Ana Sayfa » Hukukbook » Türkiye-Yunanistan İkamet, Ticaret ve Deniz Taşımacılığı Sözleşmesi

Türkiye-Yunanistan İkamet, Ticaret ve Deniz Taşımacılığı Sözleşmesi

Türkiye-Yunanistan İkamet, Ticaret ve Deniz Taşımacılığı Sözleşmesi; “Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Hükümeti arasında aktolunan İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Mukavelenamesi” adıyla 30 Ekim 1930 tarihinde imzalanmış, “Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Hükümeti arasında aktolunan İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Mukavelenamesinin tasdiki hakkında Kanun” 5 Mart 1931’de mecliste kabul edilerek Resmi Gazete’nin 15 Mart 1931 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

Sözleşme, 1964 yılında Kıbrıs’ta meydana gelen gelişmeler Türkiye tarafından tek taraflı olarak feshedilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Hükümeti arasında aktolunan İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Mukavelenamesinin tasdiki hakkında Kanun

Kanun No: 1758
Kabul tarihi: 5/3/1931

Madde 1 — Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Hükümeti arasında 1930 senesi teşrinievvelinin otuzuncu günü Ankarada akit ve imza edilen İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Mukavelenamesi kabul ve tasdik edilmiştir.

Madde 2 — Bu Kanun neşri tarihinden muteberdir

Madde 3 — Bu Kanunun ahkâmını icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

 

Türkiye ile Yunanistan arasında İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Mukavelenamesi

Bir taraftan Türkiye Reisicümhuru,

Diğer taraftan
Yunanistan Reisicümhuru,

İki memleket arasındaki iktisadî münasebetleri inkişaf ettirmek arzusunda olduklarından bu maksatla bir İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Mukavelesi aktine karar vermişler ve murahhasları olmak üzere

Türkiye Reisicümhuru: Hariciye Vekili Tevfik Rüştü, Nafia Vekili Zekâi, İktisat Vekili Mustafa Şeref, Hariciye Müsteşarı Menemenli Numan Beyleri;

Ve Yunanistan Reisicümhuru:

Nazırlar Heyeti İkinci Reisi ve Hariciye Nazırı Müsyü Andre Mihalakopoulos, Fevkalâde murahhas ve Orta Elçi Müsyü S.Polychroniadis’i tayin eylemişlerdir.

Müşarünileyhler mütekabil salâhiyetnamelerini birbirlerine tebliğ edip bunları usulüne muvafık ve muteber bularak aşağıdaki hükümleri kararlaştırmışlardır.

Madde 1

Yüksek Akit Taraflardan her birinin tebaaları, diğer tarafın ülkesine, memleketin kanun ve nizamlarına riayet ederek mahallî tebaaların veya ecnebiler için hususî ahkâm varsa en ziyade müsaadeye mazhar millet tebaalarının tâbi oldukları veya olacakları, herhangi mahiyette olursa olsun, takyitlerden başkalarına tâbi tutulmaksızın, maazalik ecnebiler hakkındaki zabıta ahkâmına halel gelmeksizin, serbestçe girebilecekler, orada seyahat, ikamet edebilecekler ve yerleşebilecekler, veyahut orayı her vakit terkedebileceklerdir.

Bununla beraber şurası mukarrerdir ki yukarıdaki ahkâm, muhacereti bir kanun ile tanzim etmek hususunda yüksek Âkit taraflardan her birine tanınmış olan hakkı aslâ ihlâl etmez.

Madde 2

Yüksek Âkit Taraflardan her biri, gerek kanuni bir hüküm neticesinde, gerek ahlâkî ve sıhhî zabıta ve dilencilik hakkındaki kanun ve nizamlara tevfikan, gerek Devletin dahilî ve haricî emniyetine müteallik esbap dolayısile diğer tarafın tebaalarına memleketinde yerleşmeği ve oturmağı ferdî tedabir ile menetmek ve bunları yukarda zikredilen sebeplerden dolayı memleketinden ihraç eylemek hakkını muhafaza eder.

Diğer taraf, bu suretle ihraç edilmiş olan tebaalarile ailelerinin, tâbiiyetleri salâhiyettar Konsolos tarafından tasdik edilmiş olduğu takdirde yeniden memleketine kabul etmeği taahhüt eyler. Bu hüküm siyasî esbaptan dolayı istenmiyen şahıslara tatbik edilmez.

Madde 3

Yüksek Âkit Taraflardan her birinin tebaaları, diğerinin ülkesinde, ihraz veya tasarrufu bu Yüksek Âkit Tarafın kanunlarile en ziyade müsaadeye mazhar memleket tebaalarına müsaade olunmuş veya olunacak olan her nevi menkul ve gayri menkul malları ihraz ve tasarruf etmek hususunda tam serbestiye malik olacaklardır. Onlar diğer Yüksek Âkit Taraf tebaaları hakkında tayin edilmiş veya edilecek olan şeraitin aynına tâbi olarak bu mallan satma, değiştirme, bağışlama, evlenme, vasiyet suretile veya her hangi diğer bir suretle elden çıkarabilecekler veya veraset tarikile ihraz edebileceklerdir.

