Ana Sayfa » Arşiv » Roma Hukukunun Günümüz Hukukuna Tuttuğu Işık
Prof. Dr. Ahmet Rona Serozan

Roma Hukukunun Günümüz Hukukuna Tuttuğu Işık

Roma Hukukunun Günümüz Hukukuna Tuttuğu Işık / Prof. Dr. Ahmet Rona Serozan

Özel hukukumuzun anası Medeni Hukuk ise, Medeni Hukukun atası da iki bin yıl öncesinin Roma Hukukudur.

Medeni Kanun’umuzun sistematiği (plam) ve soyut kavramları hep Roma hukukundan kaynaklanmıştır.

Romalı hukukçuların ürettikleri hukuk metinleri günümüzde yürürlükte olan ulusal hukukların oluşumunda temel harcı oluşturmuştur. Bugün Avrupa hukuklarının temelinde yatan, Romalı hukukçuların yarattığı o eşsiz hukuktur.

Unutulmasın ki hemen hemen bütün özel hukuk kavramlarını ve ilkelerini Romalı hukukçulara borçluyuz. Sözleşme, haksız fiil, haksız zenginleşme, temerrüt, sorumluluk, dürüstlük kuralı, hakkın kötüye kullanılması bu kavramlardan salt birkaçıdır.

Eşya üstünde mutlak ayni hak (ius in rem) — alacak konusunda nispi hak (ius in personam) ayırımı da Medeni Kanun’umuzun temel ayırımını (Eşya Hukuku Kitabı ile Borçlar Hukuku Kitabı ayrışmasını) belirlemiştir.

Aslında Roma hukukuna en az uzak gözüken Anglo-Amerikan dünyasının ve sosyalist dünyanın bile Romalı hukukçuların yöntemini, kavramlarını, sistematiğini ve ilkelerini benimsemiş olması yeterince anlamlı olsa gerektir.

Roma hukukunu tanımak demek, yürürlükteki hukuku tüm yapısal özellikleriyle ve temel ilkeleriyle kavramak demektir. Yasalar değiştirilse bile, onların Roma hukukundan kaynaklanan yapısal özellikleri ve temel ilkeleri değişmez.

İşte bu nedenledir ki günümüzde Avrupa’da yürütülen hukuku birleştirme çabaları da yine ancak Roma hukuku temelinde gelişebilir ve başarıya ulaşabilir.

Roma hukukunun Avrupa hukukuna etkileri konusunda özellikle şu yapıtlara bakılmalıdır:

Koschaker: Europa und das römische Recht, 1966; Kaser, Der römische Anleil am deutschen bürgerlichen Recht, JuS 1967, 337; Knütel, lus commune und römisches Recht vor Gerichten der Europaischen Union, JuS 1996, 768.

Nasıl hümanizmanın ve rönesansın kökeninde iki bin yıllık Grek düşünce ve sanat yaşamı yatıyorsa, alışveriş hukukunun kökeninde de iki bin yıllık Roma hukuku dehası yatar. Avrupa rönesansla antik Grek düşüncesini ve sanatını, resepsiyonla da antik Roma hukukunu içselleştirip özümlemiştir. O kadar ki Batı kültüründen söz edildiği zaman Roma hukuku her zaman bu Batı kültürünün ayrılmaz parçası olarak anılır.

Pekiyi ama nasıl olmuştur da iki bin yıl öncesinin köleci üretim biçiminin hukuk düzeni ortaçağda (feodal dönemde) olduğu gibi, günümüzde kapitalist hatta sosyalist üretim düzenlerinde de geçerli olabilmiştir?

