Ana Sayfa » Etiket Arşivler: Zeki Coşkun

Arşiv: Zeki Coşkun

1960 yılında Sivas´ta doğdu. Kamu yönetimi öğrenimi gördü. İstanbul Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans ve doktora yaptı. 2001 yılından itibaren MSGSÜ Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi olarak görev yapmaya başladı. Ayrıca Bilgi, Galatasaray, Maltepe ve Işık üniversitelerinde, özel eğitim kurumlarında dersler, seminerler verdi. Yayın ve iletişim sektöründe faaliyetlerde bulundu, Cumhuriyet, Radikal gibi gazetelerde köşe yazarlığı yaptı; kültür, sanat ve edebiyat alanlarında eleştiri, inceleme ve araştırmalar yayımladı. Belgesel filmler (TRT, Kültür A. Ş., TÜYAP) ve radyo programları hazırlayıp sundu, sergiler düzenledi. Uluslararası Pen Yazarlar Derneği, Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği(AICA) ve Ada Dostları Derneği üyesidir. 1992 yılı Sabahattin Eyüboğlu Deneme Ödülü sahibidir. Öteki Sivas (1995), Kılıç Artığı (2000), İstanbul Bir Terkiptir (2001) ve Ay Olsun Aynam (2004) isimli eserleri bulunmaktadır. Gazete Duvar’da makaleleri yayınlanmaktadır.
Zeki Coşkun

Kasım, 2023

  • 19 Kasım

    Devlet insan mı?

    Zeki Coşkun

    Devlet insan mı? / Zeki Coşkun  Soru önemli, sahibi şimdilerde adı pek anılmasa da, Türkiye’de düşünce ve edebiyat hayatına önemli katkılarda bulunmuş bir isim. Cemal Süreya’nın vakti zamanında edebiyatçıların cumhurbaşkanı adayı olarak önerdiği Vedat Günyol 20 Ağustos 1972’de soruyor, ‘Devlet insan mı’ sorusunu. Yayın yönetmeni yeni devlet hayırlı olsun müjdesini verdikten sonra söyleyecek bir şey kalmıyor. O yeninin ilk ve temel özelliklerine işaret ediyordu. Öyleyse biz de gidenin, gitmekte olanın ne olduğuna bakalım. Onun neden gittiğini, gelen ve gelmekte olana yolun, yolların nasıl açıldığını da anlarız belki böylece. En iyisi 50 yıl kadar önce sorulan bir soruyu yineleyerek başlamak: Devlet …

Ağustos, 2023

  • 18 Ağustos

    Madımak’ta kimler ve neler yakıldı?

    Madımak’ta kimler ve neler yakıldı? / Zeki Coşkun  Türkiye büyük tarihsel faciayı, utancı yaşadı 2 Temmuz 1993’te. İnsanların diri diri yakılması, o günden bugüne büyük, ısrarlı bir çabayla içselleştirildi, olağanlaştırıldı. 30 yıl sonrasındaki sessizlik, 2 Temmuz yangınını toplumsal bir facia ve toplumsal bir utanç olarak görmemenin, olağanlaştırma ve onamanın göstergesidir. O gün ve hemen sonrasında yaşananlara bakarsak bugünkü çok boyutlu toplumsal sefaletimizi de anlayabiliriz. (Madımak’la yakılan, yok edilen Ankara) İnsanların diri diri yakılması, katliamdır. Nereden bakılırsa bakılsın, o toplum için faciadır, utançtır. Katliam karşısında gerçekleşen büyük tarihsel uzlaşma, en az katliamın kendisi kadar büyük bir facia ve utançtır. 2 Temmuz …