Onlar, yukardaki fıkrada derpiş edilen ahvalin hiç birinde, mahallî tebaalara tatbik edilen veya edilecek olan, her hangi neviden olursa olsun, vergi, resim ve mükellefiyetlerden başkalarına veya daha ağırlarına tâbi tutulmıyacaklardır.

Kezalik onların, memleketin kanun ve nizamlarına uyarak mallarını ve alelûmum emtialarını serbestçe ihraç etmelerine de müsaade olunacaktır. Bu hususta onlar diğer Yüksek Âkit Taraf tebaalarının mümasil ahvalde tâbi bulunacakları takyitten başka hiç bir takyide ve resimlerden başka veya daha ağır hiç bir resme tâbi tutulmıyacaklardır.

Madde 4

Yüksek Âkit Taraflardan birinin tebaaları, diğer tarafın ülkesinde mer’i kanunlara uymak şartile o ülkede
ticaretlerini ya bizzat veya istihdamlarını münasip görecekleri adamlar vasıtasile yapabileceklerdir.

Ticaret, seyrisefain ve san’ata, meslek ve hirfetler icrasına veya herhangi neviden bir iştigale müteallik bilcümle hususlarda Yüksek Âkit Taraflardan birinin başka bir ecnebi memleketin gemilerine ve vatandaş veya tebaalarına bahşetmiş olduğu veya ileride bahşedeceği, imtiyaz, müsaade veya muafiyetlerin ayni zamanda ve talebe hacet kalmaksızın, şartsız ve tavizsiz olarak, diğer tarafın gemilerine ve tebaalarına teşmil edileceğini Yüksek Âkit Taraflar kararlaştırmışlardır; iki tarafın bu husustaki fikiri yekdiğerine mütekabilen en ziyade müsaadeye mazhar ecnebi memleketle müsavat temin etmektir.

Bununla beraber, Yüksek Akit Taraflar, kanunlar ve nizamnamelerle, seyyar sanayii, ayak satıcılığını ve münasip görecekleri diğer hirfet ve meslekleri kendi tebaalarına hasredebileceklerdir.

Madde 5

Merkezi Yüksek Âkit Taraflardan birinin ülkesinde olan ve orada işbu memleketin kanunlarına tevfikan usulü dairesinde mevcudiyeti haiz bulunan hisse senetli şirketlerle – sınaî ve malî şirketler ve sigorta ve nakliyat kumpanyaları dahil olmak üzere – sair ticarî şirketler, diğer tarafça usulü dairesinde mevcudiyeti haiz tanınacaklardır.

Mezkûr şirketler diğer memlekatin mer’i bulunan veya meriyete konulacak olan kanun ve nizamlarına tâbi olarak, ve eğer bu memleketin kanunî mevzuatı ruhsat istihsali mecburiyetini derpiş ediyorsa bu ruhsatın istihsalinden sonra, o ülkede yerleşebilecekler, ve filyaller, şubeler veya acenteler ihdas ve müddei ve müddeialeyh sıfatile mahkemelere müracaat edebileeklerdir.

Yüksek Âkit Taraflardan her biri, kendi memleketinde, diğer bütün memleketlerin şirketlerine umumiyetle müsaade edilen bir faaliyeti icra eden şirketlerin yerleşmesine salifüzzikir ruhsat dolayısile mania ihdas etmemeğe muvafakat eder.

Yüksek Âkit Taraflardan birinin kanunî mevzuatı dairesinde teşekkül etmiş olan mezkûr şirketlerin diğerinin ülkesinde icra edilecek olan faaliyeti işbu diğer tarafın kanun ve nizamlarına tâbi olacaktır.

Bu şirketler, ikinci memlekette, mal, hak ve menfaatlerinin kanunî ve adlî himayesine müteallik bütün hususlarda, yerli şirketlere yapılan muamelenin aynından müstefit olacaklardır.

Bundan başka, bunlar, mütekabiliyet şartile, mahkeme masarifini müemmin kefalet akçesinden muaf tutulacaklardır.

Diğer cihetten, Yüksek Âkit Taraflardan her birinin, şirketleri, diğer tarafın ülkesinde, memleketin kanunlarına uyarak ve bunlarda derpiş edilmiş olan takyitler kaydı ihtirazisi altında, şirketin işlemesi için lüzumlu olan her nevi menkul ve gayri menkul malları ihraz edebileceklerdir; şu kadar ki gayri menkulihrazı şirketin gayesini teşkil etmemesi meşruttur.

Madde 6

Yukarıki maddede istihdaf edilen şirketlerle filyalleri, şubeleri ve acenteleri Yüksek Âkit Tarafların mütekabil ülkelerinde resim, harç ve vergiler hususlarında -ecnebi şirketlerin ruhsat ve tescil vesikaları istihsaline ait harç ve mükellefiyetler müstesna olmak üzere- ayni mahiyetteki yerli şirketlere tahmil edilen malî mükellefiyetten daha ağırına tâbi tutulmıyacaklardır.

