Yeni
Ana Sayfa » Hukukbook » Kendini Tüketen Hukukun Dramı

Kendini Tüketen Hukukun Dramı

Kendini Tüketen Hukukun Dramı -Bir Doğululaşma Serüveni isimli eser Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk tarafından 2015 yılında kaleme alınarak İmge Kitabevi tarafından okuyucuya sunulmuştur.

Eserin önsözünde Mustafa Kemal Atatürk’ün 5 Kasım 1925 tarihine Ankara Hukuk Mektebi’nin açılışında yapmış olduğu konuşmanın orijinali ve sadeleştirilmiş Türkçesi yer almaktadır. Türk Hukuk Devrimi’nin gerçek amacına ulaşıp ulaşmadığı sorgulanarak hukukçuların ve okuyucunun bunu sorgulaması istenmektedir.
Kitap; “Toplum, İnsan ve Hukuk”, “Hastalığın Virüsü: Bilim Başka, Uygulama Başka”, “Türk Hukuk Devriminin Amacı Ne idi?”, “Hukuk Devriminin Amacı Gerçekleşti mi?”, “Başarılı Bir Örnek: Japonya’da Hukuk Devrimi”, “Filodoks (laşan)lar İle Kien(leşen) lerin Kutuplaşması” başlıklarını taşımakta, sonuç kısmında “Çözüm” sunulmaktadır. Kitapta ayrıca “Dünler” ve “Bugünler” başlığı altına ekler yer almaktadır.
Kendini Tüketen Hukukun Dramı -Bir Doğululaşma Serüveni
Kitabın Takdimi 
“Türkiye, Batı hukukunu aldığını sanıyor. Bu doğru değil. Bunun nedenlerini Kendini Tüketen Hukukun Dramı, Bir Doğululaşma Serüveni adlı yapıtımda yeterince açıklamıştım. Aslında Türkiye Batı’dan hukuku değil, Batı hukukunun meyvesi olan yasaları aldı. Hukukun kökü ve gövdesi Batı’da kaldı. Dolayısıyla hukukun gövdesi ve kökleri doğrultusunda görüşler geliştiremedik.
Hukuk, biçim değil, içeriği ve ilkeleri zengin bir bilim dalı. Hukukun binlerce beyinden yüzyıllarca süzülüp gelen kavramları bizde iyi anlaşılamamıştır.
Dolayısıyla yasaları almışız, ama hukuk orada kalmış. Bu yüzden 1980 yılında, dünyanın en büyük cezacılarından “Yeni Toplamsal Okul”un kurucusu Marc Ancel, 765 sayılı Eski Türk Ceza Yasası’nın uygulanmasıyla, dolayısıyla alıntı yasaların başarısızlığıyla ilgili olarak şu tanıda bulunmuştu: “İtalyan Ceza Yasası, Türk uygulamasında büyük ölçekte yozlaştırılmıştır”.
BATI’DAN YASALARI ALMADAN ÖNCE HUKUKU ALMALIYDIK
Peki, ne yapmalıydık?

“Batı’dan yasaları almadan önce hukuku almalı ve hukukun kavramlarını ve ilkelerini içselleştirmeli, bilinçlenmeliydik.

Unutmayalım ki, Türkler Atatürk’ün dediği gibi sürekli Batı’ya “yönelmişlerdir.” Bir Balkan imparatorluğu olan Osmanlı Devleti bu yönelimi güçlendirmiş, Balkanları “Anadolu”laştırmış, daha sonra da Balkanlardan Anadolu’ya göçler olmuş, Anadolu “Balkan”laştırılmıştır. Bütün bunlar, yoğun kültürel değişimlere yol açmıştır.

1856’da resmen Avrupa Devleti niteliğini kazanan Osmanlı İmparatorluğu, bu evrede Batı uygarlığını benimsemişse de bu uygarlığın özümsendiği söylenemez.

Eziklik karmaşasına kapılmaksızın uygarlaşma ve çağcıllaşma tasarısını yürütmek gerekiyordu. Bu başarılamamıştır. Atatürk bunu gerçekleştirmek için yola çıktı. Bu konuda hukuk önemli bir araçtı.

Helen ve Hıristiyanlık kültür geleneğinde gelişen Batı kimliğinin temelinde ve toplumsal yaşamında Rönesans, insancılık, bilimsellik, akılcılık, demokrasi, insan hakları, çok dil, çok din, çok gelenek gibi bir itici güce ve zenginliğe yaslanan çoğulculuk, yaratılan değerlerin adil üleşilmesi olguları varsa, Türk kültürünün de aynı doğrultuda ilerlemesi, uygar toplumu yaratmanın vazgeçilemez koşuludur.

İşte hukuk ve uygulaması, bütün bu değerleri çiğneyenleri hizaya getiren biricik kurumdur. Yeter ki, hukukun dayandığı felsefeyi doğru algılayalım ve doğru uygulayalım. Zira hukuk kültürü doğru öğrenilen bilgilerin doğru uygulanmasıdır.

Bu konuda birinci soru şudur: Acaba Batı kültürünün ürünü olan Batı hukukunun felsefesini doğru öğrenip özümsedik mi?

İkinci soru da “Batı hukukunu doğru uyguluyor muyuz?” sorusudur.

Birinci soruya evet diyemiyorsak ikincisini sormaya elbette gerek yoktur. Vaktiyle “Auschwitz’ten sonra şiir yazmak barbarcadır,” demişti Adorno. Acaba ikinci soruyu soramıyorsak yaşanan hukuku ısrar-la uygulamak, Türk insanı için nasıl bir çabadır?

Bunun üzerinde herkesin nesnel biçimde düşünmesi gerek.”

Bunu okudunuz mu?

Su Hakkı

Su Hakkı ve Su Hukukuna ilişkin temel normlar Roma Hukuku döneminde oluşturulmuş, toprağın üstünde ve altındaki …