Roma hukuku bu uzun süreli yürürlüğünü tüm üretim biçimlerine ortak, genel geçer meta üretimine (mal alışverişine) ilişkin en üst düzeyde hukuk sistemini oluşturmasına borçludur. Gerçekten de sözleşme ve mülkiyet ilişkilerinin hukuksal gergefini Romalılar denli ustaca işleyen çıkmamıştır tarih boyunca. Bugün hala sözleşmeye ve mülkiyete İlişkin bir sürü hukuksal uyuşmazlıkta Romalı hukukçuların çözümlerine başvurulmasının kerameti işte buradadır.

Roma hukukunun benimsenmesinin özetlenmiş serüveni şöyledir: İmparator Justinianus ki aynı zamanda Ayasofya’nın da manevi mimarıdır, Adalet Bakam Tribonianus‘a eski hukuk ustalarının eserlerini derleyip toplama görevini verir. Tribonianus başkanlığındaki komisyon altl yıllık çalışmayla Corpus İuris Civilis‘i tamamlar. Gelgelelim, Corpus İuris Civilis’in ömrü kısa olur. Roma İmparatorluğu’nun gerilemesi yüzünden dikiş tutturamaz “Corpus İuris’

Roma hukukunun parlaması 1100 yılında Bologna Üniversitesi’nde Roma kaynaklarının (Digesta‘nın) keşfedilmesiyle olmuştur,

Bu bağlamda glossatorların (açıklayıcı notlar düşenlerin) çalışmaları asla unutulamaz. Onlardır ki Corpus İuris Civilis’i çağın koşullarına uyarlamışlardır. Avrupa da serbest pazar ekonomisinin bu biçilmiş kaftan hazır hukuk modelini örf ve adet hukuku diye benimsemiştir hemen.

Ama Roma hukukunun asıl patlaması, tarihçi hukuk okuluyla doğal hukuk okulunun, değişik yaklaşımlarla da olsa, birlikte Roma Hukukuna sahip çıkmasıyla gerçekleşmiştir. Roma hukukçularının tek tek olaylara özgü çözümlerini soyutlayıp genelleştiren bu hukukçular (pandektistler, Digesta’cılar) işte bu çözümleri yasal kalıplara dökülmeye elverişli hale getirmişlerdir. Roma hukukunu çağın isterlerine uyarlayan hukukçular asıl onlardır. Bugün geçerli olan “günün koşullarına uygun nesnel yorum yöntemi”ni bile bu Romanistletin (glossatorların ve pandektistlerin) çalışmalarına borçlu olduğumuzu söylemek hiç de abartılı kaçmaz.

Tüm Kara Avrupası yasalarıbda da Roma Hukukunun izleri daha İlk bakışta göze çarpar. 1794 Prusya, 1804 Fransa, 1811 Avustuıya, 1865 İtalya, 1900 Almanya ve 1911 İsviçre Medeni Kanunları hep Roma Hukuku öğelerini içerirler.

Salt Kara Avrupası’nın kapitalist hukuk çevrelerinde değil, ama aynı zamanda sosyalist sistemi benimsemiş hukuk sistemlerinde de Roma’nın alışveriş hukuku yürürlüğünü sürdürmüştür.

Yalnız Anglo-Sakson-Amerikan “common law” sisteminde, özel tarihsel nedenlerle, Roma hukukunun etkisi Kara Avrupasındaki yoğunlukta olmamıştır. İngiltere’de burjuvazi feodaliteyi köktenci biçimde tasfiye edemeyip, feodal aristokrasiyle İktidar ortaklığı kurmuştur. Feodal hukukun çağın değişen koşullarına uyarlandığı bu modelde, yürürlükteki hukuku, yargıcın ”emsal İçtihada” (örnek karar anlamında “judicial precedent”e) bağlı kalan (stare decisis) “yargısal olay hukuku” (judge made case law) belirler. Bu yargısal olay hukuku da kendisine rehber diye yalnız emsal kararları almaz, bunların yanı sıra töreyi (custom) ve hakkaniyeti (equity) de alır. Bu hukuk çevresinde yazılı (yasal) hukuka (statute law) pek ender rastlanır. Bu yazılı kurallar da söyleme ve tarihsel yasa koyucunun iradesine çok sıkı bir bağlılıkla yorumlanır.