Maamafih bu hüküm gerek Devlet tarafından kurulmuş olan müesseselere, gerek umumî bir hizmetin imtiyazına sahip olanlara bahşedilen vergi muafiyetlerini mutalebe etmek için Yüksek Âkit Taraflardan biri canibinden dermeyan edilmiyecektir.

Yüksek Âkit Taraflardan her biri, sermaye, irat veya kazanç üzerinden hesap edilen vergilere müteallik hususlarda, diğer tarafın şirketlerile, şube, filyal veya acentelerini, vergilerin mahiyetine göre, ancak bunların sermayelerinin kendi ülkesinde mevzu kısmı üzerinden ve bu ülkede tasarruf ettikleri mallar, tedavül eden esham ve tahvilât, elde ettikleri kazançlar ve yaptıkları muameleler itibarile resme tâbi tutacaklardır.

Yüksek Âkit Taraflardan birinin mezkûr şirketleri esası nizamnamelerinin istihdaf ettiği başlıca muamelelerini diğer Yüksek Âkit Tarafın ülkesinde, bu tarafın tâbiiyetini talep ve iktisap etmeksizin, temerküz ettiremiyeceklerdir. Merkezleri mensup oldukları memlekette bulunan ecnebi bankaların filyal
ve şubeleri bundan evvelki fıkrada müstahdef değildir.

Madde 7

Yüksek Âkit Taraflardan her birinin tebaaları diğerinin ülkesinde, şahısları ve malları için, kezalik her nevi ticaret, san’at, hırfet ve meslekin icrası dolayısile, mahallî tebaalardan cibayet edilenlerden başka veya daha ağır, herhangi mahiyette olursa olsun, hiç bir vergi, resim veya teklif tediyesile mükellef olmıyacaklardır.

Bununla beraber, ikamet resimlerile zabıta muamelelerinin ifasına müteallik resimler hususunda Yüksek Âkit Taraflardan her birinin tebaaları en ziyade müsaadeye mazhar millet tebaalarına bahşedilen muameleden müstefit olacaklardır.

Madde 8

Yüksek Âkit Taraflardan birinin tebaaları diğerinin ülkesinde, mahallî tebaalara tahmil edilmiş olan şartlar, takyitler ve harçlardan başkalarına tâbi olmaksızın, haklarım takip ve müdafaa etmek üzere serbestçe mahkemelere müracaat etmek hakkına malik olacaklar ve bu mahallî tebaa gibi, bütün davalarda, avukatlarını, veya ajanlarını mevzuubahs ülkelerin kanunları mucibince bu mesleklere kabul edilmiş kimseler arasından intihap eylemek serbestisinden istifade edeceklerdir.

Yüksek Âkit Taraflardan her birinin tebaaları, diğerinin ülkesinde, mütekabiliyet şartile, adlî muzaharetten ve mahkeme masarifini müemmin kefalet akçesi muafiyetinden müstefit olacaklardır.

Madde 9

Yüksek Âkit Taraflardan her birinin tebaaları, diğer taraf ülkesinde, sulh zamanında olduğu gibi harp zamanında da, hem orduda, bahriyede ve hava kuvvetlerinde, hem de millî muhafız ve milis kıtaatında herhangi mecburî bir askerî hizmet ve mütekabil kanunlarda tahsisen derpiş edilen istisnalar mahfuz kalmak şartile, her hangi adlî, idarî ve beledî bir memuriyet ifasından muaf olacaklardır. Bunlar böyle bir hizmete veya memuriyetin ifasına muadil olmak üzere vazedilecek her hangi, naktî veya aynî, tekliften de müstesna olacaklardır.

Yüksek Âkit Taraflardan birinin tebaaları ve şirketleri diğer Yüksek Âkit Tarafın tebaalarına ve şirketlerine tahmil edilebilecek olan askerî ‘ ve mülkî istimvallerden başkasına diğer taraf ülkesinde hiç bir veçhile tâbi kılınmıyacaklardır.

Bunlar, mezkûr istimvallerin tatbiki usulüne ve tazminine ait hususlarda aynile mahallî tebaalar gibi mahallî kanunların hükmüne tâbi bulunacaklardır.

Madde 10

Menşei Türkiye Cümhuriyeti ülkesi olan tabiî veya mamûl müstahsallar Yunanistan Cümhuriyeti ülkesine ithal olundukları zaman gümrük resimleri, munzam resimler ve tezyit emsali veya – oktruva dahil olmak üzere -diğer her hangi resim veya mükellefiyet hususlarında en ziyade müsaadeye mazhar memleketin mıntakavî tesmiyeleri ne olursa olsun- mümasil müstahsallarına bahşedilen veya ileride edilebilecek olan muameleden daha az müsait bir muameleye tâbi tutulmıyacaklardır.

Aynile menşei Yunanistan Cümhuriyeti ülkesi olan tabiî veya mamul müslahsallar Türkiye Cümhuriyeti ülkesine ithal olundukları zanıan, gümrük resimleri, munzam resimler ve tezyit emsali veya -oktruva dahil olmak üzere – diğer her hangi resim veya mükellefiyet hususlarında en ziyade müsaadeye mazhar memleketin – mıntakavî tesmiyeleri ne olursa olsun- mümasil müstahsallarına bahşedilen veya ileride edilebilecek olan muameleden daha az müsait bir muameleye tâbi tutulmıyacaklardır.

Bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine halel gelmeksizin, menşei Türkiye Cumhuriyeti gümrük arazisi olup (A) listesinde tadat edilmiş olan tabiî veya mamûl müstahsallar Yunanistan Cümhuriyeti gümrük arazisine ithal olundukları zaman mezkûr listede münderiç tarifelerden müstefit olacaklardır.

Türkiyede müstahsal veya mamûl her hangi bir madde üzerinden bunun Yunânistana ithalinde ( 2 2 kânunuevvel 1923 tarihli gümrük tarifesi kanununun beşinci maddesinde derpiş edilen oktruva, 1922 mecburî istikrazının tediyatı için alınan resim ve istatistik, yetimler ve mültecilerin menfaatine olan resimler gibi ) millî varidat, vilâyet veya belediyeler varidatı menfaatine Devlet tarafından istifa edilen munzam resimlerin mecmuu o maddeye müteallik ithal resminin yüzde yetmiş beşini ve 1922 mecburî istikrazının tediyatı için alınan resim ise yüzde otuz dokuzunu ve oktruva resmi de yüzde otuzunu
tecavüz etmemesi kararlaştırılmıştır.

Türkiyede müstahsal veya mamûl maddeler, Yunanistanda müstahsal mümasilleri olan maddeler üzerinden bunların bir şehirden diğerine nakledildiği vakit cibayet olunan dahilî belediye resminden muaf olacaklardır.

Aynile, bu maddenin ikinci fıkrasının hükümlerine halel gelmeksiziz, menşei Yunan gümrük arazisi olup (B) listesinde tadat edilen tabiî veya mamûl müstahsallar Türk gümr k arazisine ithal olundukları zaman mezkûr listede münderiç tenzilât yüzdelerinden müstefit olacaklardır.

Madde 11 Türkiyeye yapılacak ihracattan Yunanistanda ve Yunanistana yapılacak ihracattan Türkiyede aynı müstahsalların bu hususta en ziyade müsaadeye mazhar memlekete ihraçlarında istifa edilen veya edilecek olan ihraç resimlerinden başka veya daha yüksek resimler veya başka nevi harçlar alınmıyacaktır.

Madde 12

Üçüncü bir memleket ile müsavat üzere muamele görmek teminatı ithalât ve ihracat resimlerinin istifa tarzına, emtianın gümrük antrepolarına konulmasına, gümrük aidatına ve usullerine, ithal ve ihraç olunan veya transit suretile geçen eşyanın gümrüğe kabul ve gümrükten şevkine ait muamelâta da şamildir.

Madde 13

Âkit Taraflardan birinin, bir veya bir kaç üçüncü memleketten transit suretile geçtikten sonra diğer taraf
ülkesine ithal edilmiş olan tabiî veya mamûl müstahsalları, ithal esnasında, menşe memleketinden doğrudan doğruya ithalleri takdirinde alınacak gümrük rüsumundan yahut aidattan başkasına veya daha yükseğine tâbi tutulmıyacaktır.

Bu hüküm, doğrudan doğruya transit edilen emtia hakkında cari olduğu gibi aktarma, zurufu tecdit veya antrepoya vazedildikten sonra transit edilen emtiaya da tatbik olunur.

Madde 14

Yüksek Âkit Taraflardan birinin ülkesinde, gerek Devlet, gerek nahiyeler ve teşekküller hesabına olarak bir maddenin istihsali, imali veyahut istihlâki üzerine vazedilen veya edilecek olan dahilî resimler, hiç bir sebeple, diğer taraf ülkesinin müstahsallarına -eğe r varsa – ayni cinsten olan yerli müstahsallardan ve mümasil yerli müstahsallar bulunmadığı takdirde, en ziyade müsaadeye mazhar milletin mümasil müstahsallarından daha ağır ve daha tazyik edici bir suretle tahmil edilmiyecektir.

Madde 15

Yüksek Âkit Taraflardan her biri, ithal edilen müstahsalların menşe memleketini tesbit etmek üzere:

1- Tam manasile iptidaî maddeler veya tabiî müstahsallar için, bunların menşei diğer memleket olduğunu;

2 – Mamûl bir müstahsal için, gerek bünyesine giren madde gerek gördüğü ameliye itibarile ithalâtçı memleketin müstahsallar milliyetini tanımak hususundaki şartlarını istikmal eylediğini

mübeyyin bir menşe şehadetnamesinin ithalâtçı tarafından ibrazını talep edebilecektir.

Bu mukavelenameye raptedilen nümune (C ve CI melfufları) mucibince tanzim edilmiş olan menşe şehadetnameleri, gerek mürsilin mensup olduğu ticaret ve sanayi odaları, gerek gümrük idareleri ve gerekse mürselünileyh memleketin kabul edeceği her hangi teşkilât veye heyet tarafından ita olunacaktır.

İthalâtçı memleket hükümeti mezkûr şehadetnamelerin kendi siyasî veya Konsolosluk makamları tarafından tasdik olunmasını istiyebilecektir.

