Ana Sayfa » Arşiv » İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi – 2025
İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kurulu - Sonuç Bildirgesi

İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi – 2025

İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi, baro yönetimi hakkında başlatılan soruşturma ve görevden uzaklaştırmaya dönük dava açılmasının ardından 23 Şubat 2025 günü Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında ilan edilmiştir. Sonuç Bildirgesi, genel kurul tarafından oybirliği ile seçilen heyet tarafından kaleme alınarak kamuoyuna deklare edilmiştir. Toplantıya, İstanbul Barosu seçim grupları liderleri, Türkiye ve Avrupa’dan baro başkanları ve hukuk kurumu temsilcileri, TBB Başkanı Av. Erinç Sağkan ile YK üyeleri de katılmıştır.

Genel kurul toplantısına Türkiye Barolar Birliği Başkanı  Av. Erinç Sağkan ile birlikte çok sayda baro bakanı da katıldı.
Genel kurul toplantısına Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Erinç Sağkan ile birlikte çok sayda baro başkanı da katıldı.

İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi

İstanbul Barosu’nun 23 Şubat 2025 tarihli Olağanüstü Genel Kurulu, derin bir hukuksuzluk ve adaletsizlik krizinin içinde, anayasal yıkım sürecinin karanlık günlerinde gerçekleştirildi. Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve günümüze kadar oluşan yüz elli yılı aşkın anayasal birikim ve hükümet modeli, son on beş yıl içinde ilga edilmiş; yasama, yürütme ve yargıdan oluşan erkler ayrılığı fiilen lağvedilerek iktidarın tek elde toplandığı “güçler birliği” modeli yürürlüğe konmuştur. Anayasa’ya aykırılıklar ve hak ihlalleri açık, sürekli ve sistematik hale gelmiştir.

Cezasızlık, hukuk devletini çökertmekte; kişiye özel hukuk ve yargılama fiili rejimiyle ayrımcılık ve kanunlar önünde eşitsizlik toplumsal barışı zedelemektedir. Demokrasiyi savunanları baskı altına alan, gazetecileri, sanatçıları, siyasetçileri tutuklayan; işçilerin anayasal haklarını kullanmasını yasaklayan; ister emekli ister iş insanı olsun, memleketin gidişatına dair fikrini açıklayan bütün yurttaşları suçlu ilan eden neticede toplumun tüm demokrasi yanlısı kesimlerini keyfi soruşturma ve tutuklamalarla sindirmeye susturmaya çalışan bu yıkım ve hukuksuzluğa karşı en güçlü en yıkılmaz kale, yargının kurucu unsuru olan savunmadır. Ancak bu hukuk tanımaz tavır, savunmayı temsil eden avukatların meslek örgütü İstanbul Barosuna da yönelmiş; dayanaksız dava ve soruşturmalarla baro yönetimi görevden alınmaya çalışılmaktadır. Görevden alma talepli davanamenin hemen akabinde Yönetim Kurulu üyesi  Fırat Epözdemir’in hukuksuz şekilde tutuklanması, İstanbul Barosuna karşı yürütülen bu hukuk dışı müdahalenin bir parçasıdır.

Çoklu baro sistemiyle avukatları bölmek, baroları parçalamak isteyen zihniyete karşı çıkıldığı, İstanbul Barosu avukatları iktidarın numaralı baro güdümünü elinin tersiyle ittiği için, benzer anlayış bugün yargı erkini ve hukuku kötüye kullanarak İstanbul Barosunu teslim almak istemektedir. Ancak unutulmamalıdır ki İstanbul Barosunun tarihi, Türkiye’nin çağdaşlaşma ve demokratikleşme tarihi olduğu kadar onurlu bir hukuk mücadelesinin de tarihidir. Demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin hedef alındığı her dönemde İstanbul Barosu da baskı ve sindirme operasyonlarının hedefi olmuştur.

Avrupa'nın birçok bölgesinden baro başkanları ve hukuk kurumu temsilcileri İstanbul Barosu olağanüstü genel kurul toplantısına destek için geldi.
Avrupa’nın birçok bölgesinden baro başkanları ve hukuk kurumu temsilcileri İstanbul Barosu olağanüstü genel kurul toplantısına destek için geldi.

1980 darbesinin karanlık günlerinde, baronun kapısına mühür vurulduğunda efsane baro başkanı Orhan Adli Apaydın, 12 Eylül hukukunu tanımamış, İstanbul Barosu avukatları kapıya asılı mührü söküp atmıştır. O parçalanmış mühür, bugün hâlâ baro binamızın girişinde ortak hafızamızın simgesi olarak durmaktadır. Daha yakın geçmişte, önceki başkanlarımızdan Turgut Kazan görevden alınmak istenmiş; Ümit Kocasakal ve yönetimi Silivri mahkemelerinde yargılanmıştır. Ancak hiçbir başkanımız baskılara boyun eğmemiş, İstanbul Barosu hiçbir zaman biat etmemiştir.

