Yoksulluk İnsan Hakları İhlalidir
Dünyadaki yoksulluğa işaret etmek ve yoksulluğu bitirmek amacıyla Birleşmiş Milletler, 1992 yılında 17 Ekim’i Dünya Yoksullukla Mücadele Günü olarak ilan etmiştir. Bu vesileyle, İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi bünyesinde faaliyete başlayan Derin Yoksulluk Alt Çalışma Grubu olarak derin yoksulluk ve insan hakları ilişkisine dair bir hatırlatma yapmak isteriz.
Derin yoksulluk, kişilerin açlık sınırı altında kalmalarının yanı sıra barınma, eğitim, sağlık gibi temel hak ve hizmetler ile adalete erişim imkanlarının sınırlı olması, toplumsal karar alma süreçlerine etkin bir şekilde katılamaması, sosyal dışlanma ve ayrımcılığa maruz bırakılması halidir. Bireylerin hayatını idame ettirecek kaynaklardan, araçlardan, tercihlerden, güvenlikten yoksun kalması ve bu bağlamda sivil, kültürel, ekonomik, sosyal ve siyasi haklara da erişememesi, derin yoksulluk içinde yaşayan bu kimseleri kısır bir döngü içine iterek sistematik olarak güçsüzleştirmekte ve yoksulluğun nesilden nesile aktarılmasına sebep olmaktadır.
Derin yoksulluk ancak devletlerin, uluslararası aktörlerin, kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin disiplinler arası ortak çalışmasıyla mücadele edilebilecek çok boyutlu bir sorundur. Derin yoksulluğun önüne geçilebilmesi, yoksulluğun bir insan hakları meselesi olduğunun idraki ve bu bilinçle alınacak önlemler ile mümkündür. Nitekim insan haklarının temel amacı onurlu bir yaşamı garanti altına almaktır.
Yoksullukla etkin bir şekilde mücadele edilmesi gerekirken yoksulların eleştirildiği ve dışlandığı günümüz dünyasında, insan hakları savunucuları olarak bizler, uluslararası sözleşmeler, Anayasa’da işaret edilen sosyal devlet anlayışı ve yasalar çerçevesinde, derin yoksulluğun ve yoksullaştırmanın bir insan hakları ihlâli olduğunu tekrar vurgulamak istiyoruz.