Yeni
Ana Sayfa » Hukuk tarihi » Şeriye Mahkemelerinin Kapatılması

Şeriye Mahkemelerinin Kapatılması

Şeriye Mahkemelerinin Kapatılması, Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra laik sistemin kurulabilmesi için gerçekleştirilen en önemli devrimlerdendir.

29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilân edilerek Mustafa Kemal Paşa cumhurbaşkanı seçildikten sonra vakıflar konusundaki düzenlemeler yeni şartlar çerçevesinde şekillenmiştir. Hükümet öncelikle, vakıfların millete intikalini ve bir gene müdürlük tarafından idare edilmesini kararlaştırmıştır. Öte yandan halifelik ve şer‘î işlerin idaresi yeni siyasî gelişmeler sonucunda yavaş yavaş ortaya çıkmıştır. Hilâfete karşı gösterilen aşırı ilgi ve Halife Abdülmecid Efendi’nin bazı davranışlarının da etkisiyle halifelikle birlikte; Şer‘iyye ve Evkaf Vekâleti’nin kaldırılması, eğitim ve öğretimin birleştirilmesi hususunda ortak bir kanaat oluşmuştur.

Mustafa Kemal Paşa, 1 Mart 1924’te meclisin açılış konuşmasında eğitimin birleştirilmesini ve dinin siyaset sahnesinden geri çekilerek Şeriye Mahkemelerinin Kapatılması gerektiğini ifade etmiş ve ertesi gün Cumhuriyet Halk Fırkası grubunda bu esaslar kabul edilmiştir.

Şeriye Mahkemelerinin Kapatılması, 3 Mart 1924’te Şer‘iyye ve Evkaf ve Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye Vekâletlerinin İlgasına Dair Kanun teklifi ve ardından Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu ile Hilâfetin İlgasına ve Hânedân-ı Osmânî’nin Türkiye Cumhuriyeti Memâliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanunun kabulü ile uyumlu ve paralel bir karardır.

Şeriye Mahkemelerinin Kapatılması

Lağvedilen Şer‘iyye ve Evkaf Vekâleti’nin yerine, İslâm dininin itikad ve ibadete dair hüküm ve işlerinin yürütülmesi ve dinî müesseselerin idaresiyle görevli Diyanet İşleri Reisliği kurulmuştur. Vakıfların idaresi ve işleriyle ilgilenen Evkaf Müdüriyet-i Umûmiyyesi(vakıflar Genel Müdürlüğü) kurulmuş; Diyanet İşleri Reisliği ile birlikte Başbakanlığa bağlanmıştır.

Ülkedeki bütün cami, mescid, tekke ve zâviyelerin yönetimiyle; imam, hatip, vâiz, şeyh, müezzin ve kayyım gibi görevlilerin işlemleri Diyanet İşleri reisinin yetkisine bırakılmıştır. Müftüler Diyanet İşleri Reisliği’ne bağlanmıştır.

Aynı tarihte çıkarılan Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu ile ülkedeki bütün eğitim ve öğretim kurumlarının yanında Şer‘iyye ve Evkaf Vekâleti’ne bağlı olan veya vakıflarca yönetilen mektep ve medreseler de Maarif Vekâleti’ne devredilmiş; bir süre sonra da medreseler kapatılmıştır.

Osmanlı Devleti’nde çok önemli görevler üstlenen iki büyük kurum revizyona tabi tutulmuştur. Şeyhülislâmlık ve Vakıfların idaresi ayrı ayrı genel müdürlük seviyesine indirilmiş, etkisiz hale getirilerek yeni devlet teşkilatı içerisinde yerini almıştır.

Şeriye Mahkemelerinin Kapatılmasından önce Şer’iyye Mahkemeleri ve Şer’iyye Sicilleri

Osmanlı mahkemelerinde verilen kararların ve tutulan kayıtların toplandığı defterlere Şeriye Sicilleri denilmektedir. Kadı sicilleri, kadı divanı, mahkeme kayıtları, sicillât-ı şer‘iyye ve yaygın kullanımı ile şer‘iyye sicilleri denilen bu defterler; kadı yahut nâibi tarafından tutulmakta ve çeşitli türden belgeleri içermektedir.

Osmanlı Devleti’nde merkezde ve taşrada her tabakadan insanlar arasındaki hukukî ilişkilere dair kayıtları içeren bu defterler; Osmanlı hayatının aile, toplum, ekonomi ve hukuk gibi birçok alanının tarihi için en önemli kaynaklardır.

Şeriye Mahkemelerinin Kapatılmasından önce kadıların tuttukları siciller; Osmanlı sistemindeki etkin rolleri sebebiyle sosyal ve yerel tarih çalışmalarında da ana kaynak niteliği taşımaktadır.

Mahkemede görülen davaların veya kişilerin kendi aralarında yaptıkları mukavelelerin kayıt altına alınma usulleri hem fürû-i fıkıh eserlerinin “kitâbü’d-da‘vâ, kitâbü’l-mehâdır ve’s-sicillât” ya da “edebü’l-kazâ/kādî” gibi başlıkları altında, hem de erken dönemden itibaren fıkıh literatürü içinde özel bir tür haline gelen İlmü’ş-şürût ve Edebü’l-kazâ adlı eserlerde genişçe işlenmiştir.

Bu eserlerde “vesika, mahzar, sicil” diye adlandırılan kayıt çeşitleri arasındaki farklar belirtilmiş ve nikâh, bey‘ gibi model akidlerin her birine dair kayıtların şekil şartlarıyla ilgili pek çok örnek verilmiştir.

“Kadı onayı ve kararı bulunmayan kayıt” anlamındaki mahzar ile “kadı onayı ve kararı bulunan kayıt” anlamındaki sicil kavramlarının terim haline geliş süreci literatürden takip edilebilmektedir. Bununla beraber bu kayıtların defterlerde toplanmasının (sicil/sicillât) oluşum tarihi henüz yeterince açıklığa kavuşturulamamıştır.

Şer‘iyye sicil defterlerinin ne zamandan beri var olduğu hususundaki modern tartışmada Manna, erken dönem İslâm tarihi kaynaklarında hiç zikredilmemesinden ve önceki devirlerden günümüze sicil defterlerinin kalmamasından yola çıkarak Ebied ve Mandaville gibi araştırmacıların var sayımlarının aksine bu defterlerin sistematik biçimde sadece Osmanlı döneminde tutulduğunu söylemektedir.

Bunu okudunuz mu?

Abusus non tollit usum

Abusus non tollit usum

Abusus non tollit usum, Roma Hukukundan günümüze ulaşmış Latince deyimlerdendir. Bir şeyin yanlış kullanılması onun …