Posta paketeri, kıymeti elli Türk lirasını veya iki bin drahmiyi geçmiyen irsalattan olduğu takdirde, menşe şehadetnamesine tâbi tutulmıyacaktır.

Madde 16

İthal ve ihraç memnuiyet veya takyitlerine veyahut ticaret serbestliğinin sair tahditlerine müteallik bütün hususlarda, Yüksek Âkit Taraflar birbirlerine en ziyade müsaadeye mazhar millet muamelesi bahşederler.

Bu muamelenin hilâfına hareket ancak aşağıdaki ahvalden maada hususatta caiz olmaz:

a) Emniyeti umumiye veya ülkenin müdafaasını alâkadar eden sebepler dolayisile;
b) İnsanların, hayvanların, nebatların sıhhatini himayeye matuf sıhhî zabıta tedbirleri ilcasile;
c) Silâh, mühimmat ve harp malzemesinin ve harbe mahsus bilcümle levazımın ithalini mürakabe etmek için;
d) Devlet inhisarlarının icrası için. Yüksek Âkit Taraflardan biri ruhsatnameler vasıtasile ithalâtı mürakabe etmek usulünü tesis ederse bu ruhsatnamelerin diğer taraf mütehassıslarına verilmesi hususunda her hangi diğer memleketin tabiî veya mamûl müstahsallarının tâbi tutulacağı ahkâm kadar müsait hükümler tatbik edecektir.

Bu ahkâm mucibince, mezkûr ruhsatnameleri istihsal etmek için yerine getirilmesi lâzımgelen şartlar ve yapılması icabeden muameleler derhal en açık ve en sarih bir şekilde umumun ıttılaına isal edilecektir. Taleplerin tetkiki en büyük sür’atle ifa olunacaktır.

Ruhsatnamelerin verilmesinde de böylece hareket edilecektir. İta usulü mümkün olduğu kadar sade ve müstakir olacak ve bu vesikaların ticaret mevzuu teşkil etmesine mani olacak surette tesbit olunacaktır. Bu maksatla, ruhsatnameler, eşhasa verildiği zaman ondan istifade edecek kimsenin ismine muharrer olacak ve başkası tarafından. kullanılmıyacaktır.

Yüksek Âkit taraflardan biri canibinden üçüncü bir Devletin mütehassısları lehine muvakkat surette bahşedilmiş olan her hangi memnuiyet ilgası, menşe ve mevridi diğer taraf olan aynı veya mümasil mütahassıslara derhal ve hiç bir şartsız tatbik olunacaktır.

Yüksek Âkit Taraflardan biri memnuiyet veya takyitler vazettiği takdirde, muhtemel istisnaî müsaadeler ve kontenjanlar iki memleketin ticarî münasebetlerini mümkün olduğu kadar az müteessir edecek tarzda ita olunacaktır.

Madde 17

Yüksek Âkit Taraflar, beynelmilel transite en ziyade elverişli olan yollar üzerinde eşhasa, yolcu ağırlıklarına, emtiaya ve her türlü mevada, irsalâta, gemilere, vapurlara, arabalara ve vagonlara veya sair nakliye vasıtalarına mütekabilen serbestçe transit bahşetmeği, bu bapta biı birlerine en ziyade müsaadeye mazhar millet muamelesini temin edere taahhüt eylerler.

Yüksek Âkit Taraflardan birinin ülkesinden geçen her nevi emtia, istatistik vergisi ile muhafaza ve mağaza ücuratından maada, bilûmum gümrük resminden veya sair bütün aidattan mütekabilen müstesna tutulacaktır.

Yüksek Âkit Taraflar, emtianın ve bilhassa bunlardan Devlet inhisarına tâbi olanların veya ithali memnu bulunanların memlekete gizlice ithal edilmemesini ve hakikaten transit suretile geçirilmesini temin için bütün tedbirleri almak hakkını mahfuz bulundurmakla beraber, transit keyfiyetini takyit edebilecek muamelât veya sair tedabir ile transiti sektedar etmemeği taahhüt ederler.

Bu maddenin ahkâmı doğrudan doğruya transit suretile geçen emtia hakkında cari olduğu gibi aktarma, ambalâjı tecdit veya antrepoya vazedildikten sonra transit edilen emtiaya dahi tatbik olunur.

Emtia transiti:

1 – Ammenin ve Devletin emniyetine müteallik esbap dolayısile;
2 – Sıhhî zabıtaya müteallik esbap ilcasile veya hayvanları ve nebatları muzur haşerat ve tufeylâttan muhafaza maksadile men veya takyit edilebilecektir; şukadar ki, tedabir bütün memleketlere veya aynı şeraite tâbi olan memleketlere tatbik edilmiş olmak şarttır.

Madde 18

Yüksek Âkit Taraflardan birine mensup seyyar ticaret memurları, diğer tarafın ülkesinde, faaliyetlerine ve hassaten ticarî nümunelere bahşedilen gümrük kolaylıklarına müteallik bütün hususlarda en ziyade müsaadeye mazhar milletin seyyar ticaret memurlarına yapılan muamelenin aynından müstefit olacaklardır.

