Suçüstü Hali, Roma Hukuku‘ndaki “Flagrante delicto” kavramından modern hukuk sistemlerine iktisap edilmiştir.
Hukuki terim olarak, Eski Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda “meşhut suç” olarak kullanılmıştır. 1982 Anayasası’nda ise “suçüstü” olarak tanımlanmıştır.(AY. m.19)
Cürmümeşhut; şahit olunan cürüm, işlenirken başkaları tarafından görülen suç, göz önünde işlenen suç şeklinde tanımlanmaktadır. Kavram eski dönemde halk arasında yaygın olarak “cürmümeşhut” olarak bilinmiştir.
Suçüstü; bir kişinin suçu işlemekte iken yahut işledikten kısa bir süre sonra yakalanmasıdır.
Roma Hukukunda gelen bu kavramın Türk Hukuku’ndaki karşılığı “suçüstü hali”dir.
Suçüstü;
- İşlenmekte olan veya henüz işlenmiş olan bir suçu,
- Suçun işlenmesinden hemen sonra takip edilen veya suçun az önce işlendiğine dair eşya ya da delille yakalanan kimsenin işlediği suçları kapsamaktadır.
Suçüstü hali durumlarında kolluk kuvvetleri, suçluyu herhangi bir adli karara ihtiyaç duymaksızın alıkoyma yetkisine sahiptir. Bu hususu Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 90. maddesi düzenlemiştir. Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması” halinde yakalama ve gözaltı yapmak mümkündür. Suç fiili devam ediyorsa yakalamayı herkes yapabilir. Ancak en kısa sürede kolluk kuvvetlerine haber verilmesi zorunludur.
Dokunulmazlığı olan milletvekilleri bakımından suçüstü halinde, istisnai haller öngörmektedir. Anayasa’nın 83/2. maddesi bu istisnayı açıklamaktadır. “…Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali”nde, muhakeme engeli olan dokunulmazlık söz konusu olmamaktadır.