Ana Sayfa » Makale » Sivas Kıyımı İnsanlık Suçu Kapsamına Alınmalı

Sivas Kıyımı İnsanlık Suçu Kapsamına Alınmalı

Sivas Kıyımı İnsanlık Suçu Kapsamına Alınmalı / Faik Akçay

Sivas (Madımak) Kıyımı’nın gerçek suçlularına hiç dokunulamadı. Olayın yaşanmasında araç olarak kullanılan maşaların bazıları yargılandılar, değişik cezalar aldılar, özgürlüklerinden yoksun bırakıldılar. Bu uygulamalar, gerçek suçluların gizlenmesinden başka bir iş değildi. Olayı kurgulayan gerçek ele hiç uzanılamadı, dokunulamadı.

Sivas ya da başka kıyımlarda, gerçek suçlulara ulaşılamadığı sürece, bu tür kıyımların hiç bitmeyeceği açık.

Eylemin boyutu

15 bin dolayında saldırgandan yalnızca 190’ı için gözaltı işlemi yapıldı. Yalnızca 124 kişiye dava açıldı. 3 kişinin bir araya gelmesinin yasak olduğu, 10 kişinin bir araya gelmesinin kolay olmadığı bir ülkede, 15 bin kişinin bir araya gelerek eylem yapması, kendiliğinden oluşan bir iş olamaz. Bu güç işi örgütleyenler, bunu yalnızca cami önünde, birkaç saat içinde yapmış olamazlar. Yıllar, aylar, günler öncesinin bir çalışmasıyla oynanan bu oyun yaşama geçirilinceye dek, ülkenin bilgi alma örgütleri, yönetim birimleri, güvenlik güçleri neredeydiler? Bu durum, olayın bir kurgu olduğunu ortaya koymakta.

Zamanaşımı uygulanmamalı

Madımak Oteli’nde insanların yakılması bugüne değin “insanlığa karşı işlenen bir suç” olarak görülmediği için, sıradan suçlar gibi 30 yıllık zaman aşımı kapsamına alınmak isteniyor. Olay insanlık suçu kapsamına alınmazsa, zamanaşımı gerekçesiyle, dosyalar ortadan kaldırılacak.

Yargı, eylemi “insanlığa karşı suç” olarak görmezse, olayın yaşandığı günden buyana yakalanamayan üç sanık hakkında süren yargılama, daha doğrusu yargılanmama, 30 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu için zamanaşımına girecek. Bu insanlar, hiçbir yaptırımla karşılaşmadan suçtan kurtulacaklar.

“2005 yılında yürürlüğe giren TCK’ya göre, insanlığa karşı işlenen suçlar zamanaşımına girmiyor. Ancak Sivas Kıyımı (Katliamı) davası bu kapsama alınmadı. Zamanaşımı kararlarını veren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararında, Sivas’ta ortaya konan olayların siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle, toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmediği belirtilerek, “Dolayısıyla olayın insanlık suçu kapsamında değil terör suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır” ifadelerini kullandı. Kararda, Yargıtay ve Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin eski kararlarındaki, topluluğun dini amaçlarla anayasal düzeni yıkmak istedikleri saptaması da dikkate alınmadı. Mahkeme, zamanaşımına girmese de delil yokluğundan dolayı sanıkların cezalandırılamayacağını da karar altına aldı. Bu yorumu yaparken, video ve fotoğrafları inceleyen polislerin tanıklıkları yok sayıldı. Bu tanıklıklar ‘tahmin’ olarak yorumlandı. Mahkemeye göre, zamanaşımı süresi zaten davanın görülmeye başlandığı 2008’de dolmuştu. Kararda, eylemin ‘sistemli’ olmadığı ve örgüte rastlanmadığı belirtildi ancak eylem ‘terör suçu’ sayıldı”.(1)

Bu eylemin ortaya konuş biçimi, “terör suçu” boyutunun ötesinde, “insanlığa karşı işlenmiş bir suç” olduğunu göstermekte. Yukarıda belirtilen yargı kararının oluşturan yargı organının, yargıçların bunları görmezden gelerek böyle bir karar oluşturmalarını anlamak güç.

Cezası kesinleşen dokuz kişi hakkında 2001’den bu yana ceza zamanaşımı işliyor. Bu süre de 2031’de dolacak. Yapılan yargılama sonunda suçlu oldukları saptanarak, hüküm giyen, bu kararlar kesinleşen 9 kişi, yurtdışına kaçtıkları, bugüne dek yakalanamadıkları için, zamanaşımı süresi işlediğinden ceza almaktan kurtulacaklar. Bu yargı kararını ortadan kaldıracak yeni kararların oluşturulması, eylemin insanlığa karşı işlenen suç kapsamına alınması gerekmekte.

Farklı zamanaşımı süreleri

“Davanın kimi sanıkları anayasal düzeni bozmaya teşebbüs, kimi iştirak, kimi yardım gibi suçlardan yargılandıklarından zamanaşımı süreleri değişiyor. Bugüne kadar avukatlara haber bile verilmeden çeşitli dosyaların karara bağlandığı ortaya çıktı. 2010’da bu şekilde iki sanık için zamanaşımı kararı verildi. Başka sanıkların da farklı illerdeki mahkemeler kanalıyla, zamanaşımı tespiti yaptırarak, karar aldırdığı ve ceza riskinden kurtuldukları ifade ediliyor. Bu konuda avukatlara net bir bilgi verilmedi.