Yüksek Âkit Taraflardan birinin, ticaretlerini icra zımnında mahallî tebaalara tahsis edilmemiş olan panayırlara ve pazarlara giden tebaaları, diğerinin ülkesinde, en ziyade müsaadeye mazhar millet tebaalarından daha az müsait bir surette muamele görmiyeceklerdir.

Yukarıdaki ahkâm, seyyar erbabı san’ata veya ayak satıcılığına kabili tatbik olmadığından Yüksek Âkit Taraflardan her biri bu bapta kendi kanunî mevzuatının tam serbestisini muhafaza eder.

Madde 19

Yüksek Âkit Taraflardan birinin, ticaretlerini icra zımnında, mahallî tebaalara tahsis edilmemiş olan panayırlara ve pazarlara giden tebaaları, diğerinin ülkesinde tâbiiyetinde bulundukları memleket memurları tarafından bu mukavelenamenin ( D ve D I ) melfuflanndaki nümune veçhile ita edilmiş bir hüviyet varakası ibraz edebildikleri takdirde mahallî tebaalardan daha az müsait bir surette muamele görmiyeceklerdir.

Birinci fıkranın ahkâmı seyyar erbabı san’ata kabili tatbik olmadığı gibi ne ayak satıcılığına ne de san’at veya ticaret icra etmiyen eşhas nezdinde siparişler taharrisine şamil bulunmadığından Yüksek Âkit Taraflardan her biri bu hususlarda kendi kanunî mevzuatının tam serbestisini muhafaza eder.

Madde 20

Yüksek Âkit Taraflardan her biri aşağıda zikredilen eşyayı – bu eşya tekrar ihraç edilecek olmak ve her birinin kanunlarında derpiş edilen teminat mahfuz kalmak şartile- her nevi ithal ve ihraç vergi ve resminden muaf tutacaktır.

a) Emtia ihracatında kullanılmak üzere Âkit Taraflardan birinin ülkesinden diğerinin ülkesine ithal edilmiş olan veya zikredilen tarzda istimal edilmiş olduğu usulü veçhile tesbit edildikten sonra, diğer taraf ülkesinden tekrar ithal edilecek olan ticarette müstamel her nevi ambalaj, örtüler, çuvallar ve fıçılar ve diğer paketleme vasıtaları, keza kumaş sarılan üstüvaneler, tahta makaralar ve mukavva borular.

b) Tamir edilecek eşya : Şurası mukarrerdir ki bu eşya ihracat memleketine tekrar ithal edilirse, tekrar ithalleri esnasında ithalât resminden müstesnadırlar. Bu eşyaya tamir esnasında külliyetli miktarda ilâve edilmiş olup gümrük resmine tâbi bulunan mevat veya aksam, nefsi eşyadan ayrı olarak ve bunların asıl eşya ile terkip edilmelerinden mukaddem tâbi oldukları tarifeye göre, gümrük vergisi tesviyesine tâbi tutulacaklardır. Resim tesviyesine esas olan sıklet tahmin suretile tesbit olunabilir.

c ) Yenebilecek mevattan başka, pazarlara, panayırlara veya sergilere gönderilen eşya. Mevzuubahs eşyanın memlekete duhulü esnasında alâkadarlar bunların istimal müddetini tesbit eylemeğe ihtimam edeceklerdir. İcabı takdirinde bu mühlet gümrük makamatı tarafından kanunun evamirine tevfikan temdit olunabilecektir.

Madde 21

Üçüncü bir devletle müsavat üzere muamele görmek esası:

1 – Yüksek Âkit Taraflardan biri canibinden hemhudut memleketlerle hududun iki tarafında on beşer kilometrelik bir saha dahilinde vuku bulacak hudut ticareti hususunda bahşedilmiş veya ileride edilebilecek olan müsaadata,

2 – Bir gümrük ittihadından münbais hususî müsaadelere,

3 – Gümrük tarifesi hususunda ve alelûmum her hangi diğer bir ticarî hususta, Türkiye ile 1923 senesinde Osmanlı İmperatorluğundan ayrılmış olan memleketler arasında mevcut veya istikbalde ihdas edilecek olan menafi ve müsaadata, kabili tatbik olmıyacaktır.

Madde 22

Demiryolları üzerinde ne nakliye ücretleri, ne de sevkıyatın zaman ve tarzı icrası hususlarında Yüksek Âkit Taraflar ülkeleri ahalisi beyninde fark gözetilmiyecektir.

Bilhassa, Yüksek Âkit Taraflardan birinin ülkesinden diğerinin ülkesine geçen veya bu ülkede transit edilen irsalât sevkiyat veya nakliye ücretleri hususlarında bu ülkelerin birinden gerek dahilde bir mahalli maksuda ve gerek ecnebi memleketlere giden irsalâttan daha az müsaadeli bir surette muamele görmiyecektir; elverir ki nakliyat, aynı şerait altında aynı hat üzerinde ve aynı istikamette vuku bulsun.

