işgal veya kuvvet yoluyla başka bir Devletin ülkesinin veya bir bölümünün ilhakı;
b- Bir Devletin silahlı kuvvetlerinin, başka bir Devletin ülkesini bombardıman etmesi veya bir Devletin diğer bir Devletin ülkesine karşı herhangi bir şekilde silah kullanması;
c- Bir Devletin liman veya kıyılarının diğer bir Devletin silahlı kuvvetleri tarafından abluka altına alınması;
d- Bir Devletin silahlı kuvvetleriyle başka bir Devletin kara, deniz veya hava kuvvetlerine veya deniz veya hava filolarına saldırması;
e- Bir Devletin başka bir Devlette sonuncusuyla yapılan bir anlaşmaya göre bulunan silahlı kuvvetlerinin o anlaşmada öngörülen hükümlere aykırı şekilde kullanılması veya bu silahlı kuvvetlerinin varlığının bu ülkede anlaşmanın sona ermesinden sonra da sürdürülmesi;
f- Ülkesini başka bir Devletin emrine veren bir Devletin, ülkesinin o Devlet tarafından üçüncü bir Devlete karşı saldırı amacıyla kullanılmasına izin vermesi;
g- Bir Devlet tarafından veya bir Devlet adına diğer bir Devlete karşı yukarıda listesi verilen fiillere varan veya o ölçekte olan silahlı kuvvet fiillerini icra eden silahlı çetelerin, grupların, gayri nizami askerlerin veya paralı askerlerin gönderilmesi veya bu gibi fiillere önemli ölçüde karışılması.
Madde 4
Yukarıda sayılan fiiller, tüketici değildir ve Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler Andlaşması hükümlerine göre başka fiillerin (de) saldırı teşkil ettiği tespitini yapabilir.
Madde 5
1.Siyasi, ekonomik, askeri veya başka türlü hiçbir mülahaza (sebep), saldırıya haklılık gerekçesi sağlamaz.
2. Bir saldırı savaşı, milletlerarası barışa karşı bir suçtur. Saldırı, milletlerarası sorumluluğa yol açar.
3. Saldırıdan kaynaklanan (ileri gelen) hiçbir ülkesel kazanım ve özel avantaj, hukuki olarak tanınmaz veya tanınmayacaktır.
Madde 6
Bu tanımda yer alan hiçbir hüküm, kuvvet kullanmanın hukuki olduğu durumlarla ilgili hükümler de dahil olmak üzere, Birleşmiş Milletler Andlaşmasının kapsamını herhangi bir şekilde genişletecek veya daraltacak şekilde yorumlanmayacaktır.
Madde 7
İşbu Tanımda ve özellikle 3cü maddede yer alan hiçbir hüküm, Birleşmiş Milletler Andlaşması’ndan kaynaklanan ve Devletler Arasında Dostça İlişkiler ve İşbirliği ile ilgili Milletlerarası Hukuk Prensipleri Hakkında Bildiri‘de zikredilen self-determinasyon, özgürlük ve bağımsızlık hakkından zorla mahrum edilen halkların, özellikle sömürge idaresi ve ırkçı rejimler veya yabancı tahakkümünün diğer biçimleri altında yaşayan halkların bu hakkına herhangi bir şekilde nakise getirmediği gibi bu halkların o amaçla yaptıkları mücadeleye ve Birleşmiş Milletler Andlaşması’nın prensiplerine uygun şekilde ve yukarıda anılan Bildiriye göre yardım arama ve alma hakkına da bir nakise getirmez.
Dostane İlişkiler ve İşbirliği Kurulmasına İlişkin Uluslararası Hukuk Prensipleri