“Yargı, DGM’lerin kapatılmasının ardından da dosyayı 2004/28 esasına kaydetti. İki sanıkla ilgili dava 10 yıl boyunca sürdü. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 sanıkla ilgili kararını 24 Ağustos 2010 tarihinde verdi. Yargı, iki sanığa atılan ‘anayasal düzeni bozmaya kalkışmaya iştirak etmek’ suçunun 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davayı ortadan kaldırdı. Bu süreçte, Almanya’da olduğu, kırmızı bültenle aranmadığı ve Almanya vatandaşlığına geçtiği ortaya çıktı. Bu dosyada da avukatların haberdar edilmediği anlaşıldı.

Sanıklar İhsan Çakmak, Şevket Erdoğan, Hakan Karaca, Köksal Koçak, Necmi Karaömeroğlu’nun dosyaları, 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle ortadan kaldırıldı.

Bu süreçte, yaşamını yitirenlerin yakınlarının da yer aldığı Toplumsal Bellek Platformu, 17 kez TBMM’deki partilerden bu ve benzeri olayların insanlık suçu sayılarak, zamanaşımının bu suçlarda geçerli olmamasını istedi. Verilen önergeler AK Parti tarafından reddedildi”.(2)

Madımak Oteli’nde insanların diri diri yakılması, mala, insan dışı canlılara, doğaya yönelik bir eylem değildi. İnsana karşı yapılan bir kıyımdı. Eylemin amacı, yapılış biçimi düşünüldüğünde, bu kıyım yalnızca orada ölen 37 kişiye değil, bir düşünceye, bir soya, bir inanç sisteminin yaşatılmamasına ya da yok edilmesine, bir kültüre, binlerce yılda oluşmuş değerlere yönelmiş bir insanlık suçu olduğu görülmekte. Durum bu olunca, bu eylem, “zamanaşımı” kapsamı içine sokulamayacak, zamanaşımı uygulanamayacak nitelikte olduğu anlaşılmakta.

Bir eylemin yargılanma sürecinin 30 yıl sürmesi, sonra da zamanaşımı gerekçesiyle cezasızlıkla sonuçlandırılması başlı başına bir insanlık suçu olsa gerek. İstense yargılama süreci, 30 yıl geçmeden, gerçek bir yargılamayla sonuçlanabilir. Bu yapılmadığına göre, ceza verilmek istenenleri kurtarma yöntemi olarak, zamanaşımı gerekçesini gündeme taşımak, iyi niyetten uzak bir yaklaşıma benzemekte.

Gözaltına alma, sorgulama, sözde yargılama, tutuklama işlemlerinin 1 günde bitirilebildiği bir ülkede, bir dava 30 yılda bitirilemiyorsa, burada iyi niyet olduğundan söz etmek akıl dışı olur.
————————————–
1.https://t24.com.tr/haber/30-soruda-30.yildonununde-sivas-katliamı-ve-yargi-skandallari-son-davada-da-zamanasimi-yolda-tahliye-olasiligi-gundemde,1118032
T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, 02.07.2023
2. Aynı kaynak.

Faik Akçay Hakkında 

Faik AKÇAY, 15.10.1944 tarihinde, Ordu İli, Altınordu İlçesi (Merkez) Cumhuriyet (Gerce) Köyü Mahallesi’nde doğdu. Gerce (Cumhuriyet) Köyü İlkokulu, Ordu Lisesi Ortaokulu, Perşembe İlköğretmen Okulu ve Ordu Lisesini bitirdi.  İ.İ.T.İ.A Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nda eğitim aldı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 3. sınıfına kadar okudu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde (Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu) Halkla İlişkiler YÜKSEK LİSANS (MASTER) öğrenimini tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde Uluslararası İlişkiler YÜKSEK LİSANS (MASTER) öğrenimini (ikinci Yüksek Lisans) tamamladı. İstanbul Ü. Siyasal Bilgiler Fak. Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde  D O K T O R A öğrenimi gördü.

SODEV – TÜSES (Sosyal Demokrasi Vakfı – Türkiye Sosyal, Ekonomik, Siyasal Araştırmalar Vakfı), 11. Dönem Sosyal Demokrasi Okulu’nu, Bilim ve Sanat Vakfı 2004 Yaz Seminerlerini ve SODEV Yerel Yönetimler Semineri’ni tamamladı. İHD İstanbul Şubesi İnsan Hakları Okulu’nu, MAZLUM-DER İnsan Hakları Kursu’nu, Liberal Demokrasi Derneği İnsan Hakları Seminerini, Uluslararası Af Örgütü İnsan Hakları Seminerini ve İSMEK Çocuk Hakları Kursu’nu bitirdi. “Çocuklar İçin Adalet Çağırıcıları” girişiminde çalışarak, ülkemizde “Çocuk Yargılama Yasası” çıkarılmasına katkı sunmaya çalıştı. “Demokrasi İçin Birlik” çalışmalarına katılarak, ülkemizde geniş toplumsal kesimlerin, “İnsan hakları”, “demokrasi” gibi küresel değerler doğrultusunda birliktelik sağlaması umuduyla katkıda bulunmaya çalıştı. Çok sayıda ulusal, uluslararası sempozyum, kongre, konferans, seminer etkinliklerine katıldı. Cıvıltılar Çağlayanı (Şiir Seçkisi – Arkadaşlarıyla birlikte), Zeytinburnu Gerçek Yönleriyle Bir Gecekondu Kenti (Araştırma-İnceleme), İlkokullar İçin Alıştırmalı-Uygulamalı Dilbilgisi (Yardımcı Ders Kitabı) ve Gülmeceler isimleri eserleri bulunmaktadır.

Bunu okudunuz mu?

Schuman Bildirgesi

Schuman Bildirgesi, Avrupa Birliğinin ilk adımını oluşturan manifestodur. Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından 9 …