Avukat Senih Özay,1951 yılında Manisa Salihli’de doğmuş, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Ankara Barosu ve İzmir Barosunda avukatlık yapmıştır. İzmir Barosunun 1988-1990 döneminde Sabri Kurt başkanlığındaki yönetim kurulunda üye olarak yer almıştır. Özay, 1980’lerden günümüze toplu dava aktivizmi, geçmişle hesaplaşma, siyasi ayrımcılık, çevre koruma, türcülükle mücadele alanlarında sayısız dava ve kampanya yürütmüş, pek çok sivil girişimin kurulmasına önayak olmuştur.
Sınır Tanımayan Avukatlar ( STAD) Kurucu Üyesidir. STAD, sahadaki insan hakları avukatlarına ve savunucularına destek vermek, kişisel veya mesleki bütün hayat alanlarında insan hakları odaklı yaklaşım geliştirmek isteyen gençleri yetiştirmek, bununla sınırlı olmadan herkeste, hayatın her alanında insan hakları duyarlılığı geliştirmek ve örselenebilir kesimlere mensup bireyleri ve insan hakları ihlallerinin mağdurlarını korumak ve savunmak amacıyla kurulmuş bir dernektir.
Özerk bireyi esas alan STAD, Avrupa İnsan Hakları Savunucuları İlkeleri’ni (“European Guidelines on Human Rights Defenders”) benimsemektedir. İnsanları birleştiren davalar için bir araya gelen STAD avukatlar, hiçbir siyasal gündemin insan haklarına saygı prensibinden vazgeçmeyi haklı çıkarmayacağını savunmaktadır.
Avukat Senih Özay, Yeşiller Partisi Kurucu Üyeliği, İnsan Hakları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Savaş Karşıtları Derneği, Sosyal Araştırmalar Vakfı, Kuzey Kafkasya Kültür Derneği, Düşünce Suçu Müzesine Doğru Hareketi, Kuşaklararası Dayanışma Hareketi yönetici ve üyeliği yapmıştır. Senih Özay, hukuk ve çevre alanında yoğun çalışmalarla dolu bir yaşam sürmektedir. Çevre politikaları, lobicilik, çevre koruma aktivizmi, kuşaklar arası dayanışma, stratejik ve taktik davalama, baskı grupları konularıyla ilgilenmektedir. İzmir Çevre Hareketi Avukatları ve Çetelere Karşı Mücadele Avukatları adlı iki örgütün ve Barış ve Sivil Anayasa Girişimi’nin üyesidir. Yeşiller Partisi’nin kurucuları arasında iken partinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasının ardından İzmir Barosu‘ndan bir grup avukatla çevre hareketini oluşturmuştur.
Avukat Senih Özay’ın “İnsanlığın Ortak Orospusu Altın” ve “Anılarım… Ağzımı Hayır’a Açtığım Davalarım” isimli yayınlanmış kitapları bulunmaktadır. “Yalan Dünya” dizi filminde canlandırdığı “Nurhayat Karakaş” karakteri ve senaryosunu yazıp oynadığı Deliha sinema filmi ile adını duyuran yönetmen ve oyuncu Gupse Özay ile Kış Uykusu’nun hukuk müşaviri Osman Betal Özay’ın babasıdır.
Senih Özay, Karaburun Yeni Liman’da denize sıfır noktada doğa ortamında bulunan özel karavanında yaşamakta, sosyal medyadaki ve internetteki takipçilerine yönelik şiir, sanat, felsefe, doğa ve insana dair paylaşımları büyük ilgi görmektedir. Özay, toplumsal mücadelenin yükseldiği yıllarda genç olması kadar Çerkes kökenli oluşunun da siyasi kimliğini belirlediğini söylemiştir.
Senih Özay öncülüğündeki 4 kişilik duyarlı yurttaş grubu her geçen gün daha fazla insanın ölmesini engellemek için Suriye savaşı sonucunda mülteci durumuna düşen insanların durumunu Lahey’de bulunan Uluslararası Adalet Divanı‘na taşımış ve 194 ülke hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.
Avukat Senih Özay, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılandığı 12 Eylül Darbe yargılamalarında Avukat Ömer Kavili ile birlikte yoğun mücadele vermiş, darbecilerin ve darbe döneminde suç işleyen özellikle işkence suçu işlemiş gerçek faillerin yargılanması için uzun süren yargı aşamalarını takip etmiş, İstanbul Üniversitesi’ne dava açarak Kenan Evren’e verilen hukuk doktoru unvanının geri alınmasını talep etmiştir. Özay, Kenan Evren’in maaşının kesilmesi, adının cadde ve okullardan silinmesi, Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’nün geri alınması için de davalar açmıştır.
