Cehaletin Alacakaranlığı: 3 Temmuz 1993, Sivas / Av. Dr. Ersoy ZIRHLIOĞLU Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, bireylerin düşünce, ifade ve kanaat özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü ve laikliği koruyan maddelerle donatılmıştır. Bu maddeler, birbirlerini tamamlayan ve koruyan niteliktedir. Bu maddeleri kısaca incelemek, yazının devamı için faydalı olacaktır. Düşünce ve İfade Özgürlüğü: Anayasanın 25. ve 26. maddeleri düşünce ve ifade özgürlüğünü düzenler. 25. maddeye göre, “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” 26. madde ise ifade özgürlüğünü düzenler: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim …
Devamını oku »Madımak’ta kimler ve neler yakıldı?
Madımak’ta kimler ve neler yakıldı? / Zeki Coşkun Türkiye büyük tarihsel faciayı, utancı yaşadı 2 Temmuz 1993’te. İnsanların diri diri yakılması, o günden bugüne büyük, ısrarlı bir çabayla içselleştirildi, olağanlaştırıldı. 30 yıl sonrasındaki sessizlik, 2 Temmuz yangınını toplumsal bir facia ve toplumsal bir utanç olarak görmemenin, olağanlaştırma ve onamanın göstergesidir. O gün ve hemen sonrasında yaşananlara bakarsak bugünkü çok boyutlu toplumsal sefaletimizi de anlayabiliriz. (Madımak’la yakılan, yok edilen Ankara) İnsanların diri diri yakılması, katliamdır. Nereden bakılırsa bakılsın, o toplum için faciadır, utançtır. Katliam karşısında gerçekleşen büyük tarihsel uzlaşma, en az katliamın kendisi kadar büyük bir facia ve utançtır. 2 Temmuz …
Devamını oku »Sivas Katliamı Davası: 30 Yılın Kısa Öyküsü
Sivas Katliamı Davası (30 Yılın Kısa Öyküsü) / Şenal Sarıhan “Hukukun üstünlüğü demek, Bireylerin, insanlık onurundan yararlanmasını sağlamak için gerekli oldukları tartışılmayan prensipler, müesseseler ve usuller demektir.” (Milletlerarası Hukukçular Komisyonu, 1953-Yeni Delhi toplantısı) Neden Sivas? 12 Eylül 1980 darbesi, demokratik hak ve özgürlükleri neredeyse biçip geçmişti. Olağanüstü dönem resmi düzeyde sonlanmıştı. Ancak dönem, kamusal ve özel alanda ciddi bir tahribat yaratmıştı. Bu sürecin kısa sürede atlatılamayacağı açıktı.12 Eylül, pek çok alanda olduğu gibi laiklik alanında ülkeyi içinde bulunduğu noktadan çok gerilere taşımıştı. Bu durum, dine dayalı bir toplum özleminde olan bir parti TBMM’nde yer almasına da yol açmıştı. …
Devamını oku »