İstanbul Barosuna yönelen bu saldırı, sadece İstanbul Barosuna değil, savunmanın bütününe yönelen, baroları ve avukatları hedef alan bir susturma girişimidir. Biz avukatız; siyasi eğilimlerimiz, hayat görüşlerimiz, kimliklerimiz birbirinden farklı olsa da ortak paydamız hukuka bağlılıktır. Biz binlerce avukat, cübbelerimizi giydiğimizde aynı adalet idealine inanarak hukuku, insan haklarını ve insanlığın ortak değerlerini savunuruz. Bunu yaparken de mağdurun diline, inancına, etnik kimliğine, siyasi görüşüne bakmayız. İktidarların göz ardı etmemesi gereken gerçek şudur ki; avukatlar toplumun vicdanıdır. Avukat susturulursa vicdan da susar, toplum karanlığa gömülür.

Haksızlığa karşı direnmek bir haktır, yükümlülüktür ve insan hayatının en yüce kazanımıdır. Herhalde âlemde bir hak vardır, ve hak kuvvetin fevkindedir (Mustafa Kemal Atatürk).

Hukuk ortak paydasında buluşan barolarımız, siyasal görüş ve grupların tümünün üstündedir. “Anayasa’ya bağlılık çerçevesinde siyaset” ve “hukuk yoluyla demokrasi” mücadelesinin öncüsüdür. Bağımsız ve özgürlükten yana, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını korumakla yükümlü kurumlar olarak barolar sadece avukatların değil, toplumun, barış ve adalet içinde bir yaşamın da savunucusudur. Hukukun birleştirici gücüyle insanın, hayvanın, doğanın hakkını savunduk, bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz.

İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kurulu - 23 Şubat 2025
İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kurulu – 23 Şubat 2025

Ülkesini seven, evrensel hukuk ilkelerini benimsemiş ve demokrasiye inanan avukatlar olarak buradan ilan ediyoruz: Seçimle gelen, seçimle gider. Bu ister Millet Meclisi, ister yerel yönetim, isterse barolarımız olsun; halkın iradesinin üstünde hiçbir irade yoktur. Halk iradesi, demokratik cumhuriyetin ve anayasal düzenin temel dayanağıdır.

İstanbul Barosu, Avukatlık Yasası uyarınca “hukukun üstünlüğünü savunmak ve insan haklarını korumak”la yükümlüdür ve tüm barolar gibi bu yükümlülüğünü yerine getirmektedir.

Baro başkanını ve yöneticilerini avukatlar seçer ve yine avukatlar görevden alır. Genel Kurulumuzun demokratik iradesini hiçe saymak isteyenler bilmelidir ki avukatlar iradelerine yargı eliyle müdahale edilmesine asla izin vermeyecek.

Baroların insan haklarını savunması amaç dışı faaliyet değil asli sorumluluktur. Asıl amaç dışı olan yargı görevi ve yetkisini kötüye kullanmaktır.

Bugün adaletsiz yargı kararlarına, haksız tutuklama ve mahkûmiyetlere imza atanlara, tarih ve toplum huzurundaki sorumluluklarını hatırlatmak isteriz. Açıktır ki; masumiyet karinesini ve anayasayla güvence altına alınmış hakları sistematik olarak ve sürekli ihlal eden, adil yargılama gereklerini yerine getirmeyen yargı mensupları hukuku çiğnemektedir. Biz buna izin vermeyeceğiz, hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz.

Ülke olarak bir uçurumun kıyısındayız, hukuk devletine ve demokrasiye dönüş, toplumsal barış için huzur için zorunludur, avukatlar ve barolar olarak sorumluluğumuzun bilincindeyiz. “Hukuk yoluyla demokrasi” ancak anayasaya ve hukukun genel ilkelerine saygı çerçevesinde inşa edilebilir.

Biz avukatlar, yaşadığımız çağa ve topluma karşı görevlerimizi daima yerine getirdik, getirmeye de devam edecek ve;

HUKUK YOLUNDA MÜCADELEDEN ASLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ.

Bunu okudunuz mu?

Avrupa’da Yolsuzlukla Mücadele Kararı

Avrupa’da Yolsuzlukla Mücadele Kararı(Resolution on combating corruption in Europe), Avrupa Parlamentosu  tarafından 15 Aralık 1995 …