Tutuklanacaklar Listesi, Avukat-Yazar Yiğit Okur tarafından yazılmış, 2007 yılı Ekim ayında Can Yayınları tarafından okuyucu ile buluşturulmuştur.
Kitabın Tanıtım Yazısı
“Yaşadıklarımın üstünden o kadar zaman geçti ki, yazdıklarımın ne kadarı gerçek, ne kadarı düşsel, bilemez oldum. Gerçeklerden düşler yaptım; düşlerimi gerçek sanmaya başladım.’ Beş uzun ve bir kısa öyküden oluşan bu yapıtındaki üslup da, bundan önceki roman ve öykülerindeki gibi, koşan, koşuşturan, kısa cümleler örgüsü, yüksek tempolu diyaloglar, denizlerin gel-gitleri gibi coşup kıyıya vuran, çekilip yatışan duygular yumağı, erotik dokunuşlarla, geriye doğru anlatımlarla güldüren, gülümseten, gizli bir hüzün taşıyan, mizah yüklü yalın bir anlatım.
Altı romanından Deniz Taşları’yla 2006 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü ve O Zaman Kim Söyleyecek Şarkıları adlı 2003 Haldun Taner Öykü Ödülü’nü alan Yiğit Okur’un Tutuklanacaklar Listesi, ikinci öykü kitabı.
Yiğit Okur’un önsöz niteliğinde kaleme aldığı satırlar şöyle:
“Yaşadıklarımın üstünden o kadar zaman geçti ki, yazdıklarımın ne kadarı gerçek, ne kadarı düşsel, bilemez oldum. Gerçeklerden düşler yaptım; düşlerimi gerçek sanmaya başladım.” Beş uzun ve bir kısa öyküden oluşan bu yapıtındaki üslup da, bundan önceki roman ve öykülerindeki gibi, koşan, koşuşturan, kısa cümleler örgüsü, yüksek tempolu diyaloglar, denizlerin gel-gitleri gibi coşup kıyıya vuran, çekilip yatışan duygular yumağı, erotik dokunuşlarla, geriye doğru anlatımlarla güldüren, gülümseten, gizli bir hüzün taşıyan, mizah yüklü yalın bir anlatım.
“Cenevre’de geçen sekiz yılımın sonuna gelmiştim. Öğrenimden çok, bir gençlik serüveniydi. Akıp gitmişti sekiz yıl. Üç diploma, bir ödül… Bitmiyordu ki… Daha dönüş vardı. Dönüş. Vatan. Tekrar sınavlar. Denklikler. Sonra askerlik, staj, ruhsat. Sonra küheylanların birbirine çifte atıp kişnediği at pazarında, sıpalık… Bir oda, bir masa, bir kasa… Babamdan kalma. Tırmanırken mesleğin insaf tanımaz yokuşlarını, birkaç yıl da öyle geçti. Bir gün çat kapı, postacı. Elinde bir kartpostal. Uzattı. Baktım. Monica’nın el yazısı. Yüreğim hop etti. “Birkaç gün sonra İstanbul’dayım.” Yüreğim bir daha hop etti. ‘Birkaç gün sonra?.’
Önce saate baktım. Üçü geçiyor. Bilinçaltı dürtüyle bakmış olmalıyım. “Birkaç gün sonra” cümlesine kesinlik kazandırabilmek için en kolay yöntem, o an için, masa saatine bakmak olmuştu. Ama Monica’nın geleceği günü, saate bakmakla kestiremeyeceğimi anlayınca, kartpostalın puluna, damgasına baktım. Pul, baştan başa yırtık. Sadece minik bir benek halinde göbeği kalmış. Renkli bir nokta. Öpüşürken ağzıma uzattığı, çilek kırmızısı dilinin, belli ki, sadece ucunu dokundurmuş pula. Yanı yöresi yapışmamış pul, posta kutuları, postaneler, kurşun mühürlü, branda bezinden üretilmiş posta torbaları, uçaklar, kargolar, tekrar postaneler derken, bunca elden geçtikten sonra, zamkının tek damlasıyla karta tutunamazdı. Yırtılıp gitmişti. Pula basılan damga da pulla birlikte yitip gidince, damgadan kartta kalan bir çimdik siyahlıktı. Ne ülke, ne tarih yansıtmayan bir leke. Çevirdim kartın yüzünü. Resme bakıp ülkeyi keşfedeceğim. Bir alan, bir yapı, bilinen bir heykel? Hayır! Van Gogh. Kulağının biri kesik. Hırsımdan kartı bir ucundan ısırdım…”
“Şu minicik kahvede Türk, Yunan, kardeş kardeş oturup eğleniyoruz. İdareyi uluslara bıraksalar hiç sorun kalmaz. İşi bok eden siyasiler.”