İlk bakışta çelişik gibi gözükebilecek olgu şudur: Roma hukukunun etkisinden uzak kalabilmiş olan Anglo-Amerikan hukuku yargısal olay hukukunu (case law) benimsemekle, şekli yargılama hukukunda bu sefer Roma hukukunun uyuşmazlıkların çözümünde tuttuğu yola girmiştir. Demek ki Roma maddi hukukundan kaçanlar, bu sefer Roma usul hukukuna yakalanmışlardır!

Roma Hukukunun çağdaş hukukları etkilemesi üstüne daha ayrıntılı bilgi için bk. Erdoğmuş, Roma Hukuku, İstanbul, 1995, s. 80, i.s.; kanunlaştırma hareketleri ve değişik hukuk sistemleri üstüne daha ayrıntılı bilgiler için bk. Özsunay, Medeni Hukuka Giriş, s. 53 i.s. ve 101 İs.; Oğuz, Karşılaştırılmalı Hukuk, Ankara, 2003, s. 109 i.s.

Köleci üretim biçiminden miras kalma Roma hukukunun sosyalist üretimi savunan düşünürlerce nasıl değerlendirildiğine baktığımızda, bizi ilk karşılaşmamızda şaşırtacak gözlemlere ve saptamalara rastlarız: 

“Özel hukuk, özel mülkiyetle birlikte, doğal, ilkel topluluğun çözülüp dağılması üzerine oluşmuş ve gelişmiştir.

Romalılarda, özel mülkiyetin ve özel hukukun gelişimi, sanayi ve ticaret alanında herhangi bir sonuç vermemiş, üretim biçimleri herhangi bir değişime uğramaksızın, olduğu gibi kalmıştır.

Feodal topluluğun sanayi ve ticaret eliyle çözülüp dağıtıldığı modern toplumlarda ise, özel mülkiyetin ve özel hukukun belirmesi üzerine daha ileri gelişmeler gösterebilecek yepyeni bir dönem açılmıştır.

Ortaçağda geniş ticarette bulunan ilk kent olarak Amalfi, aynı zamanda deniz hukukunu geliştirmiştir.

Sanayi ve ticaret, özel mülkiyeti İlkin İtalya’da, daha sonra da öteki ülkelerde geliştirdikçe, olgunlaştırılıp yetkinleştirilmiş Roma Özel Hukuku da yeniden benimsenip yürürlüğe sokulmuştur.

Daha sonraları, burjuvazinin çıkarları prensler tarafından benimsenip, yine bu prensler tarafından feodâl soyluluğu devirmek için bir araç olarak kullanılacak oranda güç kazanınca, bütün ülkelerde (Fransa’da Onaltıncı yüzyılda) hukukun gerçek anlamda serpilip gelişmesi de başlamıştır.

Bu arada özel hukuk, İngiltere dışında bütün ülkelerde, Roma Hukuku temeline dayanarak büyük hızla ilerlemiştir. Hatta İngiltere’de bile, özel hukukun daha da geliştirilmesi için, (özellikle taşınır mülkiyeti konusunda) Roma Hukuku ilkelerinin benimsenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.

Hukukun da tıpkı dininki gibi bağımsız bir tarihinin olmadığı asla unutulmamalıdır.”

MARX: Alman İdeolojisi (MMVIII, 63)

‘Roma Hukuku, az veya çok değiştirilerek, burjuva toplumu tarafından benimsenmiştir. Çünkü serbest rekabetin öznesinin, kendisi hakkındaki hukuki tasavvuru Romalı kişiye (persona’ya) uymaktadır.

Roma Hukukunun aktarımının daha başlangıcında (ve hukukçuların bilimsel görüşleri söz konusu oldukça bu gün de) bir yanılgıya dayandığını ileri sürüyorsunuz!