Tenzilâtlı ücretlerle yapılan ve ahvali hususiyede geçici bir kaza ve felâketin tehvinini istihdaf eyliyen veya bir emrihayre muhassas bulunan nakliyat mevzuubahs olmadıkça hiç bir muamelei istisnaiyeye cevaz verilmiyecektir.

Bundan maada demiryollarındaki mütekabil münakalâtın ve transit sevkiyatının teferruatını, şimendifer idarelerinin doğrudan doğruya itilâfı suretile, tanzim eylemek hakkını iki hükümetmuhafaza ederler.

Madde 23

Yüksek Âkit Taraflar, tacirlere gümrük tarifeleri ve bilhassa muayyen bir meta üzerinden istifa edilecek rüsum hakkında resmî malûmat istihsal eylemek imkânını vermek için muktazi tedbirleri almayı taahhüt ederler.

İstida, ithalât memleketinin nizamları mucibince, metaın bir nümunesini veyahut mufassal bir tarifini, bunun bir suretini veya fotoğrafisini ihtiva eylemelidir.

Madde 24

Yüksek Âkit Taraflardan her birinin tebaaları diğer tarafın ülkesinde, ihtira beratları, fabrika yahut ticaret markaları, ticarî unvanlar hususunda kanunda gösterilen usule riayet şartile bu tarafın tebaa yahut şirketlerine ait aynı hukuku haiz olacaklardır.

Madde 25

Yüksek Âkit Taraflardan birinin sancağını taşıyıp hamulesiz veya hamuleli olarak diğer tarafın sularına ve limanlarına girecek veya oradan çıkacak olan gemi ve vapurlar oralarda hareket ve azimet mahalleri nereleri olursa olsun millî sefinelere yapılan muamelenin aynından her hususta müstefit olacaklar ve millî sefinelere tahmil edilen veya edilebilecek olanlardan başka, devlet, vilâyetler, nahiyeler veya hükümetin müsaade ettiği herhangi bir teşekkül nam ve menfaatine istifa olunan -ne unvan altında olursa olsun- hiç bir resim ve mükellefiyete tâbi tutulmıyacaklardır.

Madde 26

Yüksek Âkit Tarafların limanlarında, açıkta demirleme mahallerinde, doklarında ve (havre) larında, gemilerin yükletilmesine ve boşaltılmasına müteallik hususlarda, taraflardan birinin millî gemilere bahşetmiş olduğu bütün imtiyaz veya suhuletler, geldikleri veya gidecekleri yer neresi olursa olsun, diğer tarafın gemilerine dahi bahşolunacaktır.

Madde 27

Hamuleler – mevrit veya mahalli şevkleri neresi olursa olsun – millî sancak altında ithal veya ihraç edilmiş oldukları takdirde tâbi olacakları resim ve mükellefiyetlerden başkasına hedef olmıyacaklardır.

Aynile yolcular ve bunların ağırlıkları millî sancak altında seyahat ediyorlarmış gibi muamele göreceklerdir.

Madde 28

Bu mukavelenamenin seyrisefain hususunda mütekabilen millî muamele bahşolunmasma müteallik ahkâmı:

1 – Yüksek Akit Taraflardan her birinin ülkesinde mer’i veya mer’iyete konacak kanunlarla tanzim edilmekte devam edecek olan kabotaja ve iç sularda seyrisefaine;

2 – Millî ticareti bahriyeye bahşedilmiş veya edilebilecek olan prim ve saire şeklindeki tergiplere;

3 – Akit Tarafların kara sularında sayt icrasına, limanların, açık demirleme mahallerinin ve sığ sahillerin bahrî hizmetlerinin ifasına şamil değildir.

Bahrî hizmetler; bu ameliyelerin kara suları dahilinde ve Marmara denizinde icrası halinde, cer, kılavuzluk, bahrî yardım ve tahlisiye icrasını ihtiva eder.

Yukarıki tadadın haricinde kalabilmiş olan istisnayı müstelzim mevadı en ziyade müsaadeye mazhar millet muamelesi tanzim edecektir.

Madde 29

Vapur ve gemilerin tâbiiyeti, bu hususta mütekabil Devletlerin salâhiyettar makamları tarafından her bir
memleketin kanun ve nizamlarına tevfikan verilmiş olan vesika ve şehadetnameler mucibince her iki tarafça kabul edilecektir.

Yüksek Akit Taraflar arasında mahsusî itilâflar aktolununcaya kadar, bunlardan biri tarafından İngiliz usulüne muvafık olarak verilmiş olan hacmi istiabî ve seyrüsefere kabiliyet şehadetnamesile hacmi istiabiye müteallik sair vesikalar diğer tarafça tanınacaktır.

Madde 30

Yüksek Akit Taraflardan her birinin gemileri diğer tarafın bir veya müteaddit limanına, gerek oralara mevritleri ecnebi memleket olan hamule, emtia ve yolcularının hepsini veya bir kısmını indirmek, gerek oralarda ecnebi memlekete götürmek üzere hamule, emtia ve yolcularının hepsini veya bir kısmını irkâp etmek için gidebileceklerdir. Bu gemiler mütekabil memleketlerin kanun ve nizamlarına uyarak hamulelerinin diğer bir limana veya diğer bir memlekete mahsus olan kısmını bu kısım için, millî sefineler lehine tesbit edilmiş en aşağı miktar üzerinden ancak istifa edilebilecek olan nezaret resimlerinden başka hiç bir resim ve masraf tediyesile mükellef olmaksızın gemi dahilinde hıfız ve tekrar ihraç edebileceklerdir.