“Beni saldılar, şiirleri tutukladılar.”
“Yargı, çok kanatlı görkemli bir çarktı. ince hassas çarklardı kanatları çeviren. minik titret titrek kımıldamalarla öylesine yavaş dönüyorlardı ki, bu görkemli çarklar yargının önüne düşenleri yaşadıklarına pişman ediyordu.”
“Cenevre’ de geçen o sekiz yılımın sekiz yazını tekrar yaşamak için yaşam süremden bir şey ödemem gerekirse, onu da duraksamadan öder, takası hemen kabullenirim.”
Yiğit Tahsin Okur Hakkında:
Avukat, yazar Yiğit Okur 30 Ağustos 1934 tarihinde, Emine Hanım ile hukukçu Hasan Tahsin Bey’in oğlu olarak Erzincan’da doğdu 1939 Erzincan Depreminde enkaz altında kaldı ve bir mahkûm tarafından kurtarıldı. 1940’ta ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. Orta ve lise öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladı. Galatasaray Lisesi, Fransızcayla, şiirle ve tiyatroyla tanışmasını sağladı. İlk şiiri Yeni Erzincan gazetesinde yayımlandı. Lise yıllarında Galatasaray Dergisinde şiir yayınlamaya devam etti. 50’li yıllardan itibaren yazıları ve şiirleri, Varlık, Yenilik, Mavi dergilerinde yayınlandı. Ugo Betti, Jean Cocteau, Herman Wook, André Maurois’dan roman, oyun çevirileri yaptı. Sabah, Vatan gazetelerinde tiyatro eleştirileri yayınlandı. Cep Tiyatrosu’nun kurucuları arasında yer aldı. Bir süre sahneye çıktı.
Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi‘nde okumaya hak kazandı. ‘Yenilik Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Eğitim yaşamına devam ederken. çevirileri yapaya ve Küçük Parmakkapı’daki Cep Tiyatrosu’na sahneye çıkmaya devam etti. Yeni Sabah Gazetesi’nde Anadolu sayfasını hazırladı. İstanbul Hukuk Fakültesinde başladığı hukuk eğitimine 1958’de Cenevre’ye giderek devam etti.
Hukuk Fakültesi’ni birincilikle bitirdi. Aynı fakültede tamamladığı doktora tezi, Cenevre Üniversitesi Hukuk Ödülü’ne layık görüldü. İsviçre Federal Mahkemesi, 93 yıl sürmüş jüriprüdansını, Okur’un tezindeki görüş yönünde değiştirdi.
1965’te yurda dönen Okur, aile geleneğini sürdürerek avukatlığa başladı ve babasının kurduğu hukuk bürosunu devam ettirdi. Avukatlığa devam ettiği süreçte çeşitli gazete ve dergilerde, söyleşi ve mesleki makaleler yayınladı. Yiğit Okur, “Hulki bey ve arkadaşları’ adlı romanıyla 199 yılında yeniden yazın dünyasına döndü. O Zaman Kim Söyleyecek Şarkıları adlı romanı 2003 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’nü aldı. Deniz Taşları romanı ise 2006 Yunus Nadi Roman Ödülü’ne layık görüldü. Yaşamını yitirdiği 1 Ocak 2016 tarihine kadar 16 eser üretti. İstanbul’da haya gözlerini yumdu. 04 Ocak 2016 Pazartesi günü, Teşvikiye Camii’nde kılınan öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
Galatasaray Lisesi’ne bağışladığı on bine yakın kitapla bir kütüphane yaptırdı. Yiğit Okur Kütüphanesi, 1996 yılında hizmete açıldı. Koleksiyonunu da liseye bağışladı.
GSL Gazete’yi çıkardı. Galatasaray Üniversitesinin kuruluşunda da büyük rol oynadı. eserlerinin tamamı Can Yayınlarından basıldı.
Eserleri: Hulki Bey ve Arkadaşları (1999), Güvercinler (2000), Topal Viktor’un Anıları (2001), O Zaman Kim Söyleyecek Şarkıları (2002), Piyano (2003), Tutuklanacaklar Listesi (2007), Büyücü (2007), Deniz Taşları (2008), Piç Osman’ın Pabuçları (2010), Sıfırlamak (2010), Tır Kamyonları (2011), Yazamadığım Romanın Öyküsü (2011), Buralardan Geçerken (2015)