Bir an için böyle olduğunu kabul s bile, bu olgu, söz konusu yasaların modern biçimleriyle (günümüzün hukukçuları Roma hukukunun ters yorumlarına göre onları yeniden kurmak için habire çaba gösterseler de) yanlış anlaşılmış Roma Hukuku olduğu sonucunu yaratmaz. Eğer böyle olsaydı, önceki dönemin sonraki dönem tarafından benimsenmiş her başarısının yanlış anlaşılmış eski biçim olduğu söylenebilirdi..

Roma Hukuku, özel mülkiyetin egemen olduğu bir toplumun yaşam koşullarıyla uyuşmaz çelişkilerinin klasik hukuk diliyle öylesine ustaca bir anlatımıdır ki o zamandan bu yana yürürlüğe konan yasaların hiçbirisi bu hukukta herhangi bir değişiklik yapamamışlardır.”

ENGELS: Feodalitenin Çöküşü ve Ulusal Devletlerin Doğuşu

Roma Hukuku, kapitalizm öncesi basit meta üretiminin olgunlaştırılıp yetkinleştirilmiş hukukudur. Ne var ki aynı Roma Hukuku, genellikle, kapitalist dönemin hukuki ilişkilerini, yani burjuvazinin serpildiği sırada gereksindiği, gelgelelim, yöresel örf ve adet hukukunda arayıp da bulamadığı ilişkilerin ta kendisini düzenler.

ENGELS: Kautsky ‘ye Mektup,

(MEYXXXVI, 167)

Bu alıntılar için bk. Serozan, Marx / Engels: Devlet ve Hukuk Üzerine, İstanbul, 2010

Roma hukukunun günümüz hukukunu aydınlatan parlak ışığına bakınca, gözümüze en başta çarpan, bugün de Latince aslını bozmaksızın kullandığımız Roma hukuku özdeyişleri ve deyimleri olmakta.

Bu özdeyişlerin ve deyimlerin günümüzde bu denli yaygın biçimde hala kullanılması sadece Roma hukukunun günümüz hukukuna yaptığı önemli tarihsel etkiye bağlanamaz. Bu benimsenişin temelinde Roma hukukumun ağırlığı yadsınamaz tarihsel etkisinin yanısıra, bu özdeyişlerin ve deyimlerin en karmaşık olguları ve ilişkileri özlü ve çarpıcı bir söylemle, akılda tutulacak biçimde açıklamaları gerçeği de yatar.

Bu özdeyişleri ve deyimleri de Belgin Erdoğmuş takdire şayan bir çabayla ortaya koymuştur. Bk. Erdoğmuş, Latince Teknik Terimler ve Özlü Sözler, İstanbul, 2008

Daha çok “özel hukukçu” gözlüğüyle bakıldığında ağırlıklı gördüklerimizi sıralayalım:

Ab initio nullum semper nullum: Baştan batıl olan her zaman batıl kalır.
Accessio cedit principali: Bütünleyici parça asıl eşyayı izler.
Actio libera in causa: Kaynağında “serbest İradeli” sayılan eylem. (Kendi düşen ağlamaz!)
Actor sequitur forum rei: Davacı davalının oturduğu yer mahkemesine gitmek zorundadır.
Adoptio naturam imitatur: Evlat edinme doğaya öykünür.
Advocatus diaboli: Şeytanın avukatı
Alimenta cum vita finiuntur: Nafaka ölümle biter.
Argumenta non sunt numerranda sed ponderanda: Kanıtlar (gerekçeler) sayılmaz; onlar ancak tartılır.
Argumentum a fortiori: Evleviyyetle (haydi haydi)
Argumentum a maiore ad minus: Büyükten küçüğe evleviyetle. Argumentum a minore ad maius: Küçükten büyüğe evleviyetle
Argumentum e contrario: Tersinden sonuç çıkarma
Beati possidentes: Ne mutlu zilyede!
Benigna interpretatio: Hoşgörülü yorum
Casum sentit dominus: Kazanın ceremesini malik çeker.
Caveat emptor: Alıcı gözünü açmalıdır.
Ceteris paribus: Aynı koşullarla
Clausula rebus sic statntibus: Koşulların değişmeyeceği kaydı,
Coactus tamen voluit: Korkutulan (ve aldatılan) da istemiş sayılır,
Conceptus (nasciturus) pro iam natus habetur: Cenine doğmuş gözüyle bakılır.
Cui licet quod est Plus licet utique quod est minus: Fazlasını yapmaya izinli olan eksiğini yapmaya da izirili sayılır.
cuius est commodum eius est incommodum: Nimete külfet tekabül eder.
Culpa in contrahendo: Sözleşme kuruluşunda (görüşmelerinde) kusur.
Cum viribus hereditatis: Terekedeki mallarla ( konuyla) sınırlı sorumluluk
Damnum emergens: Malvarlıksal kayıp
De facto: fiilen
De iurez :  hukuken
De lege ferenda: Yapılması gerekli hukuka göre
De hege lata: Yürürlükteki hukuka göre
Dies interpellat pro homine: Vade insan yerine (kendiliğinden) uyarır.
Diligentia quam in suis rebus adhibere solet: Kişinin kendi işlerinde gösterdiği özen
DOLO facit qıii petit quod statim redditurus est: Sonradan nasıl olsa iade edeceğini istemek hakkın kötüye kullanılması sayılır.
Dolus: kast
Dolus eventualis: olası kast
Erga omnes: Herkese karşı
Error iuris nocet: Hukuki yanılgı yamlana zarar verir.
Exceptio firmat regulam: Ayrık kuralı doğrular.
Ex lege: Yasa gereği
Ex nunc: İleriye doğru
Ex tunc: Geçmişe etkili olarak
Falsa demonstratio non nocet: Yanlış nitelendirme zarar vermez. (Yeter ki istenen belli olsun!)
Favor negotii: Kuşku halinde İşlemi geçerli sayma.
Favor testamenti: Kuşku halinde vasiyetnameyi kurtarıcı yorum. 
Fiat iustitia pereat mundus: Varsın dünya batsın, yeter ki adalet gerçekleşsin!
Fur semper in mora: Hırsız her zaman temerrütte (ve dolaysıyla kazadan sorumlu) sayılır.
Genus non perit: Çeşit yok olmaz
İmpossibilium nulla obligatio est: İmkânsız edim borçlanılamaz.
İn dubio pro libertate: Kuşku halinde özgürlükten yana!
İn dubio pro possessore: Kuşkudan zilyet yararlanır.
İn pari turpitudine melior est conditio possidentis: Eşit haksızlıkta zilyedin konumu daha sağlamdır.
İn praeteritum non vivitur: Geçmişe dönük yaşanmaz.
Nemo pro praeterito alitur: Kimse geçmişe etkili bakım nafakası İsteyemez.