Üniversitelerin aksi yöndeki birçok raporuna rağmen Yamanlar’da çöp bertaraf tesisi kurmak için proje geliştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine avukat arkadaşları ile birlikte İdare Mahkemesi’ne dava açmış ve tüm Karşıyakalıları, Yamanlar’daki bu mücadeleye destek olmaya çağırmıştır. İdare mahkemesi tarafından atanan bilirkişi heyetlerinin de proje aleyhine raporlar vermesi ve davanın belediye aleyhine sonuçlanacağının anlaşılması üzerine belediye başkanı tarafından yanına gidilerek yalvarıldığı konusunda medyada haberler çıkmıştır.
Avukat Senih Özay aracılığıyla 1992 yılında başlattığı hukuk mücadelesi ile Bergama-Ovacık’ta siyanürlü maden aranmasını önüne geçmeye çalışmış ve “siyanüre hayır” diyerek Bergama altın madeninin kapatılması için dava açmıştır. Bergama davalarının devam ettiği dönemde ve hukuki süreçlerde Senih Özay da soruşturmaya uğramış, hakkında dava açılmış ve İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2009 yılında “Muhtelif tarihlerde gerçeğe aykırı basın açıklaması yaptığı” gerekçesiyle 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmış ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Avukat Senih Özay “Biz bugüne kadar çok şikayet edildik. Barolara, Sermaye Piyasası Kurulu’na, savcılıklara. Bunlar doğaldır. Benim Alman ajanı olduğum dahi iddia edilmişti. Bundan da beraat ettiğim hatırlanmalıdır. Bu yargı kararına itiraz edeceğim, hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘ne bu kararı taşıyacağım” demiştir. Devam eden dava süreçleri sonunda köylüler adına açılan davaların sonucunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Bergama köylüleri lehine tazminata hükmedilmiştir. Yargılama sonucunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi olan Adil yargılama ilkesinin ve 8. maddesi olan Özel ve aile yaşamı maddelerinin ihlal edildiğine karar vererek Türkiye’nin davacılara tazminat ödemesine karar vermiştir.
Bergamalı köylülerin avukatı Senih Özay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı doğrultusunda köylülere ödenen tazminatın 1998 yılından bu yana Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı, bakanları ve diğer sorumlularından tahsil edilmesi için Başbakanlığa, Maliye ve Dışişleri bakanlıklarına başvuruda bulunmuştur.
Avukat Senih Özay’ın hem hukuk yoluyla hem de sivil toplum çalışmaları ve sivil itaatsizlikle engel olmaya çalıştığı Bergama Maden sahasındaki çalışmaların halk sağlığı bakımından zararlı olduğu uzun yıllar sonra ortaya çıkmaya başlamış, Bergama’da siyanür yöntemi ile altın çıkarıldığını, bunun da insan sağlığını olumsuz yönde etkilediğini iddia eden doğa savunucusu avukat Senih Özay, İzmir Valiliği ve İzmir İl Sağlık Müdürlüğü nezdinde girişimlerde bulunarak Çamköy, Ovacık ve Narlıca köylerinde kanser taraması yapılması için idari başvurularda bulunmuş, bölgede artmakta olan kanser hastalığının bilimsel çevrelerce ve idari kurumlarca araştırılmasını ve soruşturulmasını talep etmiştir.
“Anılarım… Ağzımı Hayır’a Açtığım Davalarım” isimli kitabın takdimi şu şekildedir: “Senih Özay, tartışmalı davaların inatçı ama kibar savunucusu, doğa ve insan dostu avukat-yazar… ‘Türkiye’de avukatlar ne hikmetse anılarını yazmıyorlar. Ben yazdım’ diyen Özay’ın anıları hukuk öğrencilerine bir ders niteliğinde… ‘Ben başkasının yapabileceği şeyleri yapmamalıyım. Dışımdakilerin çok şey yapabileceklerine, yapmaları gerektiğine inanmalıyım. Bana yine de çok önemli işler kalacaktır’ diyecek kadar mütevazı. Çevre hakları ve insan hakları birbirinden ayrılır mı? Ayrılmaz. Anayasalarda gelecek nesillerin hakları da kapsama dahil edilmelidir. Hiçbir politikacı gelecek nesiller için karar verememelidir. Çünkü sadece oy verebilen kitleler tarafından seçilmiştir. Hayvanlar, çocuklar, ağaçlar, doğmamış çocuklar oy veremezler. Onların hakları ise mahkeme kararı ile korunur. Avukatlar, çevre hareketleri, insan hakları duyarlıları, böcekler, kuşlar, incir, zeytin, fesleğenler ve kadınlar için..”
http://www.sabah.com.tr/egeli/2014/10/26/davalarin-adami
https://www.haberler.com/senih-ozay/
https://www.haberler.com/cesme-icin-korkutan-lady-tuna-raporu-9547535-haberi/
https://www.evrensel.net/haber/173539/agzini-hayir-a-acan-br-nbsp-nbsp-nbsp-avukat-senih-ozay