Madde 31

Yüksek Âkit Taraflardan birinin bir sefinesivdiğer taraf sularında batar, karaya oturur, bahrî hasara dûçar olur veya mecburî tevakkufa uğrarsa bu sefine ile hamulesi mütekabil memleketlerin kanun ve nizamnamelerinin mümasil ahvalde millî sefinelere bahşettiği müsaade ve muafiyetlerin aynından müstefit olacaklardır. Kaptana, mürettebata ve yolculara – gerek kendileri, gerek sefine ve hamulesi için – mahallî tebaalara yapılan nisbette muavenet ve muzaheret edilecektir.

Tahlisiye resmi hususunda tabiisin vuku bulduğu memleketin kanunu tatbik olunacaktır. Karaya oturmuş veya batmış bir gemiden kurtarılan emtia, dahilî istihlâk için memlekete ithal edilmedikçe hiç bir gümrük resmine tâbi tutulmıyacaktır.

Madde 32

Yüksek Âkit Taraflardan her biri, diğer tarafın her hangi başka bir ecnebi memleketin mümasil mümessillerini kabul eylediği kendi ülkelerindeki şehir ve limanlarda ikamet edebilecek olan Baş Konsolos, Konsol ve Muavin Konsoloslar tayin etmek serbestisine malik olacaktır. Maamafih, bu Baş Konsolos, Konsolos ve Muavin Konsoloslar nezdine tayin edildikleri memleket hükümetinin müteamil usul dairesinde muvafakatini almadan vazife ifasına başlıyamıyacaklardır.

Yüksek Âkit Taraflardan birinin Konsolosları, diğer tarafın ülkelerinde, herhangi diğer ecnebi bir memleketin mümasil Konsoloslarına bahşedilmiş veya edilecek olan imtiyaz, hak ve muafiyetlerin aynından -mütekabiliyet şartile- müstefit olacaklardır.

Madde 33

Yüksek Âkit Taraflardan birinin bir tebaasının diğer tarafın ülkesinde vefatı takdirinde, akrabası olmakla beraber, vefat mahallinde, müteveffanın memleketi kanunlarının kendisine terekeyi muhafaza altına almağa ve idare etmeğe mesağ verdiği hiç bir kimse bulunmazsa, müteveffanın tebaası bulunduğu devletin salâhiyettar Konsolosu, icap eden resmî muameleleri yaptıktan sonra müteveffanın mallarının bulunduğu memleket kanunlarının tayin ettiği şekil ve hudut dahilinde terekeyi muhafaza altına almağa ve idare etmeğe mezun olacaktır.

Şurası mukarrerdir ki müteveffaların terekelerinin idaresine müteallik her hususta Yüksek Âkit Taraflardan birinin herhangi diğer ecnebi bir memleketin konsoloslarına evvelce bahşetmiş ” olduğu veya bilâhare bahşedeceği bütün hak, imtiyaz, müsaade ve muafiyetler, mütekabiliyet şartile derhal diğer Yüksek Âkit Tarafın konsoloslarına teşmil edilecektir.

Madde 34

Yüksek Âkit Taraflardan birinin diğer tarafın ülkesinde ikamet eden konsolosları, birinci tarafın gemilerinden firar etmiş olan, ikinci tarafın vatandaş veya tebaalarından gayrı, gemici efradı geri almak için mahallî hükümet tarafından kanunun müsaade ettiği muavenete mazhar olacaklardır.

Madde 35

İki memleket arasında bir hakem mukavelesinden neşet edebilecek ahkâm mahfuz kalmak şartile Yüksek Âkit Taraflar beyninde bu mukavelenamenin tefsiri sadedinde zuhur edebilecek ihtilâflar diplomasi tarikile halledilememiş olursa iki tarafın muvafakatile ve tahkimname tarikile hakeme havale olunacaktır.

Madde 36

Bu mukavelename tasdik olunacak ve tasdiknameleri mümkün olan sür’atle Atina’da teati edilecektir.

Mukavelename, teati tarihinden bir ay sonra mer’iyete girecek ve müddeti iki sene olacaktır. Bu tarihten itibaren Yüksek Âkit Taraflardan biri canibinden altı aylık bir mühletle feshedilmedikçe mer’iyette kalacaktır.

Yukarıdaki ahkâmı tasdik etmek üzere murahhaslar bu mukavelenameyi imza etmişler ve mühürlemişlerdir.

Ankarada 30 teşrinievvel 1930 tarihinde Fransızca iki nüsha olarak tanzim edilmiştir.

Bunu okudunuz mu?

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi

İstanbul Üniversitesinin tarihi, İstanbul’un fethinden hemen sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından Zeyrek’te açılan İstanbul’un ilk …