İnter partes: Taraflar arasında
İpso iure / eo ipso: Kendiliğinden
İura novit curia: Yargıç hukuku bilir (kuralı re’sen uygulanır).
İus est ars boni et aequi: Hukuk adaleti ve hakkaniyeti bulma sanatıdır.
Lex fori: Yetkili mahkemenin hukuku
Lex loci delicti: Haksız fiilin işlediği yerin hukuku
Lex posterior derogat priori: Sonraki yasa önceki yasadan önce uygulanır. Lex rei sitae: Eşyanın bulunduğu yerin hukuku
Lex specialis derogat legi generali: Özel yasa genel yasadan önce uygulanır.
Locus regit actum: İşlemin yapıldığı yer hukuku işlemin tabi olacağı şekli belirler.
Lucrum cessans: Kaçırılan kazanç
Mala fides superveniens non nocet: Sonradan ortaya çıkan kötü niyet zarar vermez.
Mater semper certa est; pater est quem nuptiae demonstrant: Ana her zaman bellidir (çocuğu doğurandır); baba ise evliliğin işaret ettiğidir.
Ne bis in idem: Bir uyuşmazlık iki kez ele alınamaz.
Negativa non sunt probanda: Olumsuzu kanıtlamak gerekmez.
Nemo auditur propriam turpitudinem allegans: Ewelccehaksızlık etmiş olan kişi dinlenmez.
Nemo Plus iuris transferre potest quam ipse habet: Kimse sahip olduğundan fazlasını devredemez.
Nemo praecise cogi potest ad factum: Kimse bizzat erine getirmekle yükümlü olduğu bir kişisel edimi yerine getirmeye o amaz.
Nemo subrogat contra se: Halefiyet alacaklı zararına olamaz. Açıkçası, bölümsel ödemede bulunan üçüncü kişinin alacaklıya halefiyeti, alacaklının artakalan güvenceleri ve alacaklıları karşısında geri çekilir.
Non liquet: Hüküm için henüz olgunlaşmamışlık (kanıtlanmamışllk)
Novissima voluntas servatur: Ölüme bağlı son dileğe saygı gösterilmelidir.
Obiter dictum: Hükmün belirleyici olmayan ikincil kanıtları (dayanakları)
Pacta sunt servanda: Sözleşmeye bağlı kalınmalıdır.
Periculum emptoris est: Hasar alıcınındır.
Petitio principii: Kanıtlanması gerekli noktayı varsayma
Prima facie: ilk görünüş
Prior tempore potior iure: Zaman açısından önceliği olanın hakka sahip olmada da önceliği olur. (Sona kalan dona kalır!)
Probatio diabolica: Şeytani ispat (olmadık kamt getirme zorunluluğu)
Protestario facto contraria non valet: Davranışla çelişen söze İtibar edilmez.
Pro viribus hereditatis: Terekenin parasal değeriyle sınırlı sorumluluk
Quieta non movere: Yerleşik olan gereksiz yere yerinden oynatılmamalıdır. (Durgun suya taş atılmamalıdır!)
Ratio decidendi: Hükmün belitleyici (taşıyıcı) gerekçeleri
Reformatio in peius: Kararı temyize başvuranın aleyhine bozma (yasağı)
Reservatio mentalis: Gizli istek (zihni kayıt, yalan)
Res iudicata: kesinleşmiş yargı
Summum ius summa iniuria: En yüksek hukuk en yüksek adaletsizliğe yol açabilir.
Suum cuique: herkese hak ettiği ölçüde
Tu quoque: Ama sen de… (tencere dibin kara, seninki benden kara…)
Ultra posse nemo tenetur: Kimse olanaklarınm üstünde bir edimde bulunmakla yükümlü tutulamaz.
Utile per inutile non vitiatur: Zararlı yararlıya bulaşmaz.
Venire contra factum proprium: Çelişik davranış (-hakkın kötüye kullanılması sayılır.)
Volenti non fit iniuria: Rıza varsa hukuka aykırılık da yoktur.

Romalı hukukçular özelliklede Roma hukuku metinlerini yorumlayan “glossatorlar” somut yaşam sorunlarına hukuksal çözüm üretirken, hukuksal akli yürütmeyi en fazla geliştirmiş, en ileri noktalara ulaştırmış hukukçulardır. Onların bu yöntem ustalıkları bugün bile aşılamamıştır. O kadar ki hukukçuluk yöntemi Romalılardan ve glossatorlardan öğrenilmiştir denirse abartılmış olmaz.

Üstelik Romalılar ve glossatorlar hukuksal akıl yürütmelerinde hiçbir zaman soyuta kaçıp yaşamdan kopmamışlar, somut uyuşmazlık olaylarına en pratik, en hakkaniyetli çözümleri bulmuşlardır.

Romalı hukukçuların ve glossatorlar hukuksal akıl yürütme sürecindeki mantık ustalığı, onların hukukçuların içine düşebilecekleri mantık yanlışı tuzaklarına ilişkin uyarılarında da çok çarpıcı biçimde gün ışığına çıkar:

a- Saltus in concludendo: Akıl yürütmede öncül atlama, Örnek: Sözleşmeler bağlayıcıdır; öyleyse olayda borçlu borcunu ödemelidir. Pekiyi ama bu borçlunun bağlandığı kanıtlanmış değildir ki!

b- Petitio principii: Döngüsel kanıtlama. Kanıtlanması gerekli önermeyi kanıtlanmış sayma. Örnek: İnsanlar hukuksuz yaşayamazlar; çünkü sürekli başkasının hakkını yerler. Pekiyi ama insanların hukuksuz yaşadıklarında birbirlerinin hakkını yedikleri kanıtı ortaya konmuş değildir ki!

c-İgnoratio elenchi ya da metabasis: Uyuşmazlığı tanılayamama; ilgisiz alanlara kayma, Örnek: Sınavda kopya çeken öğrenciye dolandırıcılık suçu işledi diye ceza kavuşturması açma.

d- Argumentum ad verecundiam: Otoritenin sözüne dayanmak Ömek: Yargıtay böyle karar verdiyse doğrudur!

e– Çelişkili yargı: A önermesinı B önermesi olarak ortaya koyduktan sonra, A önermesini aynı zamanda C önermesi diye sunmak. Örnek: Sözleşme bir anlaşmadır ve bir karardır.

f- Acele genelleştirme: Nişanlanma karşılıklı İrade beyanı ile oluşur; öyleyse bir sözleşme sayılır. 

g- Quaternio terminorum: Uslamlamada üç kavram yerine döll kavram kullanma: Örnek: Hastamn aldığı ilaç yararlıdır. Ne kadar yararlı iş yapılırsa, o kadar iyi iş yapılmış olur. Öyleyse mümkün olduğu kadar fazla ilaç alınmalıdır! Bu örnekte iyi kavramı birden fazla anlamda kullanılmakta ve ilacın da iyi oldu u . ermesi yanlışlıkla dördüncü bir önerme olarak uslamlam katılmaktadır. Ortaya çıkan sonuç yanlıştır.

Aynı yanılgı konusunda bir başka örnek: Tüm büyükler küçükleri sever. Tüm küçükler dondurma sever. Öyleyse tüm büyükler de dondurma sever. Bu örnekte büyüklerin çocuklardan başka dondurma da sevdikleri önermesi dördüncü bir önerme olarak gizlice uslamlamaya dahil edilmektedir.

Roma hukukunun ve hukukçularının önemi, Marx ile Engels’in saptamalarıyla, günlük dile geçmiş Roma Hukuku deyimleri ve özdeyişleri İle

ve hukuk mantığı yanlışları sözlüğüyle en belirgin biçimde gün ışığına çıkmış sayılabilir.

Roma hukukunun güncel önemini değişik açılardan göstermeye çalışan bu çalışma, Belgin Erdoğmuş‘un tüm akademik yaşamı boyunca savunduğu bir görüşü, Roma hukukunun güncel önemine ilişkin görüşü destekleyebildiyse, ne mutlu yazarına!

 

Prof. Dr. Belgin Erdogmuş’a Armağan isimli eserde yayımlanmıştır. Rona Rerozan Vakfı Web Sitesinde alınmıştır. 

Bunu okudunuz mu?

Cezaevinin Aşırı Kalabalıklaşmasına Dair Kurallar

Cezaevinin Aşırı Kalabalıklaşmasına Dair Kurallar; Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere, Cezaevinin Aşırı Kalabalıklaşması ve …